Öfkesini bileyen keskin bir acının, bıçak gibi saplanıp kaldığı geçmişin parmak uçlarında sallanıyordu genç adam. olmak Biliyor, hatta kabul ediyordu. Hâlâ geçmişte yaşıyor bir nevi saplantı olsa gerekti. Fakat buna engel olamıyordu. Küçüklüğünden bu yana, ömrünün her saniyesine mıh gibi çakılıp kalmış kirli anılar, kötülüğü kalbine ince ince işle- mişti. Dilinde hep bir intikam narası, yüreğinde küf kokulu yıllanmış yaraları vardı. Uzandığı koltukta, kucağındaki bilgisayarla birlikte uyumama savaşı veriyordu. Gelen e-postalarını kontrol ederken birçok düşünce aynı anda yer ediyordu zihninde. Konak- tan ayrıldıklarından beri, içinde garip bir huzursuzluk vardı Miran'ın. Mardin'e gelişinin tek bir amacı vardı, o da Hazar Şanoğlu'nun kızını almaktı. Ve bunun için attığı tüm adım lar, planları doğrultusunda sorunsuz işliyordu. Neden bu denli huzursuzdu ki? Aslına bakılırsa bundan keyif alması gerekiyordu.

buradaki fiilimsileri bulabilirmisiniz ​