Bu yazıdaki isim tamlamalarını bulunuz..

Yavrularına avlanmayı öğreten dişi kurtlar, kurbanlarıyla oynamalarına izin verirler; işte şimdi de kardeşlerin buz tabakasının üzerinde köpek yavrusunu kovalamalarını izleyen dişi kurt, "Bırakayım öğrensinler." diye dü- şünüyordu. (...) Yavru kurtlar derin uykuya dalınca dişi kurt tekrar ava çıktı. Önceki gece olduğu gibi yine ufacık bir sesten ürküyor, kütüklerden, odunlardan, uzaktan insana benzeyen kara ardıç çalılarından korkuyordu. Yolun uzağın- dan, buz tabakasının üzerinden gidiyordu. Birdenbire yolda, çok ileride bir karaltı belirdi... Kurt gözlerini açtı; kulak kesildi; gerçekten de ileride bir şey yürümekteydi, hatta düzenli ayak sesleri bile işitilebiliyordu. Bir porsuk olmasındı bu? Dişi kurt dikkatle soluğunu tutarak mesafeyi biraz daha açtı ve kara lekenin çevresini dolandı. Sonra ona baktı ve tanıdı. Beyaz alınlı köpek yavrusuydu bu, acele etmeden, ağır adımlarla kışlağa dönüyordu. "Bana yine engel olmasın sakın." diye düşündü dişi kurt ve hızla ileri doğru koştu. Ama kışlağa yaklaşmışlardı artık. Tekrar kar yığınının üstüne çıkıp ahırın üzerine tırmandı. Önceki gün açtığı deliği, baharlık samanla yama- mışlardı ve çatının üzerinde iki yeni sırık uzanıyordu. Dişi kurt, ayakları ve burnuyla çalışmaya koyuldu hızla, bir yandan da yavru köpeğin dönüp dönmediğini görmek için arkasına bakmıyordu. Tam da yüzüne sıcak buhar ve gübre kokusu vurmuştu ki neşeli, perdeden perdeye geçen, tiz bir havlama sesi duyuldu. Köpek dönmüştü. Dişi kurdun yanına, çatıya zıpladı; delikten atlayıp sıcak evine kavuşunca, koyunlarını tanıyınca, daha da yüksek sesle havlamaya başladı... Ahırın altındaki Arapka uyandı ve kurdun varlığını sezerek ulumaya başladı; tavuklar gıdaklıyordu. İgnat, elinde tüfeği ile eşikte belirdiğinde, korkuya kapılan kurt kışlaktan uzaklaşmıştı bile. Ignat'ın islığı duyuldu: "Fyuit! Fyuit! Atıl çabuk!" ​