Ekmek kavgası Romanın yazıldığı dönemle ilişkisi?

Sagot :

Cevap:

Orhan Kemal’in bütün romanlarında tematik yapıyı oluşturan değişmez bir çatışma var: Ekmek kavgası. Hatta fabrikayı, yabancılaşmayı, güvensizliği, düzenbazlığı da besleyen damar bu çatışmadır diye düşünüyorum. Ne dersiniz?

Doğru derim. Ekmek kavgası, varlıktan yokluğa düşmüş bir gencin, kendini kuşatan şartlara uyum sağlama arayışı ve bu şartlarla savaşması; en ilkel haliyle karın doyurma ihtiyacı, değişen ekomik uygulamalar içinde ayakta durma savaşı, sınıf atlamanın masum görünüşü ve düzenbazlığın, hile ve hırsızlığın kılıfı olarak hep birinci çatışmadır. Bir beladır yoksulluk, insanı her türlü olumsuzluklara iten, insanın kendine bile yabancılaşmasını sağlayan, istenilmeyen ilişkilere zorlayan bir belâ. Romanlardaki insanların bu “bela”yı algılamaları birbirinden farklıdır. Kimi onu bir “kader” olarak algılar ve uyuşur; kimi, ailelerinden devraldıkları bir “miras” olarak düşünür. Kimi içinse bu durum, sosyoekomik düzenin doğurduğu bir “haksızlık”tır. Algılar farklı olunca ondan kurtulma yolları da faklı olur. Birinci yol elbette “emek” le ulaşılması düşünülen karşılıktır. Fakat Orhan Kemal, bu savaşın içindeki bütün insanları bu bilinç düzeyinde göstermez. Bu da onu diğer bazı gerçekçi romancılardan ayıran özelliğidir. Bu savaşın içinde, yaşanılan hayata uygun olarak, insanların kimi düşlere, şansa, tesadüfe sarılır; bazıları kişiliklerini, varlıklılara yanaşmak için harcarlar; bir kısmı, paraya kavuşmak için bedenini satar; bazı aileler için ekmek kapısı, kızlarını veya oğullarını varlıklı birileriyle evlendirmektir.