Yavuz bahadıroğlu topal kasırga kitabi özeti çok acil

Sagot :

Kitap Künyesi

Yazar: Yavuz Bahadıroğlu

Yayın Evi: Nesil Yayınları

İSBN: 9789754082804

Sayfa Sayısı: 120

Topal Kasırga Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Gencecik beyler, sakalı çıkmamış delikanlılar, ak sakallı ihtiyarlarla aynı safta, aynı cehtte, aynı gayrette. Hayat güneşi kan deryasında batıyor, şehitler tepeleme yatıyordu. O gün Ankara Ovası'nın en kara günüydü. O gün Osmanlı mülkünün talan günüydü. O gün Fetret devrinin başı Osmanlı'nın gözyaşıydı. Aktı, aktı, aktı.

Topal Kasırga Alıntıları - Sözleri

"... Vakit, din gayretiyle gayrete gelip yekvücut olma vaktidir. Aramıza ikilik girerse yıkılırız..."

“Ben teslim olmuyorum, olmayacağım. Bu şehrin kumandanı bulunduğum müddetçe de kimsenin teslim olmasına müsaade etmeyeceğim..."

"... Şahadet ne demek? Kadı baban, şahadet bedenen ölmek; ruhen yeniden dirilmektir, derdi; visal kapısıdır, derdi; cennet bahçelerine giriştir, derdi..."

"Aramıza ayrılık girerse yıkılırız. "

Topal Kasırga İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Sanki tarih kitabında geçen bir paragraf alınmış da hikayeleştirilmeye çalışılmış gibi. Ama bu çok acemi şekilde yapılmış malesef... Edebi bir değeri kesinlikle yok . Okurken Osmanlıca kelimeler "ARADA BİR" kullanılmış, "Bak bu kitap karakterleri eskiden yazıldı anla işte" hissiyatı ile yazılmış gibi geldi bana :)) Karakterler bir günümüz Türkçesiyle bir eski Türkçe ile konuşuyor . Sanki yer yer çeviri yapılmış kitap gibi , o kadar sevmedim ki kitaptaki duygu bile geçmedi ya :)) Sevmedim ben bu kitabı , tarihe olan saygımdan verdim bu puanı da . (Dağıstanî)

Özellikle gençlere ve tarih okumak da zorlanan yetişkinlere sevdirmek için Yavuz Bahadıroğlu' nun kitaplarıni tavsiye ederim. Basit ve anlaşılır bir dil ile yazılmış. (Saliha unal)

Topal Kasırga PDF indirme linki var mı?

Yavuz Bahadıroğlu - Topal Kasırga kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Topal Kasırga PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Yavuz Bahadıroğlu Kimdir?

Yavuz Bahadıroğlu; yazar, tarihçi, gazeteci, radyo programcısıdır. Gerçek adı Niyazi Birinci'dir. Evli ve üç çocuk babasıdır.

1971′de İstanbul'da gazeteciliğe başladı. Muhabirlik, araştırma-inceleme, röportaj ve fıkra yazarlığı yaptı. Gazete, dergi ve şirket yöneticisi olarak çalıştı. Gazeteciliğini muhabir ve röportajcı olarak sürdürürken, çocuklara yönelik eserler üretti. Yüzlerce çocuk romanı, hikaye yayınlandı. Aynı dönemde bir gazetede Şeref Baysal ve Veysel Akpınar isimleriyle iki köşe yazısı yazdı.

Asıl çıkışını Yavuz Bahadıroğlu ismiyle yazdığı romanlarla yaptı. İlk romanı "Sunguroğlu" ve ardından yazdığı "Buhara Yanıyor" romanı ülkenin en çok satan romanlarından oldu. Genelde Osmanlı'nın çeşitli dönemlerini ele alan otuzu aşkın romanı vardır, bunlardan biri "Biz Osmanlıyız".

Yavuz Bahadıroğlu; roman, çocuk kitapları, hikaye, araştırma, oyunlar, film yapılmış senaryolar ve fikri eserler olmak üzere yüzlerce çalışmaya imza attı. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli konularda binlerce konferans verdi, çeşitli kurum ve kuruluşlardan ödüller aldı, iki kitabı Kültür Bakanlığı tarafından yayınlandı.

