dokuzuncu hariciye koğuşu romanı çatışması nedir (ayrıntılı olsun)​

Sagot :

Açıklama:

TÜRÜ : Roman

YAZAR: Peyami Safa

ÖNEMİ: Psikolojik roman türünde Peyami Safa’nın en önemli eserlerinden biridir. Türüne örnek teşkil etmektedir. 1930 yılında yayımlamıştır. Peyami Safa romanın baş karakterinin adını vermez ve bazı yerlerde otobiyografi söz konusudur. Kendi hayatından alıntılar vermektedir. O kahramanın kendisi olduğu düşünülmektedir.

KONUSU: Psikolojik romanda önem taşıyan eser,yoksul bir gencin küçük yaşlardan beri doktor kapılarında oluşunu dizinde ki rahatsızlıktan dolayı bacağının kesilme ihtimalini ele alır. Rahat ve iyi bir hayat sürerse hastalığının ilerlemeyeceği söylenir .Bunun için uzaktan akrabası emekli Paşa’nın Erenköy’de ki köşküne gider ve Paşa’nın kızına aşık olur. Daha sonra ise aşkına kavuşamaz ve hastalığı ilerler. Bu kurgu ile ilerleyen eser betimlemeli ama yalın bir dilde 1. tekil şahısın ağzından anlatılmıştır.

ŞAHIS KADROSU:

Hasta Genç : Eserde hiç bir zaman adı geçmemektedir. Hasta genç küçük yaştan beri dizindeki çözülemeyen bir rahatsızlığı vardır. Doktorlar rahat ve mutlu bir yaşam sürer ise hastalığın ilerlemeyeceğini savunur. Kendi yoksul hayatında annesiyle yaşar. Nüzhet’e aşık olur.

Nüzhet : Hasta Genç’ten dört yaş büyüktür , yaş farkına rağmen Hasta Genç’in aşkına karşılık verir. Güzel , çocuk ruhlu , babasının genç kızıdır.

Doktor Ragıp : Nüzhet’in Hasta Genç’e aşık olduğunu bilmez ve Nüzhet ile evlenmek için ona taliptir.

Paşa : Nüzhet’in babasıdır. Aslında babacan biridir. Hasta Genç daha iyi şartta yaşasın ve hastalığı geçsin diye Erenköy’de ki köşküne onu alır .

Doktor Mithat : Hasta Genç’in doktorudur. Onu tedavi etmeye çalışır.Nurefşan : Köşkün hizmet görevlisidir. Hasta Genç iyi ve mutlu olsun diye elinden geldiği kadarıyla ona yardımcı olmaya çalışır.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Roman Özeti

Hasta Genç küçük yaştan itibaren dizindeki ağrıdan şikayetçidir. Doktor Mithat’a son gidişinde kemik verimi olduğunu anlaşılır. Hastalığı ilerleyeceği takdirde bir  bacağını kaybedeceğini söylerler. Hastalığın ilerlememesi için rahat , sağlıklı ve yeterli beslendiği , sakin , mutlu bir yaşam sürmesi gerektiğini söylerler. Hasta Genç , yoksul mahallesindeki evlerine ,  annesinin yanına gider. Bunları söylemekten çekinir çünkü durumları oldukça kötüdür. Annesine üzülse de söyler. Hasta Genç ; tatil niyetinde uzaktan akrabaları emekli Paşa’nın Erenköy’de ki köşküne gider. Ragıp talip olmaktadır. Nüzhet’in annesi Hasta Genç ile

Hasta Genç , kendisinden büyük olmasına rağmen Nüzhet’e aşık olur ve aşkını da karşılık bulur. Nüzhet’i bu arada Doktor ilişkisini fark eder ve aralarını açmak için Hasta Genç’in hastalığının bulaşıcı olduğunu söyler. Hasta Genç ise konuşulanları duyar. Evine gitmek için köşkten ayrılacakken annesinin köşke geleceğini öğrenir ve bir gece daha kalmak zorundadır. Ertesi Günde Doktor Ragıp Bey ve annesi de yemeğe davetlidir. Hep birlikte yemek sofrasında buluşurlar. Doktor Ragıp’ın Fransız kültürü ve dili övmesine daha fazla dayanamayan Hasta Genç ile tartışıp araları açılır. Hasta Genç ertesi gün annesi ile yoksul evlerine dönerler. Üzüntüden hastalığı ağırlaşır.

,