Arkadaslar rica etsem birkac dakikanızı ayırıp okuyabilir misiniz?Belki aranızda bu tirat için kostüm bulabilen biri vardır.Okursanız ve kostüm bulabilirseniz çok sevinirim:)))

AĞZI ÇİÇEKLİ ADAM

ADAM:
Ölüm, garip, iğrenç, korkunç bir böcek olsa ve yoldan geçen birinin yakasına konsa.

Siz de onu görseniz. Yolda durdurup:

Afedersiniz, müsaade eder misiniz?

Yolunuzu kestim ama üzerinize ölüm konmuş demez misiniz?

Şöyle iki parmağınızı uzatıp onu fırlatıp atmaz mısınız?

Ne mükemmel olurdu doğrusu

Fakat ölüm bir böcek değil.

Bu gelip geçenlerin arasında bir çokları onu üzerlerinde taşıyorlar, ama görünmüyor.

Onun için de korkusuz, rahat rahat dolaşıp, yarınki, yarından sonraki hayatlarını kuruyorlar.

Örneğin ben.

Bakın, şurada bıyığımın altında, dudağımın üstünde pek hoş duran küçük çiçeği görüyor musunuz?

Doktorlar buna ne diyorlar, biliyor musunuz?

Oh! Çok hoş bir adıvar.

Karamela gibi tatlı bir ad: epitelyoma Söyleyin benimle beraber, siz de tadını duyacaksınız.

pitelyumyoma

Çiçeklere takılan adlara da benziyor değil mi?

Nedir bu biliyor musunuz?

Ölüm.

Geçerken bu çiçeği dudağıma yapıştırıverdi.

Hatıram olsun dedi. Arkasından da şunu ekledi Beş altı aya kadar gelirim.

Şimdi söyleyin bana: Bu çiçek ağzımın içindeyken sakin, sesszi köşemde oturabilir miyim?
Söylüyorum bunu karıma, soruyorum: Nedir benden istediğin?

Öpeyim mi seni yani?

Evet, öp beni diyor.

Geçen gün ne yaptı biliyor musunuz?

Dudaklarını bir toplu iğne ile delik deşik etti, kanattı, sonra başımı iki elinin arasına alarak beni ağzımdan öptü.

Benimle beraber ölmek istiyormuş.

Salak!

Herhalde evde oturacak değilim.

Vitrinleri seyretmeliyim, tezgahtarların el çabukluğuna hayran olmalıyım.

Çünkü kafam bir an boş kalırsa çevremdeki bütün hayatı yok etmeyi düşünebilirim.

Örneğin sizin gibi son trenini kaçırmış, hiç tanımadığım birini tabancamı çıkarıp şuracıkta öldürebilirim.

Korkmayın böyle bir niyetim yok. şaka yaptım.

Bana bir iyilik yapın: Yarın sabah erkenden gideceğiniz o küçük köyün istasyonunda trenden indikten sonra evinize kadar yürüyün.

Yolda üzerinde pırıl pırıl kırağı parlayan bir demet yeşilliği koparın, koparın ve sayın.

Kaç tane ot koparmışsanız o kadar yaşayacak günüm var demektir.

Ama ne olur demet biraz kalın olsun.