Sagot :
cevap:
Devletleşme Sürecinde Osmanlı Savaşçıları
Osmanlı Devleti’nin kuruluş aşamasında düzenli bir ordusu yoktu. Osmanlı Beyliği, sefere çıkmadan önce birçok Türkmen aşiretine duyuruda bulunur ve sefer için asker toplardı. Genelde gazilerden oluşan ve tamamı atlı olan aşiret kuvvetleri yanında cihat amacıyla İslam dini uğruna Gaziyân-ı Rûm, Ahiyân-ı Rûm ve Abdalân-ı Rûm adları altında teşkilatlanmış zümreler de savaşa katılırdılar.
Osmanlı fetih hareketleri içinde “alplık ve gazilik” son derece önemliydi.
Alplar Türk milletinin içinden çıkmış, yiğitlik ve cesaretleri ile tanınmış gönüllü askerlerdi. Alp unvanı eski Türk devletlerinde bilinen en eski unvandır.
Osmanlı Devleti’nin kuruluşu aşamasında Turgut Alp, Konur Alp, Saltuk Alp, Hasan Alp gibi alplar önemli görevler üstlendiler.
Düzenli Ordunun Kurulma Nedenleri
Devlete bağlı olmayan aşiret kuvvetleri arasında belli bir düzen ve koordinasyon yoktu.
Savaşa karar verildiği zaman bu grupların toplanması ve sevkiyatı oldukça sorun yaratıyordu. Ayrıca savaş öncesi ve savaş sırasında disipline edilmeleri oldukça zordu.
İlk Düzenli Osmanlı Ordusunun Kurulması
İlk düzenli birlikler Orhan Gazi zamanında Bursa’nın fethinden sonra oluşturuldu.
Bursa Kadısı Çandarlı Kara Halil’in önerisiyle sağlıklı ve güçlü Türk gençlerinden oluşan yaya(piyade) ve müsellem(atlı) askerî birlikleri kuruldu. Yaya ve müsellemler ücretli asker sınıfındaydı.
Yaya ve müsellemler sefer sırasında belli bir ücret alıyor, barış zamanında kendilerine tahsis edilen arazileri ekip biçiyorlardı. Bunun karşılığında belirli vergilerden muaf tutuluyorlardı.
15. yüzyıl ortalarından sonra yaya ve müsellemler, daha profesyonel bir ordu niteliğinde olan Kapıkulu Ocakları’nın kurulmasından sonra tersanelerde, maden ocaklarında ve kale inşaatlarında çalıştırılarak geri hizmet birlikleri arasına alındılar.
Osmanlı Ordusu
Kara Kuvvetleri
1.Kapıkulu Askerleri
A.Kapıkulu Piyadeleri
Acemi Ocağı: Kapıkulu ocaklarına asker yetiştiren okuldur.
Yeniçeri Ocağı: Çok iyi silah kullanan ve savaş alanında padişaha hizmet eden yeniçerilerin başkentte huzuru sağlamak, yangınlara müdahale etmek gibi görevleri de vardır.
Cebeci Ocağı: Ordunun silahlarını temin etmek, bu silahların bakım ve tamirini yapmakla görevli askerler.
Topçu Ocağı: Orduya ait topların yapımı, bakımı ve tamiri ile görevli ocaktır.
B.Kapıkulu Süvarileri
Sipahiler: Seferde sultanın çadırını silahtarlar ile nöbetleşe koruyan askerlerdir.
Silahtarlar: Devlet büyüklerinin silahlarına bakan ve onları koruyan görevlilerdir.
2.Eyalet Askerleri
Yaya ve Müsellemler: Orhan Gazi zamanında kurulan piyade (yaya) ve süvari (atlı) birlikleridir.
Tımarlı Sipahiler: Osmanlı Devleti’ne bağlı eyaletlerde tımar sahiplerinin besledikleri atlı askerlerdir.
Azaplar: Bekâr Türk erkeklerinden oluşur. Savaşta ilk hücuma geçerler.
Akıncılar: Türklerden meydana gelir. Düşman topraklarına akınlar yaparak araziyi keşfederler.
Bağlı Devlet ve Beylik Askerleri
Deniz Kuvvetleri (Donanma)
Osmanlı toplumu sosyal bakımdan yönetenler (askerîler) ve yönetilenler (reaya) olmak üzere ikiye ayrılırdı. Ancak sınıf ayrımı söz konusu değildi.
Devlete hizmet karşılığı reayadan askerî sınıfa geçmek mümkündü.
Askerî kısım vergi yükümlüsü değildi.
Yönetenler grubunda yer alan seyfiye (kılıç sahibi), askerî sınıfı temsil ederdi. Divândaki temsilcileri vezir-i azam, vezirler ve kaptanıderya idi. Taşradaki temsilcileri ise beylerbeyi, sancak beyi gibi üst düzey askerî yöneticilerdi.
Tımar Sistemi
Osmanlı Devleti, Anadolu ve Rumeli’de fethettiği toprakları devlete bağlı arazi olarak tahrir defterlerine kaydetmek suretiyle tapulaştırırdı.
Tahrir defterlerine kaydedilen bu araziler mirî yani devlet arazileri olarak adlandırılırdı.
Osmanlı Devleti, bu mirî arazileri dirlik adı verilen bölümlere ayırırdı. Bu dirlikler üzerinde yaşayan çiftçiler, toprağı ekip biçer ve vergi öderlerdi.
Tımar sistemine göre devlet, kendisine ait olan bu vergilerin toplama hakkını başta yönetenler (askerîler) olmak üzere savaşlarda üstün başarılar göstermiş olanlar ile diğer devlet görevlilerine (kâtip, kadı vs.) bırakırdı.
Buna karşılık tımar sahipleri tasarruf ettikleri yerin yıllık gelirine göre yeme, içme, silah ve at gibi her türlü ihtiyaçları kendilerine ait olan atlı askerler yetiştirirdi.
Tımar sahipleri bu hizmetlerine karşılık birçok vergiden muaf tutulurdu
Tımar Sisteminin Faydaları
Osmanlı Devleti, tımar sistemi ile devlet hazinesinden para ayırmadan Osmanlı ordusunun taşradaki en kalabalık grubu olan eyalet askerlerini oluşturmuştur.
Tarım arazilerinin sürekli işlenmesini sağlayarak üretime süreklilik kazandırdı.
Toprak gelirleriyle memur maaşları karşılanmış ve vergiler düzenli toplanmıştır.
Tımar sistemi ile savaşa hazır askerler (tımarlı sipahiler) yetiştirildi.
Tımar sahipleri bulundukları yerlerde güvenliği sağlayarak devlet otoritesini güçlendirdi.
Konargöçer Türkmenlerin büyük ölçüde yerleşik hayata geçmesi sağlandı ve yerli halka da zarar vermeleri önlendi.
Tımarlı Sipahiler
Osmanlı ordusunun en önemli ve en kalabalık atlı kuvvetleriydi.
Diğer isimleri cebelüdür
Devlete ekonomik yönden yük olmazlardı.
Bağlı bulundukları bölgede reayadan vergileri toplarlardı.
Türk ve Müslümanlardan oluşurdu.
Eyaletlerdeki her sancağın tımarlı sipahileri bölüklere ayrılırdı.
Her bölüğün başında alay beyi, subaşı, çeribaşı, bayraktar ve çavuş denilen zabitler bulunurdu.
Her on bölük bir alay beyinin kumandası altındaydı. Her alayda güvenlikten sorumlu üç ya da dört subaşı bulunurdu. Subaşıların barış zamanı en önemli görevleri, bölgenin asayiş ve huzurunu sağlamaktı.
Özürsüz olarak sefere katılmayan sipahinin dirliği elinden alınır, savaşlarda yararlılık gösterenlerin dirliklerine ise zam yapılırdı.
Sipahiler o kışı savaş bölgesinde geçirecekse aralarından bazıları bölgelerine giderek arkadaşlarının tımar gelirlerini alıp getirirdi. Bunlara harçlıkçı denirdi.
Osmanlı Devleti, tımarlı sipahileri merkezî otoritenin ve saltanatın alternatif koruyucuları olarak görürdü.
Pencik-Devşirme Sistemi ve Yeniçeriler
Rumeli’deki toprakların genişlemesi ve daha fazla askere ihtiyaç duyulmasıyla savaşlarda elde edilen erkek esirlerin beşte biri (pencik) ile Hristiyan tebaasından devşirme sistemiyle oluşturulan yeni bir ordu kuruldu.
