arkadaşlar tevekkül ün ne anlama geldiğimi bilen varmı ?

Sagot :

Emanet, şükür etmek.....................................................

Tevekkül etmek, "vekil edinmek" anlamına gelir. Halk arasında yaygın olan inanç, ‘elinden gelen her şeyi yapmak, sonra da işi Allah'a bırakmak’ olarak bilinir. Oysa ‘vekil edinmek’, bir işin yapılmasının tümüyle Allah'a bırakılması anlamına gelir.

 

 

Ancak olayı tamamen Allah'a bırakmak, insanın kendisini olayın dışında tutması anlamına gelmez. Aksine, mümin olayların içindedir, dini ilgilendiren sorumlulukları üzerine almıştır. Zaten tevekkülün gerçek anlamı da burada ortaya çıkar. Mümin, kendi yaptığı eylemleri de gerçekte Allah'ın dilemesiyle yaptığını bilmekte ve O'nu vekil edinerek bir işe girişmektedir. Çünkü her şeyin ve herkesin olduğu gibi kendi varlığının kontrolü de Yüce Allah'ın elindedir. Sonsuz güç sahibi Allah'a teslim olan bir insan için hastalık da, kaza da, musibet gibi görünen olaylar da sonu hayırla bitecek olan geçici imtihanlardır. Önemli olan, Rabbimizin yaratmış olduğu kadere teslim olan insanların bu tür zorluk ve hastalık zamanlarında gösterecekleri güzel davranışlardır.

 

 

Hiçbirşey yapmadan işi Allaha bırakmak şeytani bir tevekkül olur. O zaman fiili duamızı da yapalım; sebeplere sarılalım. Çünkü Allah sadece sonucu değil, sebepleri de yaratıyor.

 

 

Örneğin, inanan bir insan hastalandığında, şifayı Allah’tan bekler, O'na dua eder. Fiili bir dua anlamında da doktora gider, ilaç kullanmaya başlar. Hastalığı meydana getirenin, tedaviyi yapan doktoru ve ilaçları yaratanın, ilaçların kullanılmasını sağlayanın ve şifayı verenin Allah olduğunun da bilincindedir.

 

 

Tevekkül, sadece güçlü bir imana sahip, Allah'ın gücünü gereği gibi takdir edebilen ve O'na yakın olan müminlere ait bir özelliktir. Kavrayabilenler için tevekkülde önemli sırlar ve büyük nimetler vardır. Tevekkül, Allah'ın yarattığı kadere kesin bir teslimiyet ve güven anlamındadır. Yüce Allah, insanları ve canlı cansız tüm varlıkları bir kaderle yaratmıştır. Örneğin evrendeki 300 yaklaşık milyar galaksinin ve her birindeki 300 milyar yıldızın, güneşin, dünyanın, denizlerin, ağaçtan düşen tek bir yaprağın, ailenizin, okul arkadaşlarınızın, sizin, kısacası her şeyin Allah Katında, milyonlarca yıl önce belirlenmiş bir kaderi vardır. Ve her varlığın kaderi, Allah Katında Levh-i Mahfuz isimli bir Kitapta yazılıdır. Kimin ne zaman öleceği, hangi yaprağın hangi saniyede yere düşeceği, şu anki yaşınıza gelinceye kadar geçireceğiniz aşamalar, kısacası küçük büyük her olay bu Kitapta kayıtlıdır.

 

 

 De ki: "O (Allah) Rahman olandır; biz O'na iman ettik ve O'na tevekkül ettik. Artık siz kimin açık bir sapmışlık içinde olduğunu pek yakında bileceksiniz." (Mülk Suresi, 29)

 

 Müminler, Allah'ın yarattığı kadere iman ederler ve onlar için en hayırlı ve en güzel olanı yarattığını bilirler. Bu nedenle hayatlarının her anında tevekküllüdürler. Her olayı Allah'ın bir hikmet üzere yarattığını ve Allah'ın bunda bir hayır dilediğini bilirler. Örneğin, ölümcül bir hastalığa yakalanmak, bir savaş çıkması durumu, masum olmasına rağmen iftiralara uğramak veya akla gelebilecek en ürkütücü olaylar dahi, müminleri telaşlandırıp korkuya kaptırmaz. Onlar Allah'ın kendileri için yarattığı olaya batınından bakar, sonucundaki hayrı görmeye çalışırlar. İman etmeyen bir insanın ümitsizliğe kapılacağı olaylar karşısında onlar ‘güzel bir sabırla’ sabreder, bundan zevk alırlar. Çünkü hepsi, Allah Katında insanın imtihanı için yaratılmıştır. Sabır ve tevekkül gösterenler, Allah'a ve O'nun yarattığı kadere iman edenler Allah'ın hoşnutluğunu kazanacaklar, karşılığında da sonsuz cennet yurduna yerleşeceklerdir.