komşuluk ve biz ile ilgili monolog



Sagot :

Çok fazla seçeneğin olmadığını görüyorsun insan olduğun sürece. Çok fazla seçeneğin yok ve seçmek zorundasın. Bu noktada Tanrı’nın var olup olmamasının ya da bir enerji kaynağı mı yoksa gerçek yaratan mı olduğunun ve ne bileyim olaylardaki suç payının hiçbir önemi kalmıyor artık. Aksine insan onun için de üzülüyor. Anlıyor O’nun da mutlu olamadığını. Nasıl mutlu olabilir ki! Milyonlarca, mutsuzluktan başka seçeneği olmayan kul yaratan bir Tanrı… Ortağı, eşi, benzeri, eşiti olmasa da biliyorum “O da mutlu değil.” Böyle anlarda O’na karşı içimde bir şefkat belirir hep. Ve de bir pişmanlık…O’nun mutsuzluğunda payım olduğunu biliyorum ve de benim mutsuzluğumda da O’nun. Ah göksel Babam! Her ne kadar var olmadığını düşünsemde keşke yokluklar içinde de olsa birbirimize daha layık olabilseydik. Tüm insanlık namına. Ama olmadı. Keşke sen, bizlere vaadettiğin sevgiyi verebilseydin.

Bazen bakıyorum dünyaya. Karanlıkta aniden gözlerim tüm perdeleri kaldırmak için açılırmışcasına görüyor tüm gerçeği, geldiği noktayı ve şaşırıyor tüm hücrelerinin en dip noktasına kadar beynim mutsuz nesillerin inşaa gücüne. Gerçekten deli bir ırk olmalı insanlık. Delilikle dahilik arasında sınırı çoktan aşmışız delilik lehine . Ama hepimiz aynıyız . Farkında olmayışı yeğliyoruz farkındalığa. Biliyorum artık benden binlerce yıl öncede benim acılarımın milyonlarca kardeşimin bünyesinde kopya edildiğini. Ben zaten ancak onlara karşı kardeşlik besleyebiliyorum. Çünkü yeni anladım kardeşliğin biyolojik bir olgudan öte birşey olduğunu. Yok yok kendime haksızlık ediyorum galiba. Ben bunu anlamak için yaratılmış olmalıyım zaten ve anlıyordum da hep. Ama geç farkettim yine. İşte bundan dolayı deliyiz ya da deliliğin bir uç noktasında aciziz.

 

 

 

bu olabilir....

komşuluk ve biz ile ilgili monologlar


1) Kuran'dan komşuluk ile ilgili ayetler indiğinde peygamberimiz;
"komşunun komşuya mirasçı olacağının ayetininde ineceğiniz zannettim" demiş. yani komşu hukukunu görünce korkmuştur.


2) Komşu tabiri, birbirine bitişik veya yakın yerlerde yaşayanlar için kullanılırKomşu olmanın doğurduğu birtakım hak ve görevlerin yanı sıra bunların sağlandığı bir ilişkiler düzeni bulunmaktadır Bunlara genel olarak komşuluk veya komşuluk ilişkileri denilir 
Komşuluk ilişkileri özellikle köy ve kasaba gibi küçük yerleşim bölgelerinde sosyal dayanışma açısından önemli olduğu gibi, ailelerin huzur ve güven içinde yaşamaları açısından da önemlidir İyi komşuluk ilişkileri mutluluk ve sevincin paylaşılmasında, sıkıntı ve kederin göğüslenmesinde ayrı bir öneme sahip olduğundan fert ve ailelere toplum içinde destek olur Dolayısıyla sosyal bünyeyi güçlendirir Kötü komşuluk ilişkileri de sürekli rahatsızlık, güvensizlik ve yalnızlık hissi uyandırır Kültürümüzdeki süzülmüş bir anlayışın ifadesi olan, “Ev alma, komşu al” özdeyişi, komşuluk ilişkilerinin her iki yönü açısından da son derece isabetli bir tesbiti dile getirmektedir Yine dilimizdeki “Komşu komşunun külüne muhtaçtır”, “Komşuda pişer, bize de düşer” gibi özdeyişler ve sık gelip gitmeleri anlatmak üzere, “komşu kapısına çevirmek” ve benzeri deyimler, komşuluk ilişkilerinin anlamını ve boyutlarını göstermek bakımından önemlidir 

