İki kavonoza pamuk koyup fasulye ekiyoruz sonra fasulyelerin birine fazlan su birine yarım su veriyoruz fasulyeler oda sıçaklığındadır ve gözlem sonuçu nedir bakın lütfen kısa yazacaksanız yazmayın çok uzun olmasını ist,iyorum sebeb performans ödevim



Sagot :

 

 

Bangkok’ta tarafların buluştuğu bir konferans, bir kongre yapılıyor. Ve ABD, konuşmuyor, ABD çok akıllandı, kendisi konuşmuyor, uluslararası görüşmelerde pis işlerini Kanada ve Avustralya’ya yaptırıyor.

Telafiden, iptal etmekten söz ediyorlar, yalnızca Kyoto protokolünü değil fakat iklim sözleşmesini iptal etmekten ve yerine çift taraflı piyasa dostu çözümler getirmekten söz ediyorlar.

Bu kimseyi şaşırtmamalı, 20 yıllık küreselleşme ve şirketler hakimiyeti, hükümetleri şirket devletlerine dönüştürdü. Halkın, halk tarafından, halk için olan demokrasi, artık şirketlerin, şirketler tarafından, şirketler için olanına indirgendi. Ve şirketler, kendi kirlilik sınırlarının yine kendileri tarafından belirlenmesini garantilemek için hükümetlerin kuklalar gibi hareket etmesini sağlayacaklardır.

O halde iklim değişikliğine nasıl tepki oluşturacağız. Demek istediğim,bazı veriler en geç yüz yıl içerisinde gerçekleşeceği varsayılanların şimdiden gerçekleştiğini gösteriyor.

Himalayalardaki buzulların giderek gerilediğini biliyorum, benim Ganga buzulum, Gangotri buzulu yılda 23 metre geriliyor.  Seyahatler yaptım, Himalaylardaki iklim değişikliğini incelemek üzere Himalayalar’a uzun ve zorlu seyahatler yaptım; ve Ladakh çöl eyaletinde şimdi kar yağmıyor, yağmur yağıyor. Asla yağmur görmemişler, çöl orası, evler, köyler suyla sürüklenmiş.

Kısacası bu gelecek bir tehdit değil, bugün insanlar ölüyor, büyük bir kuraklık yaşadık, bu yıl Hindistanın hasadının %50’si gitti. Kalan ekini hasat ederken seller bastı, güney Hindistan’da bu aşırı seller yüzünden 300 kişi hayatını kaybetti. İnsanlar ölüyor, Burma’daki Nargis kasırgasında 100.000 kişi öldü, Aila kasırgasında yaklaşık 500 kişi öldü. Öyleyse bugün bir ölüm kalım meselesinden söz ediyoruz. 

döndüğünde, Britanyalıların tuz tekeli kurmaya çalıştıkları sırada da kullanmaya devam etti. Kumsala yürüdü, denizden tuzu aldı ve “doğa bunu karşılıksız veriyor, hayatta kalmak için ona ihtiyacımız var, tuz yapmaya devam edeceğiz, sizin tuz yasalarınıza uymayacağız” dedi. Sonunda Britanya İmparatorluğu tuz yasalarından vazgeçmek zorunda kaldı.

Bu sebeple onun “satyagraha”sından ilham aldım, Navdanya’yı kurduğumuz günden beri üye olmak için çiftçilerin imzaladığı taahhüdün üzerinde, 500.000 üyemiz var, ücret ödemeleri, ya da üyelik aidatı vermeleri gerekmiyor, sadece “Bizler tohumları doğadan ve atalarımızdan aldık, bunları gelecek nesillere devretmek ve evrimin devam etmesine izin vermek bizim görevimiz, o halde bizi bu ahlaki, ekolojik, tohumlarımızı biriktirme ve tohumlarımızı değiş tokuş etme görevimizi gerçekleştirmekten alıkoyacak bir yasaya asla itaat etmeyeceğiz” yazan taahhüdü  imzalamaları gerekiyor.

Zihinlerimiz, son bir kaç yıldır şirket yetkilerinin zenginleşmesine, DTÖ gibi büyük, sayısız, demokratik olmayan kurumların yaratılmasına, büyüğün kaçınılmaz olduğuna, ve büyüğün kibar ve hayırsever olduğuna, büyüğün alternatifi olmadığına alıştırıldı. Fakat oyuncularınızın sayısı bağlamında büyük kaçınılmaz olarak küçüktür.

Büyüğün egemenliğinde tohumlara hakim olmak isteyen 5 şirket var, beşi uluslararası yeşil ticareti, beşi sağlıklı yiyecekleri abur cubura ve zehire dönüştürme sürecini yönetiyor, beşi suyu alıp özelleştiriyor. Aslında çok küçük. Olağanüstü olan şu ki, biz bu gezegende 300 milyon türüz, biz bu gezegende 6 milyar insanız, işte bu küçüklerin ağıdır. Küçüklerin geniş ağı enerjisini ve gücünü