Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın 'Üç Şehitler Destanı' şair bu şiire niçin böyle bir isim vermiş olabilir?

 



Sagot :

Bizim Gibi P1çler uğraşsın diye... :D

Şâir. İstanbul’da doğdu. Yarbay Hasan Hüsnü Bey’in oğ­ludur. İlköğrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan’da, or­taöğrenimini Tarsus ve Adana ortaokulları ile Kuleli Askerî Lisesi’nde yaptı (1933). HarbOkulu’nu bitirerek (1935) uzun yıllar subaylık yaptı. Onyüzbaşı iken kendi isteği ile ordu­dan ayrıldı. Çalışma Bakanlığı İş Müfettişi olarak sekiz yıl çalıştı (1952-1960). İstanbul’da (Aksaray’da) Kitap Kİtabevi’-ni açtı (1959), yayımcılık yaptı. Türkçe adlı aylık bir dergiyi 43 sayı çıkardı (1960-1964). Kitabevini kapattıktan sonra kendini sadece sanatına verdi.
Fazıl Hüsnü‘nün ilk yazısı (hikâye) ortaokulda öğrenci iken Yeni Adana ga­zetesinde çıktı (1927). şiir olarak yayımlanan ilk eseri de İs­tanbul dergisinde yer alan Yavaşlayan ömür’dür(1933). Var­lık dergisinde çıkan şiirleri ile tanınmaya başladı. Yayımlanan ilk kitabı da Havaya Çizilen Dünyâ’dır (1935). Bu kitapta âşık tarzında, ölçülü, kafiyeli şiir denemeleri vardır. Beş yıl sonra çıkan Çocuk ve Allah adlı kitabında edebi şahsiyetini bulduğu görülür. Bu eserle birlikte Dağlarca şiirinin çizgisi­ni, tekniğini ve temasını bulmuş olur. Düşünce, destan, sos­yal olaylar ve çocuk temalarını yalın bir dil ve etkili bir an­latımla işler. Fazıl Hüsnü Dağlarca biçime, sembollere, ses güzelliğine önem ve­rir. Destan denemeleri (Üç Şehitler Destanı, İstiklâl Savaşı, İnönü’ler, Yedi Mehmetler vb.) çok başarılı olmuştur. Ata­türk ve onun inkılâplarını şiirleriyle yorumlayan ve savunan
şâirlerimızdendır.