Acemi Ocağı
Yeniçeri ocağına asker yetiştirmek için ilk olarak Gelibolu’da kuruldu. Acemi Ocağına 2 şekilde asker alınırdı. Bunlardan biri pencik sistemi, diğeri ise devşirme sistemidir.
Pencik oğlanlarından eli yüzü ve karakteri düzgün olanlardan bazıları “iç oğlanı” olarak saray eğitimine tabi tutulurlardı. Geriye kalanlar ise Anadolu’ da belli Türk çiftçilerin yanına verilerek Yeniçeri olmadan önce Türk ve İslam kültürünü öğrenirlerdi.
Devşirme sisteminde ise genelde Rumeli‘de Hristiyan tebaadan öncelikle gönüllü çocuklar alınırdı. Tek erkek çocuğu olan ailelerden devşirme yapılmazdı. 8 yaş altı ve 20 yaş üstü devşirilmezdi. En az 3, en fazla 8 sene eğitilen çocuklar Acemi Ocağına gönderilirdi.
Acemi Ocağında dinî, ilmî ve askerî eğitimden geçirilen devşirmeler “çıkma” veya “kapıya çıkma” adıyla yeniçeri ocağına alınırlardı.
Yeniçeri Ocağı
Murad Dönemi’nde bizzat padişahın hizmetinde bulunacak daimi ve profesyonel bir ordu kuruldu (1362).
Yeniçeri Ocağı barış zamanlarında Edirne’de ve saray çevresinde dururdu.
İstanbul’un fethinden sonra İstanbul’da iki yeniçeri kışlası yapıldı.
Yeniçeriler başlarına börk denilen özel bir serpuş giyer; silah olarak da ok, yay, kılıç, hançer, balta; ateşli silahların yayılmasından sonra ise tüfek kullanırlardı.
Yeniçeriler savaşta padişahın yanında ve merkezde savaşırlar, üç ayda bir ulufe denilen maaş alırlar ve askerlikten başka bir işte çalışmazlardı.
Yeniçeri Ocağının en büyük komutanı Yeniçeri ağasıydı. Yeniçeri ağası ocakla ilgili işleri görmek üzere Ağa Divânı adı verilen bir divan kurar ve ocakla ilgili davaları dinlerdi.
Gulam Sistemi
Osmanlı Devleti’nin uyguladığı devşirme sistemine benzer bir uygulamadır. Abbasiler ve Selçuklular tarafından uygulanmıştır.
Savaş esirleri arasından seçilen ve bazı bölgelerden toplanan küçük yaştaki çocuklar, yeteneklerine göre yetiştirilecekleri gulamhane denilen merkezlere getirilirlerdi. Buralarda askerî konular ile ilgili, yönetim ve protokol kuralları ile ilgili eğitim verilirdi.
En önemli gulam yetiştirme merkezi saraydı.
Gulamların çoğunu Türkler oluştururdu.
Halifenin veya Selçuklu sultanlarının özel muhafız ordusu gulamlardır. Aynı zamanda hükümdarla birlikte savaşa katılır ve olası ayaklanmaların bastırılmasında aktif rol oynarlardı.
Kapıkulu Süvarileri
Merkez ordusunun en itibarlı atlı birlikleriydi. İlk zamanlarda buraya nüfuzlu devlet adamlarının ve kumandanlarının çocukları alınırdı.
Murad Dönemi’nde Kapıkulu Süvarileri, devşirme sistemine dahil olarak sipahi ve silahtar adıyla iki bölük şeklinde yeniden düzenlendi.
Daha sonraları sağ ve sol ulufeciler ile sağ ve sol gariplerin de ilavesiyle Kapıkulu süvari bölüklerinin sayısı altıya çıktı. Bu yüzden bunlar “Altı Bölük” de denildi.
Kapıkulu süvarileri savaş ve seferlerde padişahı korur; padişahın silahlarını, Osmanlı sancağını ve hazinesini taşırlardı. Yeniçerilere göre daha itibarlıydılar.
Thank you for visiting our website wich cover about Tarih. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.