bastonunu toprağa vurdu ve korkunç bir tonla bana, - İşte benim hayatım! dedi. Ardından da özür dileyen bir bakışla karısına bakarak, - Fakat bu sizi tanımadan önceydi, diye ekledi. Gecikmiş bir düzeltmeydi bu; Kontes'in yüzü sapsarı olmuş- tu. Bu darbeyi yiyen hangi kadın sarsılmazdı ki? Ben de hemen çalılıkları göstererek haykırdım: Şuradan nefis kokular geliyor; ışığın da ne güzel, ne doyul- maz oyunları var! Benim de bir fundalığım olmasını çok ister- dim, belki de aradıkça orada hazineler bulurdum; fakat en bü- yük zenginlik sizin komşuluğunuz olurdu. Zaten göze bu kadar uyumlu gelen bir görünümü kim pahalıya satın almazdı ki? Ru- hun, dişbudak ağaçlarıyla kızılağaçlar arasında yıkandığı yerde dolusu kıvrıla kıvrıla akan şu ırmağa kim avuç ödemezdi ki?. Zevklerdeki ayrımı görüyor musunuz? Sizin için bu toprak parçası bir fundalıktır, benim içinse bir cennet! para Genç kadın bir bakışla bana teşekkür etti. Kont ise yüzünü buruşturmuştu. - Şairane sözler! Burası sizin adınızı taşıyan bir insan için ya- şanacak bir yer değil! dedi. Biraz sustuktan sonra: 1 Azay'ın çan seslerini işitiyor musunuz? Çanların çaldığını resmen duyuyorum! dedim. Madam de Mortsauf korkmuş bir tavırla bana baktı, Madelei- ne elimi sıktı. Kont'a döndüm. 1 Eve dönüp bir el tavla oynamamızı ister miydiniz? Zarların sesi çanlarınkini işitmenize engel olur. Dereden tepeden konuşarak Clochegourde'a döndük. Kont neresinin olduğunu kesin olarak belirtmeden şiddetli sancılardan yakındı. Salona girdiğimiz zaman hepimizin arasında tarifsiz bir lık vardı. Kont bir koltuğa gömülmüştü; min







bu metnindeki isim ve sıfat tamlamalarını bulur musunuz ???ACİL!!​