Cevap:
Bir devlet elçisi aranmaktadır. Fakat aranan bu devlet elçisinin yiğit mi yiğit mert mi mert olması gerekmektedir. Çünkü bu devlet elçisi İran şahının huzuruna çıkacaktır. Bundan dolayı cesur bir kimse olması son derecede önemlidir. Çünkü şaha karşı dik durması halkın sağlığı açısından önemlidir. Orada yer alan bir vezir ise dostunun oğlunu önermektedir. O kişi de Muhsin Çelebi'dir. Muhsin çelebi tam da aradıkları kriterlere uygun olan bir devlet elçisidir. Bundan dolayı onun devlet elçisi olmalarını isterler.
Muhsin Çelebi'ye haber gönderilir. Onu devlet elçisi yapmak isterler. Hemen sadrazamın huzuruna getirilir. Sadrazamın huzuruna gelen Muhsin çelebi diğerlerinin yaptığı gibi el öpmez. onun karşısında dimdik durur. Hiçbir şekilde minnet etmez. Sadrazam ise şu şekilde düşünür. Sadrazamın karşısında eğilmeyen bir kimse şahın karşısında da eğilmeyecektir ve onun karşısında da dik duracaktır. Bundan dolayı bu kişinin bir devlet elçisi olabileceği kanaatine verilmektedir. Muhsin Çelebi'nin bir tek gayesi vardır. O da Allah'tan başka kimsenin karşısında eğilmeyecektir. Sadrazam devlet elçiliği karşısında ne istediğini sorar. Muhsin çelebi ise hiçbir şey istemediğini söyler. Çünkü böyle bir iş için para istemek onun karakterine terstir. Para istemeyerek bu işi seve seve kabul etmiştir. Devletin itibarı için bu görevi üstlenmiştir. Ardından bu görevi devr alır. Bütün malını mülkünü satarak Pembe İncil Kaftan'ı satın almıştır. Bunu satın aldıktan sonra şahın karşısına çıkmak için hazırlanır. Şah'ın karşısına çıkarken bunu giymeyi hedeflemektedir. Şah'ın karşısına çıkar ve saraya gider. Şah karşısında pembe incil kaftan giyinmiş bir kişiyi gördükten sonra onun nereye oturacağını göstermezler. Bunun üzerine ise Muhsin çelebi kafasına takmış olduğu kaftanı çıkarır ve yere serer. Onun üzerine oturarak Şah'ın karşısında bekler.
Şah bu olanlar karşısında şaşkınlık geçirir. Ardından malını mülkünü satarak almış olduğu pembe incil kaftanı oracıkta bırakarak kapıyı çarparak oradan ayrılır. Askerler ise bu pembe incil kaftanı onun arkasından götürür. Fakat Muhsin Çelebi bu teklifi reddeder ve pembe incil kaftanı almayacağını söyler. Çünkü onun için yere serilmiş olan bir şey tekrardan omuzlara alınmaz. Bu davranışı şah karşısında ki değerini arttırmıştır. Böylece devlet ile düşman arasında kuvvetli bir bağ kurulmuştur.
