İnsan ve Bilme İsteği:
İnsanoğlu kendini bildi bileli hep bir şeyler öğrenmeye çalışmıştır. İnsanlar bunu en başlarda fark etmeseler bile, aslında yaptıkları her hareket bilinmeyeni öğrenmeye, bir işi nasıl daha iyi yapabileceklerini düşünmeye yöneliktir. Bunun sebebi de basit ihtiyaçlarını, daha sonra da lüks ihtiyaçlarını gidermeye çalışmaktır. Örneğin yemek yeme ihtiyacından dolayı, bu ihtiyaçlarını giderecek kaynaklar bulmaya yönelmişlerdir. Ormandaki hayvanları görüp, onları avlamaya başlamışlardır. İşlerini kolaylaştırmak için de mızrak gibi av aletleri geliştirmişlerdir. Sonra da bu hayvanların etlerini yeme şekillerini geliştirmişlerdir. Yani yemek yeme ihtiyacından dolayı çok kısa bir sürede avcılıkla ilgili her şeyi bilir hale gelmişlerdir. Buradan hareketle aslında bilme ihtiyacının insanın doğasında olduğunu ve bu içgüdünün insanın vahşi doğada yaşamını sürdürebilmesine olanak sağladığını söyleyebiliriz. Eğer bilme isteği olmasaydı, insanlar gelişemez hayatta yaşamlarını bile sürdüremezlerdi.
Zaman ilerledikçe insanlar bilmeye daha da aç olmuştur. Artık basit bilgiler onları tatmin etmediği için, daha çok şey bilme, daha çok şey keşfetme, daha çok şey icat etme arayışına girmişlerdir. Doğayı incelemiş, doğayı örnek olarak yeni icatlar geliştirmiş ve büyük bir hızla ilerlemeye başlamışlardır. Günümüzde bilim adamları da bu amaç için çalışmakta, her zaman bilinenden daha fazla bilme arayışına girmektedirler. Bu sayede de insanlık gelişebilmekte, hayatımız kolaylaşmakta ve elimizdekinin daha iyisine sahip olabilmekteyiz.
Sonuç olarak bilme eğiliminin insanlığı hayatta tutan ve sürekli gelişmesine olanak sağlayan bir içgüdü olduğunu söyleyebiliriz. İnsanlardaki bu bilme eğilimi çok eski zamanlardan beri süregelmiştir ve bundan sonra da bize yararlı olacağı şüphe götürmez bir gerçektir.
İyi çalışmalar!
