büyülü kutunun özetini​

Sagot :

Cevap:

Sinemacı geldi, sinemacın!”

Sokakları önce bu ses dolaşırdı. Çocuklar büyük bir heyecanla hem koşarlar hem bağırırlardı. Her sokağın başında başka çocuklara geçerdi bu ses. Bir çeşit bayrak yarışı gibi.

” Sinemacı geldi, sinemacın!”

Sesin arkasında, telaşsız adımlarla yürüyen bir adam olurdu. Yüzü ve giysileri belleğimde canlanmıyor. Ama onun görüntüsünde önemli olanlar zaten bunlar değildi. Unutamadığımız, çocukluk günlerimizle birlikte sürekli anımsadığımız, omzunda taşıdığı o büyülü kutuydu. Ağır olduğunu, taşıyanı zorladığını sanmıyorum. Çünkü adamda hiçbir yorgunluk belirtisi olmazdı. Durduğu zaman da yorulduğu için değil, sesin arkasında koşuşan çocukların sayısı arttığı için dururdu.

” Sinemacı geldi, sinemacın!”

Ses bizim sokağa girer girmez, hepimiz elimizde o an ne varsa bırakır, kulak kesilirdik. Uykuda olanlar, derin uyusalar bile hemen gözlerini açarlardı. Ev içindeysek pencere önüne koşardık. Sokaktaysak, doğru duyup duymadığımızı anlamak için sesin yinelenmesini beklerdik.

“Sinemacı geldi, sinemacın!”

Açıklama: