Sagot :
İskender Pala bu kitabında bize, çoğumuzun ismini mutlaka duyduğu, en azından bir şiirini dinlediği fakat hayatı ve yaşadığı dönem hakkında çok az şey bildiğimiz Yunus Emre'yi, Bizim Yunus'u anlatmış. Okuduğum diğer kitaplarında da (Şah ve Sultan, Katre-i Matem) olduğu gibi İskender Pala, yine bize roman tadında bir tarih dersi vermiştir.
Biz Yunus Emre'yi şiirleri ve yüce gönlü ile bilirdik sadece, oysa ki İskender Pala, Yunus Emre'nin o mertebeye ulaşana kadar hırsıyla, aşkıyla ve hatalarıyla sıradan bir insan olduğunu bize göstermiş, yürüdüğü yolda çektiği sıkıntıları, kıtlığı, sefaleti, aşk acısını, evlat acısını, baba-dede özlemini Yunus Emre'nin oğlu İsmail'in ve Molla Kasım'ın dilinden bizlere aktarmıştır. Od, Yunus Emre'nin yanı sıra Tabduk Emre'yi, Mevlana'yı, Hacı Bektaş-i Veli'yi de tekrar anlamamızı sağlayan bir eser.
"Her ne ki arıyorsun
aradığın ancak sensin
iyinin de kötünün de fidanı senin içinde büyür
her meyvenin içi kabuğundan yeğdir..."
Yunus Emre hakkında bilgi edinmek isteyenlerin mutlaka okuması gereken bir eser fakat şunu da belirtmek isterim ki Şah & Sultan ve Katre-i Matem'i okumuş biri olarak aynı zevki alamadım. O kitaplardaki heyecan yok, (İskender Pala o tadı oğlu İsmail ile verdiğini söylese de) sayfaları çevirirken acaba şimdi ne olacak diye pek düşünmedim.
Altı Çizilenlesi:
"Bildiğimi unuttum, unutarak yeniden bildim"
"Alemde sevgiden büyük bir umut da, sevgiden öte bir korku da yoktur. Sevgiliden korkmak, korkunun en yüksek derecesi, sevgiliden umut etmek umudun en yüksek kertesidir. Sevgilisi olmayan biri, yaşadığını sansa da yürüyen ölüden ibarettir!.."
"Acının birine üzülmeden diğeri geliyordu. Yeni bir acıya ah edecek olsak, içimizdeki eski bir ah ağzımızdan çıkıp ona yer açıyordu. Her gelen dert, bir öncekini unutturuyor, her acı diğerini bastırıyordu. İnsanın acılara ne kadar dayanıklı olduğunu başka zaman anlatsalardı inanmazdım."
"Bütün insanlar doğru olsaydı, yiğitliğe lüzum kalmazdı."
"Sevgilinin gözünden akan bir damla, bir erkek için ya hazinedir, ya da hazineyle tartılır. Çaresizlik yollarınızı bağladıysa o damlayı görseniz de iç acıtır, görmezden gelseniz de..."
"Annesi ölmüş bir çocuğun bir babaya olan ihtiyacı, havaya, suya olan ihtiyacından daha değerliydi oysa. O bunu bilmiyordu. Hala susuz kaldığım veya gece nefesim daraldığı vakit suyu yahut temiz havayı değil de babamın başımda gezdireceği ellerini arıyorum çünkü."
"Sevgiliye ulaşmak imkansız bile olsa dostluğun gereği, ararken ölmek değil midir?
" - Hey azizler azizi Yunus Emrem şiirleriniz?
- Sevgili için söylenmiş sözlerdir, sevgiliye hediyedir.
- Kaç adettir hiç bilir misiniz?
eliyle "hiç saymadım ki der" gibi işaret yaptı ve
- Sevgiliye gidecek hediyeyi saymak yakışık almaz, öyle değil mi?"
Kitabın Tanıtımından:
Her yazdığı romanla yüz binlerin kalbini feth eden İskender Pala yeni romanı 'OD' ile yeniden okurlarını selamlıyor. Od bir Yunus Emre romanı. Gök kubbemizin her zaman parlayan ve hep çok sevilen, şiirleri gönülden gönüle dolup dilden dile dolaşan Yunus Emre, bu kez OD'un ana kahramanı. İskender Pala'nın ilim ve kültür adamı olmasının yanında, yazar kişiliğinin imbiğinden geçirilerek aşkın tahtına bir kez daha oturtuluyor. 13. yüzyılın her bakımdan kavruk ve yanıp yıkılan ortamına Yunus Emre'nin gelişi tarihi atmosfer içerisinde hakiki anlamına kavuşturuluyor. Yıkıntılar ve yangınlar içinden bir gönül ve bir insanlık anıtının inşa edilişi cümle cümle anlatıyor ve elbette kalbe dokuna dokuna yol alıyor. Romanın her sayfasında Yunus'un hamlıktan saflığa geçişi okunuyor.
Biliyorum,
"Biz bu ilden gider olduk, kalanlara selam olsun," demişti…
Yine Biliyorum,
"Bizim için hayır dua kılanlara selam olsun." Demişti…
Ve Sevgili'ye gittiği o geceden sonra adının dilden dile,
Aşkının gönülden gönüle dolaştığını da biliyorum…
Şimdilerde ona kimisi Âşık Yunus, Miskin Yunus…
Derviş Yunus…Varsın onu da desinler.
Ve Türk yurtlarında, onu en çok "Bizim Yunus" diye çağırırlar.
Biliyorum…
Ten fânidir, can ölmez
Çün, gitti geri gelmez
Ölür ise ten ölür
Canlar ölesi değil
İskender Pala Od adlı kitabında Yunus Emre’nin hayatını kaleme almış.Bilmediğimiz bir çok yönüyle,okurken adeta hissedeceğiniz aşkıyla,kayıplarıyla,özlemleriyle,sadakati ve sevgisiyle kocaman yüreğiyle keşke daha önce tanısaydım cümlesini geçireceksiniz aklınızdan.Yunus Emre o mertebeye gelene kadar ne zorlu yollardan geçmiş İskender Pala’nın güzel anlatımıyla okuyacaksınız. Yürüdüğü yolda çektiği sıkıntıları, kıtlığı, sefaleti, aşk acısını, evlat acısını, baba-dede özlemini Yunus Emre’nin oğlu İsmail’in ve Molla Kasım’ın dilinden bizlere aktarmıştır. Od, Yunus Emre’nin yanı sıra Tabduk Emre’yi, Mevlana’yı, Hacı Bektaş-i Veli’yi de tekrar anlamamızı sağlayan bir eser. Yunus Emre Sitare’ye yani diğer adıyla Elife duyduğu büyük aşk önemli bir yer tutuyor.Yunus Sitareyi erken yaşta yitirir.Bu acı onu şiire yönlendiren tek olay olur.Dağlarla,taşlarla konuşur onlardan derman ister.Ama yazmaktan hiç usanmaz dedesinin yolunda ilerler.Ve sonunda onun gibi parmakla gösterilecek bir Yunus olur.
Thank you for visiting our website wich cover about Türkçe. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.