Ata sözü: 17 tane.olsun
Deyim:20 tane olsun

anlamları da yazalım...






Sagot :

ATASÖZLERİ

Acar tazı çullu da belli olur, çulsuz da

Değerli kişi, gösterişi, giyim kuşamı olmasa da değerinden bir şey yitirmez; nerede olsa tanınır.

Acele ile menzil alınmaz

Acele etmekle daha çabuk sonuç alınır sanılmamalıdır.

Acele işe şeytan karışır

İvilerek yapılan iş yanlış, bozuk olur.

Acele yürüyen yolda kalır

İş yaparken iven şaşırır, işini sona erdirmez.

Baba koruk yer, oğlunun dişi kamaşır

Babanın yaptığı kötü işin sıkıntısını çocuk çeker

Baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana

Baba malına güvenip kazanç yolunu tutmamak çok yanlıştır. Baba malının değeri pek bilinmediği gibi hazır mal da çabuk biter.

Babamın (anamın) öleceğini bilseydim, kulağı dolu darıya satardım ı

İnsan en değerli bir malının karşılıksız olarak elinden gideceğini, kaybedeceğini bilebilse, onu yok denilecek kadar az para ile satmak ister.

Çabalama ile çarık yırtılır

Olmayacak işi zorla yapmaya çalışan zarara uğrar.

Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme

Kişi, çağrıldığı yere gitmelidir. Bu en azından bir nezaket gereğidir; ödev de olabilir. Çağrılmadığı yere gitmemelidir. Gitmek, yüzsüzlük ve arsızlık olur.

Çağrılmayan yere çörekçi ile börekçi gider

Çağrılmadığın yere gitme. Sen çörekçi yada börekçi misin ki satış yapacakmış gibi şu kapıya, bu kapıya çağrılmadan gidesin?

Çam ağacından ağıl olmaz, el çocuğundan oğul olmaz

Her şeyin değeri vardır; yapacağı iş, kullanılacağı yer ayrıdır. Bir şeyin yerine, ona benziyor diye başka bir şey konulamaz.

Çam sakızı, çoban armağanı

Varlıksız kimsenin armağanı küçük birşey olur. Hediyede çokluk ve değerden önce içtenliğe bakılmalıdır.

Çanağa ne doğrarsan kaşığında o çıkar

Kişi, kendisi için önceden ne gibi hazırlıklar yapmışsa elleri de onun veriminden yararlanır.

Çarık çarıkla, sarık sarıkla

Kişi kendi düzeyindeki kimselerle arkadaş olur.

Çarşı iti ev (koyun) beklemez

Başıboş gezmeye alışanlar, disiplinli iş yapmaya gelemezler.

Çatal kazık yere batmaz

Birden çok kimsenin söz sahibi olduğu iş yürümez.

Davulun sesi uzaktan hoş gelir

İçindekilere hiç tat vermeyen, onları rahatsız eden kimi işler vardır ki uzakta olanlara kolay, hoş ve sevimli gelir. Ne zaman ki işin içine girerler, işte o zaman gerçeği görüp yanıldıklarını anlarlar.

DEYİMLER

Açığa vurmak: Gizli, saklı bir şeyi herkese duyurmak, ortaya çıkarmak.”Yıllardır içinde sakladığı sırrı mahkemede açığa vurdu.”

Açık kalpli /yürekli: Samimî, içi temiz, içi dışı bir olan kimse. “Komşumuz kadar açık kalpli bir adam görmedim.”

Açık kapı bırakmak: Gerektiğinde bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak, ileriyi düşünerek ılımlı davranmak. “Bu kadar kesin konuşmayalım, açık kapı bırakalım da iyi düşünebilme fırsatları olsun.”

Açıkta kalmak (olmak): 1. İş ve görev bulamamak. 2. Yersiz yurtsuz kalmak. 3. kimilerinin elde ettikleri bir yarardan mahrum olmak. “Çoluk çocuk açıkta kaldılar fabrika kapanınca.”

Açık vermek: 1) Geliri, giderini karşılamamak. “Maaşımız yetmeyecek bu ay, galiba açık vereceğiz.” 2) Ortaya çıkmaması gereken şeyi farkında olmadan belli etmek. “Dikkat et de düşmanlarına açık verme.”

Ağzı laf yapmak: Güzel, inandırıcı söz söyleme yeteneği olmak. “Politikacı mı olacaksın, ağzın laf da yapmalı.”