Yavuz Bahadıroğlu Kitapları - Eserleri

Merhaba Söğüt

Biz Osmanlıyız

Buhara Yanıyor

Fatih Sultan Mehmet

Muhteşem Süleyman

Elveda Buhara

Yavuz Sultan Selim

Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı

Kayıtdışı Tarihimiz

Endülüs'e Veda

Sunguroğlu 1

Şirpençe

Mimar Sinan

Selahaddin Eyyubi

Kanunî Sultan Süleyman

Sunguroğlu 2

Osmanlı Padişahları

Çaka Bey

Osman Gazi

Mısır'a Doğru

Sunguroğlu 3

Osmanlı'da Derin Devlet ve II. Abdülhamit

Şehzade Selim

Kırım Kan Ağlıyor

Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi

Yavuz Sultan Selim ve Kutsal Emanetler

Bir Devrin Bittiği Yer Çanakkale

IV. Murad 1

Orhan Gazi

Yakın Tarihimizin Sır Perdesi

Tarihimizden Yaşanmış Öyküler

Sahipsiz Saltanat

Osmanlı'da Şehzade Katli

Yıldırım Bayezid

Tarihin Arka Sokakları

Resimli Osmanlı Tarihi

Turgut Alp

IV. Murad 2

Çelebi Mehmed

Birinci Murad

Tarihimizin Gizli Odaları

Padişahların Akıl Hocaları

İnancın Zaferi Çanakkale

Sel

Harem

Cem Sultan 1

Yolbaşı

Çalınan Hazine

Kaçırılan Prenses

Kirazlı Mescid Sokağı

Binatlı

Gemide İsyan

Mavi Yıldız

Cengaver

Kemalist Yalanlar

II. Murad

Kara Şövalye

Zindanda Şahlanış

Ayet Ayet İnsan

Baskın

Hanedan Sarayın Sırları

Topal Kasırga

Kaybolan Elçiler

Barla'da Diriliş

Ağalar Saltanatı

Din Ve Laiklik

Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han

Keşmekeş

Tuzak

Osmanlı Demokrasisinden Türkiye Cumhuriyetine

Cem Sultan 2

Köprübaşı

Bediüzzaman Said Nursi

Gülü Arayan Adam

Yaşam Bir Avuç Gül Bir Tutam Diken

Boşlukta Yürümek

Kumpas Tarihi

Cihan Sultanları

Ayet Ayet Hayat

Adil Olan Kazanır

Yürek Seferi

Hayatı Aşkla Yaşamak

Sunguroğlu

Erdem Hikayeleri : Çalışkanlık İçeri Tembellik Dışarı

Çanakkale Kıyameti

Dürüst Ol Ki Mutlu Olasın

Dağlı

Kafkas Kartalı Şeyh Şamil

Osmanlı'nın Büyüme Sırları

Osmanlı'da Çocuk Eğitimi

Avukat Bekir Berk

Muhteşem II. Abdülhamit Han

Kudretli Sultan II. Abdülhamid Han

Osmanlı'nın Yükselişi

Tarih Cesaretle Yazılır

Doktor Olacağım

Hayata Dair Öyküler

Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han

40 Geceye 40 Masal

Canım Peygamberim

Vatanını Kim Sevmez Ki!

Köy Çocuğu

Var mı Arkadaşlık Gibisi ?

Vatan İçin

Hayat Yardımlaşınca Güzel

Yakın Tarihin Kara Kutusu

Canavar Robot

Şehzade Murat

Anılarımdaki Türkiye: Yavuz Bahadıroğlu

İki Kardeş

Çevre Bize Emanet

Muhteşem Fatih Sultan Mehmet

Eşim Çocuğum Ve Ben

Can'ın Hatıra Defteri

Zebun

Hayata Dilekçe

Heyecanlı Yolculuk

Üç Kaçak Yolcu

Bizim Can

Yaramaz Ayı Zirzop

Karıncalar Savaşı

Sevgi Ne Güzel Şey / Erdem Hikayeleri

Muhteşem Hanedan Osmanlı

Yetim Çocuk

Küçük Kahraman

Sular Altında Bir Ülke

Kim Demiş Fedakarlık Zor Diye?