Sosyal dayanışma ve yardımlaşma açısından insana aileden sonra en yakın sosyal çevreyi komşular teşkil ettiği içindir ki, gerek Kur’an ve gerekse hadislerde komşuluk ilişkilerine titizlikle değinilmiştir Bir âyette ana baba ve yakın akrabalardan sonra, yakın ve uzak komşuya iyilik etmek, iyi davranmak tavsiye edilmektedir (en-Nisâ 4/36) Peygamberimiz komşuluk hakları konusunda kendisine yapılan sıkı tavsiyeleri anlatmak ve komşuluk hukukuna dikkat çekmek maksadıyla, “Cebrâil bana komşu hakları konusunda öyle hükümler getirdi ki, bu gidişle her halde komşu komşuya vâris kılınır diye düşündüm” (Buhârî, “Edeb”, 123) demiştirPeygamberimiz’in, “Komşusu elinden, dilinden emin olmayan kişi mümin sayılmaz” (Buhârî, “Edeb”, 29) sözü, komşuluk ilişkisinin önemini ve ne kadar hassas bir konu olduğunu açık bir şekilde göstermektedir Yine Resûlullah’ın “Allah’a ve âhiret gününe inanan kimse komşusuna ikramda bulunsun” (Buhârî, “Edeb”, 31) gibi sözleri de bu bağlamda değerlendirilebilir Resûl-i Ekrem komşuluk ilişkilerinde nasıl davranmak gerektiğine ilişkin olarak şu hususlara dikkat çekmiştir: 1 Hastalandığında geçmiş olsun ziyaretine gitmek 2 Öldüğünde cenazesinin kaldırılmasında bulunmak 3 Borç istediğinde vermek 4 Darda kaldığında yardımına koşmak 5 Bir nimete kavuştuğunda tebrik etmek 6 Başına bir musibet geldiğinde teselli etmek 7 Evi onun rüzgârını (güneşini, manzarasını) engelleyecek şekilde yüksek yapmamak 8 Ne pişirdiğini ona belli etmemek, belli ederse pişirdiğinden ona da vermek (Mecma‘u’z-zevâ’id, VIII, 168-170) Hz Peygamber’in bu tavsiyesi komşuluk ilişkilerine oldukça kuşatıcı bir çerçeve çizmekle birlikte, komşunun komşu üzerindeki bütün haklarını saymayı değil belki önemli olanlarına örnek kabilinden işaret etmeyi amaçlar Bu itibarla bir müslümanın, din ve dindarlık farkı, kültür ve bölge farkı gözetmeksizin bütün komşularıyla iyi ilişki içinde olması, İslâm’ın yardımlaşma, dayanışma, zarar vermeme, küs durmama ilkeleri doğrultusunda hareket etmesi, bu konudaki örf ve âdeti ihmal etmemesi gerekir 

Günümüzde hızlı şehirleşmenin, şehir yapılaşmasının ve değişen iş hayatının komşuluk ilişkilerini olumsuz yönde etkilediği görülmektedir Aynı apartmanda yaşadıkları halde yardımlaşma, dayanışma bir tarafa tanışmayan, konuşmayan insanlar bulunmaktadır Apartman hayatına, değişen iş hayatına uygun ilişki biçimlerinin oluşması, buna fizikî anlamda imkân sağlayacak çözümlerin araştırılması beklenmektedir Komşuluk ilişkilerinin müsbet yönleri hakkıyla gerçekleştirilemese de, hiç değilse olumsuz yönlerinden kaçınmak mümkündür Bunun için komşuları rahatsız edecek davranışlardan, evin içinde bile olsa yüksek sesle konuşmaktan, televizyon, teyp gibi cihazların sesini yükseltmekten ve ne türlü olursa olsun gürültü yapmaktan kaçınmak gerekir Allah katında da kul katında da hakkında komşularının iyi şahitlik yaptığı bir kişi olmaya çalışmak yeterlidir