Ağzına bir parmak bal çalmak: Amacına ulaşmak için birini tatlı sözlerle bir süre oyalamak, kandırmak; umut verip ikna ederek işini yaptırmak. “Öyle bir insan ki ağzına bir parmak bal çal, sonra her istediğini yaptır.”

Akşamdan kavur, sabaha savur: Kazandığını günü gününe harcayan, har vurup harman savuran, savruk kimselerin durumunu anlatmak için kullanılır.

Akşamı iple çekmek: Gecenin olmasını sabırsızlıkla beklemek. “Ne güzel bir ziyaret olacak. Akşamı iple çekiyorum.”

Altı kaval, üstü şeşhane /Şişhane: Daha çok giyim için “altı, üstüne; bir parçası öbür parçasına uymaz.” anlamında kullanılır. “Çabuk çıkar şu üzerindeki altı kaval üstü şeşhane elbiseyi, yoksa rezil olacaksın el âleme.”

Anasından doğduğuna pişman: 1) Üşengeç, çok tembel. 2) Canından bezmiş. “O işi yaptı ama anasından doğduğuna bin pişman.”

Bağrı yanık : Çok dertli, acılı (kimse).

Bahtına küsmek : İşlerin ters gitmesi yüzünden karamsar olmak; şansına küsmek, talihine küsmek.

Barut kokusu gelmek (burnuna) : Savaş ya da tehlikeli bir şey olacağını sezmek.

Bastığı yeri bilmemek: Sevinç, heyecan, vb. etkisiyle davranışlarını denetleyememek, şaşırmak, ne yaptığını bilememek.

Başı dertte (olmak) : Sıkıntılı, tehlikeli bir durum içinde (olmak).

Başı kabak: 1. Saçları dökülmüş. 2. Başında şapka, başörtüsü vb. olmayan.

Bir araba laf: Bir yığın gereksiz, yersiz söz.

Bohçasını koltuğuna vermek : Kovmak, defetmek, işine son vermek.

Burnu büyümek : Kendini büyük biri olarak görmeye başlamak; başkalarını beğenmemek.

Can evi: 1. Yürek. 2. En duyarlı bölge. “Onları can evlerinden vurmaya yemin etti.”

iyi derslerr

Cevap:

ATA SÖZLER

Acıkan yanağından,susayan dudağından belli olur.

-Ah alan onmaz, ah yerde kalmaz.

-Ak köpeğe koyun diye sarılma.

-Akıl yiğide sermayedir.

-Al malın iyisini çekme kaygısını.

-Almak kolay ödemek zordur.

-Altın kılıç demir kapıyı açar.

-Alçak tavuk kendini ferik gösterir.

-At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır.

-Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

-Attan düşen ölmez, eşekten düşen ölür.

-Az kazanan çok kazanır, çok kazanan hiç kazanır.

-Aç koyma hırsız olur, çok söyleme yüzsüz olur, çok değme arsız olur.

-Ağustosta beynin kaynasın, kışın da tencere kaynasın.

-Ağır baş iyidir, yenlik olsa uçar.

-Babasına hayır etmeyenin kimseye hayrı olmaz.

-Bahar çiçeğiyle güzeldir

DEYIMLER

Ağzı kulağına varmak,

Alıcı gözüyle bakmak,

Ayaklar altında çiğnenmek,

Bir dokun bin ah işit,

Bülbül gibi şakımak,

Ciğeri yanmak.

Döner taşım yok, öter kuşum yok.

Dört gözle beklemek.

Dut yemiş bülbüle dönmek,

Evde çorba yok daşacak, goca yok boşicek,

Ganım (karnım) yandı…. (Çok üzüldüm anlamındadır.)

Gelinen yere gidili(r)

Goca öküz otluk yığınının devrildi gün doya(r)

Gocaguş (Huluguş-Baykuş) ötdü Şükürü ölecek… (Baykuşun uğursuzluk getirdiğine inanılır..)

Gonşula razı gelise (Bayanın kocasından izin almasına işaret edilmektedir.)

Gurumuş gabine girmiş (Kişinin çok zayıfladığına işaret edilmektedir.)

Has gızdan has gelin olu(r)

İğde de olu, arşakda da olu, dokiyen galtakda da olu(r) (Kötülüğün herkeste olabileceğine işaret edilmektedir.)

İki dirhem bir çekirdek.

Kel yavrusu gibi ne coruduyon? (Kara kara ne düşünüyorsun anlamındadır.)

Kırk gurda bi hurda. (Kişinin çok, yemeğin az olmasına işaret edilmektedir.)