çevre ile insan arasında nasıl bir ilişki vardır

Sagot :

Toplumsal bir varlık olan insan yeme,içme,eğlenme vb. gereksinimlere ihtiyaç duyduğu gibi ”çevresine de” ihtiyaç duyar.Çevre;insan veya başka bir canlının yaşamı boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır.5-11 Haziran Çevre Koruma Haftası olarak kabul edilmiştir.
İnsanlar,toplumsal yaşam ilişkiler içerisinde doğal kaynaklar kullanarak,teknoloji geliştirerek,ekonomik faaliyetlerde bulunurlar.Bu faaliyetlerin gelişimi ile insanlar kendilerine yapay çevreyi oluştururlar.Toplumsal,yapay çevre içindeki yaşam koşullarını geliştirirken doğa ile sürekli bir ilişki içindedir.İnsanoğlu’nun yer yüzünde yaşamaya ve kendisine ait yapay çevre oluşturmaya başlamasından bu yana insan ve doğa arasındaki denge,insan aleyhine devamlı olarak bozulmuştur.
Bugün pek çok ilimiz çevre sorunları ile karşı karşıyadır.Örneğin;Ankara’da toprak kirlenmesi birer çevre sorunudur.Doğal Çevrenin kirlenmesi bütün ülkenin ortak sorunudur.Çevre kirlenmesi hepimizin günlük yaşayışını etkileyen bir olaydır.Kırlarda,köylerde,doğal çevrede yaşayan insanlar kentlere göçtü.Kent nüfusu önemli ölçüde çoğaldı.Kentlerde nüfusun artışı ile birlikte çevre sorunları ortaya çıktı.Bu sorunun en önemlisi çevre kirlenmesidir.

Artık hepimizin bildiği gibi çevreden,içindeki varlıklara göre en çok yararlanan bizleriz.Çevreyi en çok kirleten yine bizleriz.Bu nedenle ”Çevre kirletme kendi varlığımızı yok etmeye çalışmaktır” denilebilir.Bilinçsiz kullanılan her şey gibi temiz ve sağlıklı tutulmayan çevre de bizlere zarar verir.Bu nedenle çevre denince aklımıza önce yaşama hakkı gelmelidir.İnsanın en temel hakkı olan yaşama hakkı,canlı ya da cansız tüm varlıkları sağlıklı,temiz ve güzel tutarak dünya’nın ömrünü uzatmak,gelecek kuşaklara burakılacak en değerli mirastır.

1970′li yıllardan sonra bilincine vardığımız çevre kirliliği dayanılmaz boyutlara ulaştı.Çünkü artık temiz hava soluyamaz olduk.Ruhsal rahatlamamızı sağlayacak yeşil alanlara hasret kalmaya başladık.Yüzmek için deniz kıyısında bile yüzme havuzlarına girmek zorunda kaldık,gürültüsüz ve sakin bir uyku uyuyamaz,midemiz bulanmadan bir akarsuya bakamaz olduk.

Toplumsal bir varlık olan insan yeme,içme,eğlenme vb. gereksinimlere ihtiyaç duyduğu gibi ”çevresine de” ihtiyaç duyar.Çevre;insan veya başka bir canlının yaşamı boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır.5-11 Haziran Çevre Koruma Haftası olarak kabul edilmiştir.
İnsanlar,toplumsal yaşam ilişkiler içerisinde doğal kaynaklar kullanarak,teknoloji geliştirerek,ekonomik faaliyetlerde bulunurlar.Bu faaliyetlerin gelişimi ile insanlar kendilerine yapay çevreyi oluştururlar.Toplumsal,yapay çevre içindeki yaşam koşullarını geliştirirken doğa ile sürekli bir ilişki içindedir.İnsanoğlu’nun yer yüzünde yaşamaya ve kendisine ait yapay çevre oluşturmaya başlamasından bu yana insan ve doğa arasındaki denge,insan aleyhine devamlı olarak bozulmuştur.
Bugün pek çok ilimiz çevre sorunları ile karşı karşıyadır.Örneğin;Ankara’da toprak kirlenmesi birer çevre sorunudur.Doğal Çevrenin kirlenmesi bütün ülkenin ortak sorunudur.Çevre kirlenmesi hepimizin günlük yaşayışını etkileyen bir olaydır.Kırlarda,köylerde,doğal çevrede yaşayan insanlar kentlere göçtü.Kent nüfusu önemli ölçüde çoğaldı.Kentlerde nüfusun artışı ile birlikte çevre sorunları ortaya çıktı.Bu sorunun en önemlisi çevre kirlenmesidir.

Artık hepimizin bildiği gibi çevreden,içindeki varlıklara göre en çok yararlanan bizleriz.Çevreyi en çok kirleten yine bizleriz.Bu nedenle ”Çevre kirletme kendi varlığımızı yok etmeye çalışmaktır” denilebilir.Bilinçsiz kullanılan her şey gibi temiz ve sağlıklı tutulmayan çevre de bizlere zarar verir.Bu nedenle çevre denince aklımıza önce yaşama hakkı gelmelidir.İnsanın en temel hakkı olan yaşama hakkı,canlı ya da cansız tüm varlıkları sağlıklı,temiz ve güzel tutarak dünya’nın ömrünü uzatmak,gelecek kuşaklara burakılacak en değerli mirastır.

1970′li yıllardan sonra bilincine vardığımız çevre kirliliği dayanılmaz boyutlara ulaştı.Çünkü artık temiz hava soluyamaz olduk.Ruhsal rahatlamamızı sağlayacak yeşil alanlara hasret kalmaya başladık.Yüzmek için deniz kıyısında bile yüzme havuzlarına girmek zorunda kaldık,gürültüsüz ve sakin bir uyku uyuyamaz,midemiz bulanmadan bir akarsuya bakamaz olduk.

Yüce Peygamberimizinde,bizlere temizliğin,”imanlı olmanın”bir işareti olduğunu söylüyordu.Yalnız vicut temizliği deği;evler,bahçeler,sokaklar,iş yerleri,özetle her yer pırıl pırıl ter temiz olacaktır.Akarsular,denizler,dağlar,taşlar ve nihayet nefes aldığımız hava da ter temiz olmalıydı.

Ama acı bir gerçek var.Dünya pislik içinde yüzüyor.Bu çağda,bu medeni seviyede her tarafın kirli,her yerin pislik içinde olması akıl alacak gibi değildir.

Kısacası;”artık kirleteceğimiz çevre tükenmek üzere”
Her insanın kapısının önü temiz olursa
Her mahalle temiz olur
Her mahalle temiz olursa
Her şehir temiz olur
Her şehir temiz olursa
Tüm DÜNYA temiz olur…