Sagot :
Falaka Özeti Ahmet Rasim
Falaka kitap özeti
Falaka Adlı Kitabın Özeti
Özet: Bu eser, Ahmet Rasim‘in çocukluk günlerini tüm ayrıntılarıyla anlattığı bir anı kitabıdır.
Hoca Korkusu:
Bugünkü okurlarıma ben bu hoca korkusunu nasıl anlatayım. Bundan yarım yüzyıl önce, çocuklar hem kendi gittiği oku*lun hocasından, hem de başka okulun hocalanndan korkarlardı. Bu hoca korkusu, diğer cin, peri, umacı korkusuna benzemezdi. Bu bambaşka bir korkuydu kendisini itirazsız saydıran bir korku…
Amine Doğru:
Bayramlarda, yumuşacık elini öptüğüm hoca beni bir gün bakkalın önünde görünce, elimden tutup okula götürdü. Bütün gün hocanın misafiri oldum. Akşama doğru, nerede olduğumu soran annem, kızmak için tam ağzını açacağı sırada, “Hoca efendi beni okula götürdü.” deyince hemen yumuşayıverdi. Okulu beğen*diğimi söyleyince, önümüzdeki perşembe başlamam kararlaştırıldı.
Amin Alayı:
Okula başlayacağım için evde bir basamak yükselir gibi oldum. Bana karşı herkesin davranışı değişti. Birkaç gün sonra sandıktan bayramlık elbisem çıkartılıp giydirildi. Değerli bir lahur şal belime bağlanırken, üzerinde altın nazarlık olan fesimi de kafama geçirdiler… Bütün ev halkı yola çıktık. Önce büyük babam ve büyük annemin elini öpmeye gittik. O gece orada kaldık. Ertesi gün hamama gidip, akşama kadar yıkandık. Sabah olunca anneci*ğim yeniden bana yepyeni elbiseler giydirdi. Şehzade gibi oldum. Arabaya binip, konağa tekrar gittik. Bütün okul orada idi. Hazır bir de ilahici takımı, seven, öpen, ağlayan, dua eden, nereden baksan yüz kişi vardı. Beni ata bindirdiler. İlahiler okunup, amin*ler edilerek önce evime, oradan da okula geldik.
Sınıfta, minderim konmuştu. Varıp hocamın mübarek elini öptüm, sonra da karşısında diz çöküp oturdum. İlk olarak da Elifi öğrendim.
Okulda İlk Günler:
Artık okula alışmıştım. En çok Mushaf okuyan çocuklarm, okurken iki yanlarına sallanışları dikkatimi çekiyordu. Artık, “Elif, be, te..” yavaş yavaş öğreniyordum. Hoca, yeni olduğum için bana biraz ayrıcalık tanıyor, öğlen yemekleri için eve gönderiyor*du. Sütninem bir gün böyle yine erken gidince, “Gözünü aç, konuk*luk üç gün sürer. Yaramazlık, haylazlık edersen ayaklarına falaka yersin. ” dedi.
Bir Tokatın Sonu:
Okuldaki misafirliğim üç gün sürdü. Dördüncü gün, minde*rim oturanların en arkasına konulmuştu. Sanki üç gün içinde benim yüzümden bozulmuş olan okul demokrasisi yerine geri gelmişti. Hoca yumuşak, kalfa ise çok sertti. Çocukların bir yanlışı ya da eksiği olduğunda, kalfa ağlatıncaya kadar dövüyordu. En çok kalfadan korkuyordum… Ancak yine de iki haftada, elifba’yı kazasız belasız öğrenmiştim…
Bir gün arkadaşım Fevzi’nin koynuna sakladığım topu aldı*ğım için kalfanın tokadım yanağıma yiyince, suratım al al oldu. Eve geldiğimde, tokadın farkına vardılar. Onlar farkına varınca, bende de bir ağlama başladı. Bütün ev sıra ile yanağımı öptüler, uyumuşum. Uyandığımda, başucumda hoca efendiyi bir şeyler okuyup üflerken gördüm. O halde bile kalkıp hemen elini öptüm. Ancak, bir hafta da ateşler İçinde yattım.
Bu tokadı, bahçedeki dut ağacının dibine işediğim için bir uğursuzluk sebebiyle yediğim kanaatine varılarak, o evden ta*şınmamız kararlaştırıldı…
Amin Alayı:
Okula başlayacağım için evde bir basamak yükselir gibi oldum. Bana karşı herkesin davranışı değişti. Birkaç gün sonra sandıktan bayramlık elbisem çıkartılıp giydirildi. Değerli bir lahur şal belime bağlanırken, üzerinde altın nazarlık olan fesimi de kafama geçirdiler… Bütün ev halkı yola çıktık. Önce büyük babam ve büyük annemin elini öpmeye gittik. O gece orada kaldık. Ertesi gün hamama gidip, akşama kadar yıkandık. Sabah olunca anneci*ğim yeniden bana yepyeni elbiseler giydirdi. Şehzade gibi oldum. Arabaya binip, konağa tekrar gittik. Bütün okul orada idi. Hazır bir de ilahici takımı, seven, öpen, ağlayan, dua eden, nereden baksan yüz kişi vardı. Beni ata bindirdiler. İlahiler okunup, amin*ler edilerek önce evime, oradan da okula geldik.
Sınıfta, minderim konmuştu. Varıp hocamın mübarek elini öptüm, sonra da karşısında diz çöküp oturdum. İlk olarak da Elifi öğrendim.
Okulda İlk Günler:
Artık okula alışmıştım. En çok Mushaf okuyan çocuklarm, okurken iki yanlarına sallanışları dikkatimi çekiyordu. Artık, “Elif, be, te..” yavaş yavaş öğreniyordum. Hoca, yeni olduğum için bana biraz ayrıcalık tanıyor, öğlen yemekleri için eve gönderiyor*du. Sütninem bir gün böyle yine erken gidince, “Gözünü aç, konuk*luk üç gün sürer. Yaramazlık, haylazlık edersen ayaklarına falaka yersin. ” dedi.
Bir Tokatın Sonu:
Okuldaki misafirliğim üç gün sürdü. Dördüncü gün, minde*rim oturanların en arkasına konulmuştu. Sanki üç gün içinde benim yüzümden bozulmuş olan okul demokrasisi yerine geri gelmişti. Hoca yumuşak, kalfa ise çok sertti. Çocukların bir yanlışı ya da eksiği olduğunda, kalfa ağlatıncaya kadar dövüyordu. En çok kalfadan korkuyordum… Ancak yine de iki haftada, elifba’yı kazasız belasız öğrenmiştim…
Bir gün arkadaşım Fevzi’nin koynuna sakladığım topu aldı*ğım için kalfanın tokadım yanağıma yiyince, suratım al al oldu. Eve geldiğimde, tokadın farkına vardılar. Onlar farkına varınca, bende de bir ağlama başladı. Bütün ev sıra ile yanağımı öptüler, uyumuşum. Uyandığımda, başucumda hoca efendiyi bir şeyler okuyup üflerken gördüm. O halde bile kalkıp hemen elini öptüm. Ancak, bir hafta da ateşler İçinde yattım.
Bu tokadı, bahçedeki dut ağacının dibine işediğim için bir uğursuzluk sebebiyle yediğim kanaatine varılarak, o evden ta*şınmamız kararlaştırıldı…
Thank you for visiting our website wich cover about Türkçe. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.