Zeynep, hava karardıktan sonra gökyüzünü izlemeyi se-
viyordu. Akşamlan Ay ve yüzlerce yıldız havayı aydınla-
tryor, gökyüzünü süslüyordu. Ay'ın, Dünya'nın tek doğal
uydusu olduğunu önceden öğrenmişti. Öğretmeni, her
akşam Ay'a bakmalanını ve nasıl göründüğünü not alma-
larını istedikten sonra daha dikkatli incelemeye başladı
gökyüzünü. Resim defterine her akşam Ay'ın şeklini çiz-
meye başladı. Ay, ilk gün bembeyaz ve yuvarlaktı. Bir haf-
ta sonra Ay'ın yarısının olmadığını fark etti. Sonraki hafta,
Ay'ı hiç göremedi. Nihayet birkaç gün sonra Ay tekrar gö-
ründü. Bu kez Türk bayrağındaki gibiydi. Bu durum Zey-
nep'in, kendisini gururlu hissetmesine neden oldu. Birkaç
gün sonra Ay tekrar yarım oldu ama öncekinden farklıydı.
Bir zamanlar zengin bir tüccar varmış. Parasını nerede
kullanacağını gayet iyi bilen bu tüccar hastalanmış ve bü-
tün mirasını oğluna bırakmış. Tüccarın oğlu parayı har
vurup harman savurmaya başlamış. Böyle olunca serveti
kısa zamanda suyunu çekmiş. Arkadaşları da birer birer
uzaklaşmışlar çevresinden. Sadece iyi yürekli bir arkada-
şi ona eski bir sandık yollamış ve "Pilini pırtını bunun içi
ne koyarsın!" demiş. Fakat onun, sandığa koyacak hiçbir
şeyi yokmuş. Bu yüzden kendisi girip oturmuş sandığın
içine. Ama bu sandık, herkesin bildiği sandıklardan de-
ğilmiş. Kilidine dokunur dokunmaz uçmaya başlıyormuş.
Tüccarın oğlu kilide parmağını basınca sandık, evin ba-
casından fırlayıp havalanmış ve bulutların arasında ilerle-
meye başlamış./ BU İKİ METNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİDİR? / A olağanüstü olaylara yer verilmesi B Anlatımın III. kişi ağzından yapılması C masal türünde yazılması D İkilemelerden yararlanması