Erken tanı nedir, açıklayınız?



Sagot :

Bazı hastalıklar ortaya çıktıktan sonra da tedavi zamanı geçmiş olabilir. Bu ne­denle insanların belirli aralıklarla sağlık denetiminden geçmeleri, vü­cutta ufak bir aksaklık görüldüğünde hekime gitmeleri gerekir.

Özellikle kanser ta­nısı başlangıçta konulursa tedavisi kolaylaşır. Tanı konulmasında gecikilirse bu­günkü koşullarla tedavi edilmesi oldukça zordur. Erken tanı yoluyla hastalıkların yayılması önlenebilir. Böylece hastalığa bağlı olarak başka sorunlar da kolayca
çözülebilir.

Hekimin hastalığın tespiti için hastaya yaklaşıp, onu dinleyerek ve muayene ederek, gerekirse laboratuar tetkiklerinin yardımıyla bunları sentez etmesi. Hastalıkların teşhisi üç metodla başarılır. İlki hastanın hastalık hikayesinin doktor tarafından dikkatlice dinlenmesi, ikincisi baştan tırnağa kadar kusursuz bir muayene; üçüncüsü de şüphelenilen hastalıklar için lüzumlu laboratuvar tetkiklerinin yapılmasıdır. Bazı vak’alarda çok özel tetkiklere başvurmak gerekebilir. Hedef erken teşhistir

Tıbbi hikaye: Esas olan teşhisin bu safhasıdır. Hekim; hastanın yaşını, doğum yerini, aile hikayesini, alışkanlıklarını, mesleğini, geçirdiği hastalıkları tespit eder. Hastanın yaşı çok mühimdir. Mesela doğuştan kalp hastalıkları, had (akut) romatizma, had kan kanseri küçük yaşlarda görülür. Damar sertliğine bağlı kalp hastalıkları romatizmal hastalıklara ise daha çok orta yaş üzerinde rastlanır. Sanayinin gelişmesi sebebiyle işyerlerinde çalışan şahıslarda anilin, benzon, silika gibi maddelerin hasıl ettiği hastalıklar ortaya çıkmıştır. Son yıllarda çiftçilerin, bahçıvanların hatta ev sakinlerinin yaygın olarak kullandıkları böcek öldürücüler şaşırtıcı tabloda hastalıklara sebep olurlar. Bütün bunlar iyi

alınan bir hikayede ortaya çıkarılırlar. Allerjik tezahürlü hastalıkların (kurdeşen, astım, anjiononatik, ödem gibi) teşhisi ve sebepleri aşağı yukarı tamamen soru-cevapla doludur.

Hekim, hastanın şimdiki şikayetini sorar ve şikayetlerin başlangıç sırasını, nasıl çıktığını, ne karakterde olduğunu teferruatlı bir şekilde tespit eder. Ailevi hastalık bulunup, bulunmadığını araştırır.

Muayene: Doktor hastanın bütün bedenini, başını, boynunu, solunum, dolaşım, sindirim, boşaltım, üreme sistemlerini, kas-iskelet sistemini muayene eder. Hastanın boyunu, kilosunu, vücut ısısını, kan basıncını ve nabız hızını ölçer. Ayrıca şikayetiyle ilgili organ veya sistem hangisiyse (cilt, göz, kulak-burun, boğaz, sinir sistemi, akciğerler, kalp, böbrekler, kadın hastalıkları) bu organa ait özel muayeneler, ilgili uzmanca yapılır.

Laboratuvar usulleri: Tıbbi hikayenin alınması ve muayeneye bağlı olarak yapılacak tetkikler tespit edilir. Bununla beraber umumiyetle her hastalık için alışılagelmiş, mutad tetkikler vardır. Rutinler denen bu testler idrar analizi (idrarda şeker, protein, hücre ve kristal, akyuvar, kan aranması, dansite bakılması); kanda şeker, üre, kreatinin miktarının tayini; kanın hemoglobin, hemotoakrit (kanda alyuvarlar nispetinin tespiti), göğüs radyografisidir. Mesela şeker hastalarında idrarda şeker çıkar. Hematokrit nispeti kansızlıklarda çok mühimdir.

Özel tetkikler: Kanda hormonlar, karaciğer enzimleri, artık madde miktarları tayin edilir. Kan gazlarına bakılır. Bazı kemik iliği hastalıklarında, kan kanserlerinde, metastas yapmış kanserlerde kemik iliği açılarak tetkik edilir. Sari hastalıklarda ve bağışıklık sisteminin bozukluklarında bakteriyolojik tetkikler yapılır. Mesela tifodan, paratifodan veya malta hummasından şüphelenilenlerde kan kültürü yapılıp bunların mikropları üzerinde üretilmeye çalışılır.

Bakteri (mikrop) muayeneleri umumiyetle balgam, bronş salgısı, vajen salgısı, idrar, dışkı, beyin omirilik sıvısından yapılır. Dışkıda parazitlerin yumurta, larva ve gelişkinleri de aranır. Rahimin, akciğerlerin, hazım yolunun, böbreklerin, mesanenin hücre tetkikleri yapılır. Alınan biyopsilerde habis hücreler aranır. Anjiografi denen metodla damar tıkanıklıkları tespit edilir. Yirminci yüzyılın sonuna yakaşırken bilgisayarların tıbba girmelerinden sonra, daha önce teşhisleri güç olan birçok hastalık kolayca teşhis edilmekte ve bunların tedavileri yapılabilmektedir. Bir zamanların yegane yardımcı teşhis aracı "röntgen filmmuayenesi" artık yetersiz kalmaktadır. 1970’lerde tıpta bir nevi çığır açan ultrasonografi (dahili organlara ses dalgası göndererek teşhis etmek) ve BT yani Bilgisayarlı Tomografi tetkikleri bile hastalıkların dokularında yapmış oldukları tahribatı bazen ancak ileri devrelerde gösterebilmekteydi. Artık tıp ilmi, hastalıkların erken teşhisinde hücre içine kadar girebilmekte ve hastalığın insanda herhangi bir zarar vermeden önce teşhisini yapabilmektedir. Çünkü habis olsun, olmasın her hastalık bir hücre içinden başlar. Bu gayeye yönelik yeni teşhis vasıtaları PET denilen Positzron Emission Tomogrophy ve NMR veya MRI denen Manyetik Resonanzs Görüntülemedir. Bunlarla beden didik didik incelenir.

Sözlükte "teşhis" ne demek?

1. Kim ve ne olduğunu anlama, tanıma, seçme.
2. Kişileştirme.
3. Hastalığın ne olduğunu araştırıp onaya koyma, tanı, tanılama.



Kaynak: http://teshis.nedir.com/#ixzz2BKwCAL5l