Dayanışma En Büyük Güçtür / Erdem Hikayeleri

Dindarların Para ve İktidarla İmtihanı

Tuhaf Çocuk

Haram Yemenin Sonu

Osmanlı'nın Yazılmamış Tarihi

Beylikten Hükümdarlığa Osmanlı Padişahları

Tarihin Mayın Tarlası

Fedakar Annem

Diriliş

Sunguroğlu

Babalar Eve Dönsün

Sunguroğlu

Büyük Bir Milletin Direniş Destanı Çanakkale

Sunguroğlu

Alaycı Alabalık

Akvaryum Güzeli

Kedi Olan Köpek

Küçük Çoban

Son Süvari Yavuz Sultan Selim Han

Kelepçe

Sabırsız Tavşan

Kurnaz Tilki

Gıdı Gıdı Masallar

Ben Çanakkale

Mecburen Atatürkçü

Uyanık Geyik

Kardeş Böcekler

Karınca Birliği

Bici Bici Masallar

Bu Gidiş Nereye

Ördek Vakvaka

Uzay Çocuğu

Yavru Pelikan

Kararlı Balıklar

Fare ile Fil

Akıllı Kaplumbağa

Kötü Huylu Karga

Yavru Kuşlar

Oruç Tuttum Sevinçten Uçtum

Bediüzzaman Said Nursi

Çocuğun Ramazanı

Dertli Alp Keçisi

Alican ile Ercan

Çıtır Çıtır Masallar

Saf Kuzucuk

Uzaklar Yakındır - Merhaba Söğüt

II. Abdulhamit

Sosyalizm Bitti Laiklik Alır Mıydınız?

Kara Mürsel Alp

Çizgili Zürafalar

Şirin Kedi

Resimli Osmanlı Tarihi

Masal Masal Hoppala

Teşekkür Ederim Allah'ım

Bizi Kimler Dinliyor

Çamurdan Meyve Olur mu?

Zikir Fikir Şükür

Canavar Robot

Tavşancık ve Gökyüzü

Suçlu Biziz

Fatih Sultan Mehmed

Yavuz Bahadıroğlu Alıntıları - Sözleri

Şövalyeler,vaktiyle yaptıklarını düşündüler.Ellerine geçen Müslüman esiri ya ölünceye kadar çalıştırır yahut kollarından ve bacaklarından duvara asarlardı.Buna rağmen Müslümanların halifesi onları teselli ediyordu.Kendilerini tutamayarak ayaklarına kapandılar. (Resimli Osmanlı Tarihi)

"Gemiler yanıyor" dediler."Bırakın yansın" diye cevap verdi, "onların küllerinin arasından umutlarım yeşeriyor." "Artık gemilerimiz yok.Geri dönüş umudumuz yandı, kül oldu.Geriye iki ihtimal kalıyor: Ya yüzerek vatana dönmeyi deneyeceksiniz ya da düşmanı yenerek buraları kendinize vatan yapacaksınız. Kararınızı verin!" (Padişahların Akıl Hocaları)

Herkes ancak ufku kadar vardır. (Osmanlı'nın Yazılmamış Tarihi)

80 yıl + 8 yıl (Yavuz Sultan Selim)

Bugün Filistin'de olup bitenlerin ışığında Padişah-ı Cihan'ın 1895'te söylediği şu sözlere kulak vermek gerekir: ''Eğer Filistin'de Müslüman Arap unsurunun faikiyetini (üstünlüğünü) muhafaza etmesini istiyorsak, Yahudilerin yerleştirilmesi fikrinden vazgeçmeliyiz. Aksi takdirde yerleştirildikleri yerde çok kısa zamanda bütün kudreti elde edeceklerinden, dindaşlarımızın ölüm kararını imzalamış oluruz.'' (Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han)

"Kendime bir dünya kurdum kendimce." (Buhara Yanıyor)

Biz kula kul olmak için yaratılmış insanlar değiliz...bunun taklidi bile zor gelir bize.Kulluğun en güzeli Allah’a yapılır çünkü. (Sunguroğlu 3)

