Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, bu hadisi şerifte, kâmil manada müslümanı kastederek, onun özelliklerini târif etmiştir. Buna göre; eliyle veya diliyle, başkasına zarar veren müslüman, kâfir olur manasına gelmez. Ancak, başkasına zarar vermemek, emniyeti bozmamak gibi güzel davranışlar, açık bir şekilde ifâde edilmiş olmaktadır.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemden gelen bu tehdîdi işiten mü’min, en kıymetli sermayesi olan imanını zedelenmekten, eksilmekten korumak için bu davranışlardan elinden geldiğince kaçınacaktır.
Bu hadisi şerifte, müslümanın İslam oluşuna delalet eden temel vasıflardan birinin; elinden ve dilinden gelebilecek her türlü zarardan, eziyetten, müslümanların emin olması, eliyle ve diliyle hiçbir müslüman kardeşine sıkıntı vermemesi olduğu anlatılmaktadır.
Hadisi şerifte, özellikle ‘dil ve el’den gelebilecek zarar-lardan, eziyetlerden bahsedilmektedir. Çünkü birçok fiil, bu iki uzuvla yapılmaktadır.
Kamil bir mü’min olabilmek, Allahu Zülcelal’in rızasına kavuşabilmek için imandan sonra en önemli iş, salih amellerde bulunmak vazifesidir. İşte, bu amellerden biri ve en önemlisi de müslümanların haklarına riayet etmek, onların mallarına, canlarına, namuslarına, izzet ve şeref-lerine saygı göstermek, hiçbir suretle eziyet etmemektir.
Allahu Zülcelal’in bize lütfettiği nimetleri, özellikle el ve dil gibi çok kıymetli uzuvlarımızı, O’nun rızası istikametinde, emirleri doğrultusunda kullanmakla mükellefiz, görevliyiz.
umarım yardımcı olmuşumdur anlamadığın bir yer olursa zevkle cevaplarım
