farklı ev türleri ve gelişimi



Sagot :

biilmem ki......................

Bilimadamları,G. Afrika'nın Pinacle Point bölgesinde bulunan bir mağarada gün yüzüne çıkarttıkları bulgular sayesinde, insanoğlunun, yaklaşık 195 bin yıl önce yaşanan buzul çağını bu mağara sayesinde atlattığını düşünüyor.Hint Okyanusu kıyısındaki mağaraları inceleyen araştırmacılara göre burada hayatta kalan insanlar buzul çağı bitince de tüm dünyaya buradan yayıldı.

Do­ğa yapısı olan bu evi, insan hazır ola­rak bulmuştu. Doğa, kötü bir mimardır. Dağla­rı ve dağlardaki mağaraları yaparken bunlarla insanın yaşayacağını kesin­likle önemsememiştir. Bu nedenle in­sanlar barınacak mağara ararlarken kendilerine her bakımdan uygun ola­nına pek sık rastlamıyorlardı. Evin ya tabam çok alçaktı, ya duvarları çök­mek üzereydi; ya da kapısı alabildi­ğine dardı ve içeriye emekleye emekleye girmek zorundaydı. Evi, içinde yaşanabilecek duruma getirmek için bütün topluluk kolları sıvar, mağaranın tavanıyla duvarları­nı taş âletlerle hazır ve ağaç kazıklar­la da düzeltirdi. Anneler yavrula­rına özerde “yataklar” hazırlarlardı. Yerde bir çukur kazdır ve döşek ye­rine de ocaktan ılık kül koyarlardı. Mağaranın bir kösesinde ayı eti ve her türlü yiyecek için bir ambar ya­pılırdı.
Böylece insan, doğanın yaratmış olduğu mağaraya bir çeki düzen ve­riyor, kendi gücüyle bunu insan evine çeviriyordu.

Av hayvanlarının peşinden sürekli göç etmek zorunda olan insanın toplumsal yaşamıda değişti.Tarım yapmaya başladıktan sonra ilk evlerini yaptılar.

İnsan; kaya diplerinde hazır çatunsı yerler bulduğunda altına duvar örüyor, hazır duvar bulunca da üze­rini çatıp ev yapıyordu.Bunlar yarıev yarı magara şeklınde yapılıyordu.

İnsanın yaşayışı değiştikçe evi de değişiyordu.

 

Ana Sayfa  Print page Page via E-mail to Save page as PDF RSS feed of this site call İstanbul'da Ahşap Evler  

 

İstanbul kent topografyası araştırmaları

Durum

Osmanlı döneminde hemen hemen İstanbul'un bütün konutları ahşaptı; İstanbul 20. yüzyılın içlerine kadar "ahşap bir kentti". Fakat son büyük kent yangınlarının boş bıraktığı arsaları artık ahşap değil, kâgir yapılar doldurmaya başlamıştır. Böylece kısmen 19. yüzyıla dek uzanan kentleşme anlayışı yeniden belirlendi (Res.1). Aralarında Süleymaniye ve Zeyrek olmak üzere yalnız dört büyük semtte geleneksel ahşap yapılar kaldı. Zeyrek, 19. yüzyılın 70'li yıllarına kadar kentin bitişik nizamda en çok ahşap evi olan mahallesiydi. Anakent bölgesinde, iki bölgede daha ahşap evler günümüze kadar gelmiştir. Bunlardan biri her iki yakasında ahşap yalılar bulunan Boğaziçi ve diğeri ise yazlık evleriyle Adalar'dır. Alman Arkeoloji Enstitüsü İstanbul Şubesi sözü edilen bölgelerde korunagelen evleri belgelemek ve böylece hem araştırma hem de onarım önlemlerine temel oluşturmak için birkaç yıldan beri, mimarlık tarihi açısından araştırmalar yapmaktadır. Ahşap evler eskiden olduğu gibi bugün de hızla yok olmaktadır ve bu yüzden bu çalışmaların bir an önce yapılması gerekmektedir.

Konut tipleri ve yapım biçimleri