" Ben de " diye geçirdim içimden, " Osmanlı' yı ben de arıyorum ! " (Osmanlı Demokrasisinden Türkiye Cumhuriyetine)

Ha bir de azınlıklardan varlık vergisi adı altında alınan Türk olarak doğmama vergisi vardır ki, ne insafa, ne de vicdana sığar. (Yakın Tarihimizin Sır Perdesi)

Hayat biraz hayalden,biraz gerçekten ve alabildiğine ümitten ibaretti. (IV. Murad 2)

Düşmanlarımız aciz kaldığı müddetçe itaat gösterirler, ama zayıflık zuhur ettiği an öç almaya çalışırlar. (Kumpas Tarihi)

“Dünya geçici bir zaman İçin öldü. Ağaçlar yaprak döktü, çiçekler, otlar kurudu. Sonra yeniden yeşerecek. Toprak altında kalan küçücük zerrelerden tekrar hayat bulup filizlenecekler. Etraf tekrar yeşerip, tekrar çiçeklenecek.” “Ba’su ba’del mevt sırrı. İşte tecelli. Bu hâli senelerce temaşa edip de, öldükten sonra dirilmeye inanmamak İçin deli olmak lazım.” (Sunguroğlu)

600 yıllık Osmanlı tarihi boyunca beşi on dördüncü, sekizi on beşinci, kırk ikisi on altıncı, beşi on yedinci ve biri de on sekizinci asırda olmak üzere toplam 61 şehzade katledilmiştir. Bunlardan 22 tanesi bilfiil isyan ettiği için öldürülmüştür. Diğerleri de ekseriya Fatih Kanunnamesi'ni takib eden 150 yıl içinde katledilmiştir. 1603 yılında padişah olan Sultan I. Ahmed kardeşlerini öldürmeye lüzum görmedi ve 1617'de vefatından sonra, oğulları bulunduğu halde, bunlar yaşça küçük olduğundan kardeşi Sultan 1. Mustafa tahta geçti. Böylece ilk defa bir padişahın yerine oğlu değil, kardeşi geçiyordu. Osmanlılarda şehzade katli meselesini doğru anlayıp değerlendirebilmek için öncelikle İslâm-Osmanlı hukuku ve siyaset geleneğini bilmeye ihtiyaç var... Çünkü hâdisenin tarihî, siyasî ve hukukî sebepleri bulunmaktadır. Nitekim hayattaki hemen her şehzade arkasına düşman devletlerin de desteğini alarak ayaklanmış, binlerce insan ölmüş, ülke harap, millet perişan olmuştu. Osmanlıların, gerek önce ve gerekse kendi devirlerinde yaşanan tecrübelerden ders alarak, bu böyle bir sonuç doğmaması için bizzat aile mensuplarını feda etmekten başka çareleri yoktu. Bu çerçevede, Fatih Sultan Mehmed, Kanunnamesinde, şehzade katlini düzenleyen bir hüküm koymuştur. “Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür” mealindeki Kur'ân-ı Kerim ayeti ve gerektiğinde umumî menfaat için hususî menfaatin haleldar edilebileceğine dair şer'i prensip, şehzade katlinin hukukî mesnedi olmuş; İslâm hukukçularının ekserisinin bu müesseseye cevaz verdikleri, Kanunname'de açıkça ifade edilmiştir. Böylece alınan tedbirlerle Osmanlılarda ne eski Türk devletlerinde olduğu gibi ülke parçalanmış ve ne de Avrupa'daki gibi "veraset savaşları" yaşanmıştır. Bu da, devleti altı yüz yılı aşkın bir zaman ayakta tutan sebeplerden biridir. Oysa Yıldırım Bâyezid, kardeşi Yakup Bey'in “tahtını tabuta” çevirmeseydi, devlet param parça olmaz mıydı? Fatih, kardeşini sağ bıraksaydı, kardeşi zaman içinde isyan çıkartmaz mıydı (çünkü hep böyle gelişti), bu isyan sebebiyle acaba İstanbul fethi aksamaz mıydı? Sultan II. Bâyezid, Cem Sultan'ın teklifini kabul edip devleti kardeşiyle bölüşseydi Yavuz ortaya çıkabilir, "Halife" olabilir miydi? Ve Yavuz, üzerlerine gelen kardeşleri Ahmed ve Korkud'u bağışlasaydı, toparlanır toparlanmaz birleşip yeniden saldırmazlar mıydı? Bu da Yavuz Padişah'ın en büyük ideali olan “İttihad-ı İslâmı --Müslümanların Birliğini- gerçekleştirmesini engellemez miydi? Bunların üzerinde kafa yormadan, şartları hiç nazara almadan, o günlerin devlet telakkisini anlamaya çalışmadan masa başında hüküm vermek insafsızlıktır... (Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han)

