kanın vücuda dolaşımının bize sağladığı faydalar nelerdir? fen ve teknoloj dersindan soru



Sagot :

Kan Dolaşımı Nedir
Kan dolaşımının durduğu anda, oksijenin akciğerden hücreye taşınması da sona erer. Bu durma da çok kısa bir anda gerçekleşir. Kan dolaşımı bozukluğu, şu hallerde meyda­na gelebilir: — Kan ve alyuvar kaybı (kanama, ciddi kansızlık)
— Kan damarlarının uyumsuzluğu ya da tıkanması halinde (şok hali)
— Kanın pompalanma gücünün durması ya da yetersizliği (kalp durması).
Eğer basit önleme, kurtarma, yardım ve tıbbi reanimasyon yöntemleri çok kısa süre­de uygulanmazsa, kan dolaşımı bozuklukları birkaç dakikada ölümü getirebilir.
llerki sayfalarda kan dolaşımı bozukluklarının belirtilerini öğrenecek ve doktor yar­dımı gelene dek, yapılması gerekenleri anlayacaksınız.
Kalp ve Kan dolaşımı nasıl olur
Kan dolaşımı, solunumun ikinci aşama­sıdır. Soluma hareketleriyle oksijen, akciğer­lere kadar taşınmıştır.
Akciğer petekleri düzeyinde zarı geçen ok­sijen, kana ve alyuvarlara karışır. Buna kar­şılık, karbonik gaz ters yönü izleyerek, solu­numla dışarı atılır.
Demek ki kan, akciğerlerdeki petekleri kuşatan çok ince kılcal damarlarda temizlen­mektedir.
Küçük kan dolaşımı
Kalbin sağında iki büyük akciğer kan da-marıyla gelen mavi renkli kan, oksijensizdir. Aynı kan bu kez kalbin sol bölümüne döne­cektir. Böylece yeniden kırmızı rengine kavu­şacak, yani oksijen yüklenecektir.
İşte kanın kalp içinde, akciğerlerde, son­ra yeniden kalpte dolaşmasına, “küçük kan dolaşımı” denir.
Büyük kan dolaşımı
Oksijen yüklü kanın şimdi de nasıl dolaş­tığını izleyelim. Kırmızı, yani temiz kan, kal­bin sol bölümüne geldikten sonra, büyük bir basınçla büyük atardamara pompalanır. Da­ha sonra da bedendeki bütün damarlara. Gi­derek incelen bu kan damarları, sonunda kıl­cal damarlarla biter.
Oksijen bu sayede hücrelere kadar ulaşır. Bu aşamada kan yeniden oksijenini yitirip, kırmızıdan maviye dönüşür. Hücrelerin sal­dığı karbonik gazı yüklenir.
Toplardamarlar da aynı şekilde küçükten büyüğe doğru gider. Sonra kalbin sağına va­rır. Kalbin bu bölümü de kirli kanı akciğer­lere temizlenmek üzere yeniden pompalaya­cak ve yeni bir işlem başlayacaktır. İşte ka­nın kalbin sol kesiminden kılcal damarlara, sonra toplardamarlara ve yeniden kalbin sağ kesimine pompalanmasına, büyük kan dola­şımı denir.
Tansiyon ve nabız
Kanın damarlarda dolaşımı, kalp kasının sağladığı kasılmalarla sağlanır (dakikada 80 defa). Bileğinizdeki nabzınızı ölçerek, bu ba­sıncı hissedebilirsiniz. Basınç düşerse, nabız atışlan güç işitilir. Nabzın ölçüleceğini bilme­niz gerekir.
Damarlardaki kan basıncı ya da kısa de­yimiyle tansiyon, ancak doktor tarafından öl­çülür ve yalnız o rakamları değerlendirebilir. Atar ve toplardamarlar, sürekli gerilim altın­daki kaslarla kuşatılmıştır. Buna damar gü­cü denir. Tansiyon yüksekliği, işte bu gücün abartılması halidir. Bu abartma, kan dolaşı­mında bozukluklara sebep olabilir. Şok ha­li, budur. Bu durumda kanın hacmi, damar­ların alabilme imkânına uyum sağlayamaz.
Alyuvarlar
Kan dolaşımının amacı, oksijeni hücrelere kadar taşımaktır. Kanın oksijen taşıma gü­cünü artırmak için, alyuvarlar özellikle görev­lidir. İçerdikleri “hemoglobin” sayesinde, bu hücrelere bir “oksijen otobüsü” gözüyle bakılabilir.
Kandaki alyuvarların sayısı, doktor için önemli bir veridir. Bu sayı çok düşükse, kan­sızlık söz konusudur. Oksijenin taşınmasın­da da bir sorun olduğu ortaya çıkar. Kanamalarda kan kaydı, dolayısıyla hemoglobin kaybı olduğundan, aynı durum söz konusu­dur.
Bazıları kalıtsal olan hastalıklarda ve ze­hirlenmelerde (karbon oksidi), alyuvarların hemoglobinleri, oksijen alma yeteneklerini yi­tirir.

Kan dolaşımı bozukluğu belirlileri, Kan dolaşımı Hastalıkları

Vücutta Kan dolaşımı bozukluklarının ilk belirti­leri, öncelikle kanın kanla iyi beslenememesiyle ortaya çıkar. Bunlar, baş dönmeleri,sı­kıntı, görme ve unutkanlık sorunlarıdır. Sı­kıntılar, özellikle hastanın ayakta olduğu za­manlarda daha belirginleşir. Çünkü kan, ken­di ağırlığı ile yer çekimi yüzünden beyinden uzaklaşır. Bu nedenle hastayı hemen sırt üs­tü yere yatırmak, beyninin yeniden kanla bes­lenmesini sağlamak gerekir. 

ALINTIDIR..

hücrelerimiz temiz kana ulaşabiliyor