Seyid Battal Gazi Destanı nedir?



Sagot :

Battal Gazi Destanının Özeti

Efsaneye göre Seyit Battal Gazi, Abbasi Halifeleri Mutasım ve Vathig zamanında yaşamıştır. Fakat dünyaya geleceği, Hz. Muhammed'e ölümünden önce Cebrail tarafından haber verilmiştir. Bu yüzden peygamberin bir adamı mağarada saklanarak 200 yıl bekler. Peygamberin sözünü yerine getirir ve Seyit Gazi'nin atı Aşkar Divzade'yi kendisine verir.

Başka bir efsaneye göre: Seyit Gazi'nin babası Malatya Sultanı'nın ordusunda kumandandır. Rumlar'a karşı yaptığı bir savaşta ölür. Seyit Battal on üç yaşına geldiğinde bütün İslam bilimlerini öğrenmiştir. Kılıç kullanmakta ve ata binmekte üstüne yoktur. Babasının intikamını almak üzere yola çıkar ve yirmi dört saat içinde düşman ordusunun kumandanını, kardeşini ve belli başlı on dört kumandanı daha öldürür. Hint'ten, Mağrib'e, zaferden zafere koşar ve yedi deniz ötesine kadar adı korku saçar.

Tanrı ona aynı zamanda doğa üstü güçler vermişti. Öyle bir sesi vardı ki, savaş meydanında bir kükredi mi yetmiş iki bin kâfir darmadağın olurdu.

Bir rivayete göre bir Rum Kalesi 'nin kumandanının kızı, Seyit Battal'a aşıktır. Bu kalenin kuşatılması sırasında bir gün Battal kırda uyurken, kumandanın kızı kaleden bakar ve babasına imparator tarafından gönderilen yardımı görür. Seyit Battal'ı uyandırmak üzere kâğıda birkaç satır yazar, bir taşa sarıp atar. Bu küçücük taş, kahramanın tam kalbine rastlar ve onu hemen öldürür. Bu kazada Allah'ın iradesi kendini göstermiştir. Yoksa bu kadar olağanüstü güçleri olan bir kahramanın, hiçbir düşman tarafından yenilmesi mümkün değildir.

Antik Çağ'da Nakoleia adıyla anılan Seyitgazi, o dönemde önemli bir kent durumundadır. Ancak Hristiyanlık Çağı'nda, kent eski gücünü yitirir ve Synnada Metropollüğü'ne bağlanır. 198 yılında ise tekrar "Metropollüğe" yükselir. 9. yy/dan sonra artık Nepoleia adına rastlanmaz. Bu arada Bizans eyaletlerine yayılan Selçuklular, 1074 yılında Frigya sınırına kadar gelirler. Daha sonra arka arkaya gelen akınlar nedeniyle Napoleia önemini kaybeder. Haçlıların 1079'da Napoliea üstünden, Anadolu'nun içlerine kadar girdikleri rivayet edilir.

M. S. 395 yılında Roma'nın ikiye bölünmesiyle, Frigya, Bizans toprakları 
bölümünde kalmıştır. Eskişehir ve çevresindeki şehirler, bu dönemde eski 
önemlerini yitirmişlerdir. Sadece Pressinus ticaret yolu üzerinde bulunan 
Dorlion Kaplıcaları varlıklarını sürdürebilmiştir. Bizans topraklarını istila 
eden Arap orduları , Eskişehir yakınlarına kadar gelmişlerdir. 708 yılında Abbas 
Bin Velid ve 778 yılında Masan Bin Kataba burayı işgal etmiştir.



7. yy.'ın sonundan, 10. yy.'ın sonuna dek 300 yıl süren Bizans-Arap Savaşları 
bazı efsane ve destanların doğmasına neden olmuştur. Bunlardan en önemlisi Seyit 
Battal Gazi Destanı'dır. Seyit Battal Gazi Destanı'nın Bizanslılarca uyarlanmış 
şekli "Digenis Akritas"destanıdır.



Efsaneye göre Seyit Battal Gazi, Abbasi Halifeleri Mutasım ve Vathig zamanında 
yaşamıştır. Fakat dünyaya geleceği, Hz. Muhammed'e ölümünden önce Cebrail 
tarafından haber verilmiştir. Bu yüzden peygamberin bir adamı mağarada 
saklanarak 200 yıl bekler. Peygamberin sözünü yerine getirir ve Seyit Gazi'nin 
atı Aşkar Divzade'yi kendisine verir.



Başka bir efsaneye göre: Seyit Gazi'nin babası Malatya Sultanı'nın ordusunda 
kumandandır. Rumlar'a karşı yaptığı bir savaşta ölür. Seyit Battal on üç yaşına 
geldiğinde bütün İslam bilimlerini öğrenmiştir. Kılıç kullanmakta ve ata 
binmekte üstüne yoktur. Babasının intikamını almak üzere yola çıkar ve yirmi 
dört saat içinde düşman ordusunun kumandanını, kardeşini ve belli başlı on dört 
kumandanı daha öldürür. Hint'ten, Mağrib'e, zaferden zafere koşar ve yedi deniz 
ötesine kadar adı korku saçar.



Tanrı ona aynı zamanda doğa üstü güçler vermişti. Öyle bir sesi vardı ki, savaş 
meydanında bir kükredi mi yetmiş iki bin kâfir darmadağın olurdu.



Bir rivayete göre bir Rum Kalesi 'nin kumandanının kızı, Seyit Battal'a aşıktır. 
Bu kalenin kuşatılması sırasında bir gün Battal kırda uyurken, kumandanın kızı 
kaleden bakar ve babasına imparator tarafından gönderilen yardımı görür. Seyit 
Battal'ı uyandırmak üzere kâğıda birkaç satır yazar, bir taşa sarıp atar. Bu 
küçücük taş, kahramanın tam kalbine rastlar ve onu hemen öldürür. Bu kazada 
Allah'ın iradesi kendini göstermiştir. Yoksa bu kadar olağanüstü güçleri olan 
bir kahramanın, hiçbir düşman tarafından yenilmesi mümkün değildir.



Antik Çağ'da Nakoleia adıyla anılan Seyitgazi, o dönemde önemli bir kent 
durumundadır. Ancak Hristiyanlık Çağı'nda, kent eski gücünü yitirir ve Synnada 
Metropollüğü'ne bağlanır. 198 yılında ise tekrar "Metropollüğe" yükselir. 9. 
yy/dan sonra artık Nepoleia adına rastlanmaz. Bu arada Bizans eyaletlerine 
yayılan Selçuklular, 1074 yılında Frigya sınırına kadar gelirler. Daha sonra 
arka arkaya gelen akınlar nedeniyle Napoleia önemini kaybeder. Haçlıların 
1079'da Napoliea üstünden, Anadolu'nun içlerine kadar girdikleri rivayet edilir.

kaynak : http://www.unibozkurt.com/s223-seyid-battal-gazi-destani.html