Düşüncelerinden bir çekişte kopardı kendini, gökyüzüne baktı.. (Boşlukta Yürümek)

Millî Mücadele (bazıları buna ‘İstiklâl Savaşı' diyor, ancak istiklalini kaybetmemiş bir ülkenin ‘İstiklâl Savaşı' yapması mümkün değil) ve Lozan... Galip mi, mağlup mu oturduğumuz belirsiz Lozan masası... “Misak-ı Milli” yemininin bozulması, Batı Trakya, Ortadoğu, Filistin, Ege Adaları, Musul ve Kerkük'ün elden çıkması... Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet'in ilanı ve halifeliğin “ilga”sı... Ve tuhaf bir tesadüf, Türkiye parlamentosu hilafeti kaldırmadan, İngiliz parlamentosu Lozan Antlaşması’nı çeşitli bahaneler öne sürerek imzalamadı. Antlaşma hilafet kaldırıldıktan kısa bir süre sonra imzalandı. Gerçekten de tuhaf bir tesadüf! Süreç içinde İsrail kuruldu, Balkanlar'daki topraklar elden çıktı, Arap âlemi param parça edildi, petrol yataklarına el konuldu. Böylece İngiltere ve müttefikleri ilk büyük hedeflerine ulaşmış oluyorlardı. Sıra en büyük hedefi vurmaya gelmişti. Müslümanların rahatça sömürülebilmesi için, bir türlü kontrol edemedikleri hilafetin artık kökünün kazınması gerekiyordu. (Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han)

"Annemin öğüdü de kendisiyle beraber öldu. Artık yolumu kendim çizeceğim (Var mı Arkadaşlık Gibisi ?)

İşte bu “tolerans mantığı”dır! Fatih Sultan Mehmet kılıcıyla değil, “tolerans mantığı”yla Orta Çağ’ın katı kalıplarını kırmış, hayatı yeni bir çağla tanıştırmıştır. (Tarihin Arka Sokakları)

"Yok Lagan. Biliyorsun ki, biz kalbimizi de vücudumuzu da din ve millet yoluna adadık. Başka sevgiye yer yok." (Sunguroğlu 3)

Sunguroğlu diz vurup Beyi selamladıktan sonra çıktı. Köse Yusuf'u tavukları yemlerken buldu. (Kara Şövalye)

“Küllü nefsin zâikatülmevt” âyeti kerimesini hatırladı. “Elbette ki her nefis sahibi mutlaka ölecektir.” diye düşündü. <> (Sunguroğlu 2)

Sultan Murad Gazi'nin hazine emini Sıddık İbrahim Paşa'nın başı derttedir. Karısı, dillere destan elması, Mavi Yıldız"ı bir geceliğine emanet istemiş, hatırını kıramayan Paşa hazineden elması alıp vermiştir. Ama o gece Mavi Yıldız calınır. Sıddık İbrahim Paşa, Sultan Murad Gazi"nin yüzüne nasıl bakacaktır?.. Dahası itibarı yerle bir olacak, hazineden değerli bir elması çaldığı için ölümle cezalandırılacaktır. Düşünür, taşınır, olayı kimseler duymadan çözecek, çalınan elması bulup getirecek birini bulur: Gümüş Tekin. Gümüş Tekin, arkadaşı Arap Ahmet'le birlikte Bizans"ın yolunu tutar... Bizans"ta onları entrikalar, ilginç olaylar ve heyecan dolu bir macera beklemektedir.

Thank you for visiting our website wich cover about Türkçe. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.


Rans Other Questions