Şehirlerin Dışından

Kalk, arkadaş, gidelim Dereler yoldaşımız, Dağlar omuzdaşımız. Dünyayı seyredelim, Şehirlerin dışından. Esmerden, sarısından, Kaçalım, kurtulalım Haydi yürü, bulalım, Kat kat çıkmış evlerin, O cam gözlü devlerin Gizlediği alemi Bir tüy gibi yel alsın, Bir dal gibi sel alsın, Bizden, menhus elemi. Attığımız naralar, Yol açsın karanlıkta. Çeksin bizi mağaralar, Bir derin ormanlıkta. Öttürüp sert bir islik, Yılanları çağralim. Peşinden çığlık çığlık, Çakallara bağralım, Otelim baykuşlarla. Kızıl aksam üstleri, Hicret eden kuşlarla, Sema, deniz ve yeri, Çepçevre, iklim, iklim Dolaşalım, gezelim Yollar bizden bir izdir, Ne duysak sesimizdir, Ne görsek benzer bize. Hiç şaşmayan bir saat Gibi isler tabiat, Uyarak kalbimize Mevsimler boğum boğum,, Zamanın ipliğinde. Başı görünmez doğum, Sonu ölçülmez hayat... Hayvan, nebat ve cemaat, Hepsi ilk gençliğinde. Ölen olur, yıpranmaz; Giden gider, aranmaz. Böyle geçer ömrümüz, Bir gün gelir, oluruz. Haberimiz olmadan. Ve o zaman, o zaman, Hayat neymiş görürsün Bırak, keyfini sursun, Şehirlerin, köleler Yeter bizi tuttuğu Tükensin velveleler Kalk arkadaş, gidelim İnsanin unuttuğu Allah’ı zikredelim; Gül ve sümbül hırkamız, Sulular, kuşlar, halkamız...

BURSA'DA ZAMAN

Bursa'da bir eski cami avlusu, Küçük şadırvanda şakırdıyan su; Orhan zamanından kalma bir duvar... Onunla bir yaşta ihtiyar çınar Eliyor dört yana sakin bir günü. Bir rüyadan arta kalmanın hüznü İçinde gülüyor bana derinden. Yüzlerce çeşmenin serinliğinden Ovanın yeşili göğün mavisi Ve mimarîlerin en ilâhisi. Bir zafer müjdesi burda her isim: Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın Hâlâ bu taşlarda gülen rüyanın. Güvercin bakışlı sessizlik bile Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle. Gümüşlü bir fecrin zafer aynası, Muradiye, sabrın acı meyvası, Ömrünün timsali beyaz Nilüfer, Türbeler, camiler, eski bahçeler, Şanlı hikâyesi binlerce erin Sesi nabzım olmuş hengâmelerin Nakleder yâdını gelen geçene. Bu hayâle uyur Bursa her gece, Her şafak onunla uyanır, güler Gümüş aydınlıkta serviler, güller Serin hülyasıyla çeşmelerinin. Başındayım sanki bir mucizenin, Su sesi ve kanat şakırtılarından Billûr bir âvize Bursa'da zaman. Yeşil türbesini gezdik dün akşam, Duyduk bir musikî gibi zamandan Çinilere sinmiş Kur'an sesini. Fetih günlerinin saf neşesini Aydınlanmış buldum tebessümünle. İsterdim bu eski yerde seninle Başbaşa uyumak son uykumuzu, Bu hayâl içinde... Ve ufkumuzu Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk, Havayı dolduran uhrevî âhenk.. Bir ilâh uykusu olur elbette Ölüm bu tılsımlı ebediyette, Belki de rüyâsı bu cetlerin, Beyaz bahçesinde su seslerinin.

 

Okurken hangi kelimelere ve ifadelere vurgu yapılmalıdır?Niçin?



Sagot :

bence 3 noktadan önceki kelimeye ve yüklemden önceki kelimeye