hz muhammedin hz hatice ile evlenmesi.......................... çok kısa olsun           acill



Sagot :

Evlenme teklifi, bizzat Hz. Hatice’den geldi. İffeti ve namusunu koruması se­bebiyle Câhiliyye devrinde bile tertemiz kadın manasına gelen “Tâhire” la­ka­bıyla anılan Hz. Hatice’den...

Teklifi getiren, Hz. Hatice’nin yakın arkadaşı Münye kızı Nefîse ile Pey­gam­be­ri­miz arasında şu konuşma geçti:

“Ey Muhammed! Seni hangi şey evlenmekten alıkoyuyor?”

“Elimde evlenecek kadar para yok!”

“Eğer bu temin edilse ve sen, mala, güzelliğe, şeref ve denkliğe çağrılsan icabet eder misin?”

“Kimdir bu?”

“Hüveylid’in kızı Hatice...”

“Ama, bu nasıl olabilir?”

“Orasını ben bilirim!”

“O halde, dilediğini yaparım.”[2]

Nefise, sevinç içinde, Kâinatın Efendisiyle konuştuklarını, gelip Hz. Ha­tice’ye iletti.

Hz. Hatice’nin sonsuz memnuniyeti, yüzündeki tebessümlerden okunu­yor­du. Nefise’yle birlikte sevinç ve memnuniyetlerini yaşadıktan sonra, Pey­gam­be­ri­mize, “Ey amcam oğlu! Sen, benim akrabam olduğun,[3]kavmin için­de şerefli, güvenilir kimse, güzel huylu, doğru sözlü bu­lunduğun için seninle ev­len­meyi arzu ediyorum” diye haber gönderdi.[4]

Teklifi alan Efendimiz, durumu amcası Ebû Tâlib’e bildirdi.

Ebû Tâlib, teklifi tahkik etti. Hz. Hatice’nin böyle bir evliliği arzu ettiğini, biz­zat kendisinden öğrendi.

Hz. Muhammed'in (s) Evliliği ve Çocukları

Bütün Mekke'liler gibi Hz. Muhammed (s.a.s.) de amcasıyle birlikte ticâret yapıyordu. Gerek çocukluğunda, gerekse ticâret hayâtında, dürüstlüğü ile tanınmıştı. Sözünde durmadığı, yalan söylediği, başkalarına zarar verecek bir davranışta bulunduğu, bir kimseyi incittiği asla görülmemiş; dürüstlüğü dillere destan olmuştu. Bu yüzden Mekke'liler O'na "el-Emîn" (her konuda güvenilir kişi) diyorlardı. O'nun bu yüksek ahlâkını öğrenen Kureyşin zengin kadınlarından Hatice, kendisine sermâye vererek ticâret ortaklığı teklif etti. Böylece Peygamber (s.a.s.) ile Hatice arasında ticâret ortaklığı başladı.

Kureyş’in Esed oğulları kolundan Huveylid kızı Hatice zeki, dirâyetli, şeref ve asâlet sâhibi, 39-40 yaşlarında zengin ve güzel bir hanımdı. Daha önce iki defa evlenmiş ve dul kalmıştı. Kureyş’in ileri gelenlerinden pek çok isteyenler olmuş, fakat hiç biri ile evlenmemişti. Güvendiği kimselere sermâye vererek ticâret ortaklığı yapıyor, böylece servetini artırıyordu. Yüksek ahlâk ve yardımseverliği sebebiyle, kendisine Müslümanlıktan önce "Tâhire" denildiği gibi, sonra da "Haticetü'l-Kübra" denilmiştir.

Hz. Hatice bir ticâret kervanıyla Peygamberimiz (s.a.s.)'i Şam'a gönderdi. Kölesi Meysere'yi de hizmetine verdi. Fakat Hz. Peygamber (s.a.s.) Şam'a kadar gitmedi; malları Busra'da satarak geri döndü. Çünkü Bahîra'nın ölümünden sonra yerine geçen Râhip Nestûra da, Hz. Muhammed (s.a.s.)'in Şam'a gitmesini uygun bulmamıştı.

Üç ay kadar sonra, Hz. Muhammed (s.a.s.) beklenilenin çok üzerinde kazanç elde ederek döndü. Hz. Hatice, bu büyük insanın emniyet, dürüstlük ve gayretine hayran oldu. Daha sonra araya aracılar girdi; evlenmeleri kararlaştırıldı. Bu esnâda Hz.Muhammed (s.a.s.) 25, Hz Hatice ise 40 yaşlarındaydı.

Nikâh, Hatice'nin amcazâdesi, Varaka oğlu Nevfel tarafından Hz. Hatice'nin evinde kıyıldı. Ebû Tâlib ile Varaka birer hitâbede bulunarak, her iki âilenin üstünlük ve meziyetlerini dile getirdiler. Esâsen, Hz. Peygamber (s.a.s.) ile Hz. Hatice'nin soyları Kusayy'da birleşir. Hz. Hatice'ye 20 dişi deve mehir verildi. Nikâhtan sonra develer kesilerek dâvetlilere ziyâfet çekildi.

Evlenmelerinden sonra, Hz. Muhammed (s.a.s.), Hz. Hatice'nin evine geçti. Örnek ve mutlu bir âile yuvası kurdular. Hz. Hatice, Hz. Muhammed (s.a.s.)'e derin bir saygı ve sevgi ile bağlıydı. Peygamberliğinden önce olduğu gibi, Peygamberlik devrinde de en büyük yardımcısı oldu. Yüksek ve eşsiz ruhlu bir hanım olduğunu gösterdi.

Peygamberimiz (s.a.s.)'de ondan son derece memnundu. O devirde çok evlilik âdet olduğu ve bir çok teklifler aldığı ve aralarında yaş farkı da bulunduğu halde, onun üzerine evlenmedi; ölümünden sonra da onu hep hayırla andı.

 

 

 

 

( Sana lazım olmayanları çıkar)