Sanat, insanlık tarihinin her döneminde var olan bir olgudur. İnsanlığın geçirdiği evrim,
insanların yaşama biçimlerini ve yaşama bakışlarını değiştirmiş; sanat anlayışlarını etkileyerek her dönemde ve her toplumda, sanatın farklı biçimlerde ortaya çıkmasına neden olmuştur.
İnsanoğlu yaşamında sayısız ürün yaratmıştır. Bu ürünlerden sanat eseri olarak nitelendirilenlerin asıl belirleyici yönü “duygusal ve düşünsel etkileme gücü”dür. Bu bakımdan sanat doğa
değildir, sanat doğanın biçim verilerek işlenmesidir. İnsan emeğinin ürünüdür. Bir duygunun, bir
tasarının veya güzelliğin yaratılmasında kullanılan metotların tümü, bu metotlar sonucunda ula-
şılan üstün yaratıcılıktır. Hoşa giden biçimler yaratma gayretidir.
Sanatsal değerlere ulaşmanın yollarını öğrenen birey, sanatı eleştirel bir gözle algılayıp de-
ğerlendirirken süreç içinde sanat eserlerini değersiz olandan ayırmayı da öğrenir. Bunu yaparken gerçek yapıtla buluşma, onu tanıma, ilgisini artırma sonucu müzelere gitme isteği ve alış-
kanlığı kazanır.
Geçmişten günümüze ulaşan kültürel ve sanatsal değerlerin sergilendiği müzeler, aynı zamanda tarih ve kültür bilincinin oluşmasını sağlayan kurumlardır. Kültür bu mekânlarda yeniden
üretilir. Müzeler, çok sayıda sanat yapıtı görme, tanıma, ondan sanatsal haz duyma, onu doğru
algılama imkânı sağladığı gibi insanların yeni değerler yaratma yetilerini geliştirmektedir