Şu hikayenin özetini yazar mısınız? (Acil!!)





Soapy'nin Kış Evi

Soapy New York sokaklarında yaşıyor. Güneşi ve ağaçları sever. Binaları, evleri veya işleri sevmez. Soapy yılın dokuz ayı için mutlu bir adamdır. Ardından Aralık ayının ilk haftası gelir. Soapy geceleri eski paltosunu ve şapkasını giyer ve altına üç gazete koyar. Ama üşüyor ve uyuyamıyor. Ayağa kalkar ve sokaklarda bir aşağı bir yukarı yürür. Bütün kış sokaklarda yaşayamaz.
Ama Soapy'nin bir planı var - her Aralık ayında aynısını yapıyor. Kötü bir şey yapacak. Çok kötü değil ama bir polis bu şey için onu üç ay hapse atacak. Sonra Soapy kış için yiyecek ve yatak alacak. Mart ayında cezaevindeki cezasını tamamlayacak. Dokuz güzel ay boyunca yine New York sokaklarında olacak.
Soapy planını değerlendirir. Çok akıllı bir restoranı ziyaret edecek. Önce pahalı yiyecekleri yiyecek, sonra barda pahalı bir içecekle oturacak. Soapy yiyip içtikten sonra "Üzgünüm ama param yok" diyecek. Sonra restorandaki adamlar bir telefon görüşmesi yapacaklar. Bir polis gelecek ve Soapy'yi üç ay hapse atacak. Kış için soğuk sokaklar yok.
Sabunlu gülümser ve Sanborn's Restaurant'a girer. Ama kapıdaki adam Soapy'nin eski ayakkabılarına bakar ve "Buraya giremezsiniz. Burada insanların parası var. İyi paltoları ve ayakkabıları var. Eve gidin. Burada yemek yiyemezsiniz" diyor.
Soapy oturur ve planını yeniden gözden geçirir. Bu sefer Altıncı Cadde'de yürüyor. Büyük pencereleri olan pahalı bir dükkan bulur. Ağır bir şişeyle cama vuruyor. birçok
insanlar ve bir polis gürültüyü duyar ve mağazaya koşar. Sabunlu pencerenin yanında duruyor ve gülümsüyor.
"Bunu kim yaptı?" polis sorar. "Adam nerede?" Soapy samimi bir gülümsemeyle, "Belki o adam benim," dedi.
Polis, "Sen adam değilsin. Bak! Aşağıda! Bir adam kaçıyor" diyor. Adamın peşinden koşuyor. Bu öğleden sonra Soapy için hapis yok.
O akşam Soapy, birçok tiyatronun olduğu bir sokağa yürür. Pahalı paltolar ve elbiseler içinde bir sürü güzel erkek ve kadın görüyor. Konuşuyorlar ve gülümsüyorlar. Tiyatrolarda ve restoranlarda iyi vakit geçirecekler. Bir tiyatronun yakınında, Soapy de uzun boylu bir polis görür.
Soapy bir anda insanların önüne koşar ve dans etmeye başlar. Sonra çok ses çıkarıyor. O çok arkadaş canlısıdır. Önemli insanlarla konuşuyor. "Merhaba. Nasılsınız dostlarım? Bu akşam ne izleyeceksiniz? Sizinle tiyatroya gelebilir miyim?"
Polis, Soapy'yi görür. Ona bakıyor ve insanlara "O tiyatro okulundan bir öğrenci. Hep çok gürültü yapıyorlar ama sorun değil. Bu onlar için bir oyun" diyor.
Soapy kızgın ve çok mutsuz. Kış için nasıl hapse girebilir? Caddede yürüyor ve büyük bir ofiste bir adam görüyor. Adamın kalemi bir pencerenin yanındaki masada. Soapy elini pencereye koyar ve kalemi alır. Yavaş yavaş caddede yürüyor.
Adam sokağa koşuyor ve "Dur! Kalemim sende!" diyor.
"Kaleminiz mi?" Sabunlu sor. "O zaman polis çağırın." Ama ofisteki adam polis çağırmıyor. Polisle de sorunları var. Bir polisle konuşmak istemiyor. Adam Soapy'ye "Belki de senin kalemindir" diyor. "Güle güle."
Soapy bugün yine sokakta yatacak. Oturur ve yeni bir plan yapar. Belki bir iş bulabilir. Belki biraz parası, bir dairesi, iyi ayakkabıları ve bir sürü yemeği olabilir. Belki de sokak için çok yaşlıdır. Yarın bir iş bulacak. Bu kış üşümeyecek ve hapse girmeyecek. Önemli bir adam olacak. Bu yeni plandan memnun.
Sonra Soapy, yanında bir kişinin sesini duyar. "Özür dilerim" diyor bir polis. "Burada ne yapıyorsun? Senin sorunun ne?"
Soapy, "Sorun değil, dostum," diyor.
"Adresin nedir? Nerede çalışıyorsun?" polis
soruyor.
Soapy, "Adres yok, iş yok ama yarın iş arayacağım" diyor.
"Adres yok mu? Benimle gel. Senin için üç ay hapiste,"
polis diyor.