Hulisi Behçet ile ilgili bilgilendiricibir metin yazınız lütfen ve uzun olsun

Sagot :

Açıklama:

Hulusi BEHÇET 1889-1948

1937 yılında, bir kan damarı enflamasyonu (vaskülit) hastalığı olan ve bugün kendi adıyla anılan Behçet hastalığını tarif eden ilk bilim adamı olmuştur. Tıp öğrenimini Gülhane Askeri Tıp Akademisi"nde almıştır. 1910'daki mezuniyetinden sonra dört yıl boyunca dermatoloji ve cinsel yolla bulaşan hastalıklarda ihtisas yapmıştır. 1. Dünya Savaşı sırasında Edirne"deki askeri hastanede dermatoloji ve zührevi hastalıklar uzmanı olarak çalışmıştır. Savaştan sonra tıbbi bilgisini geliştirmek amacı ile önce Budapeşte·ye sonra da Berlin"e gitmiştir. Türkiye'ye döndükten sonra serbest çalışmaya başlamış; önce Hasköy Cinsel Hastalıkları Hastanesi'nde başhekim olmuş, sonra Vakıf Gureba Hastanesi'ne geçmiştir. O dönemde lstanbul Tıp Fakültesi"nin bir parçası olan hastanede profesörlük de yapmıştır

Tıp bilgini, dermatolog (D. İstanbul, 20 Şubat 1889 – Ö. İstanbul, 8 Mart 1948). Milli Eğitim müdürlerinden Ahmet Behçet’in oğludur. Adıyla anılan hastalığı keşfetmekle tanınmıştır. Öğrenimine, M. Kemal Atatürk'ün arkadaşlarından olan maarif müdürlüğü yapan babası Ahmed Behçet ile gittiği Beyrut’taki bir Fransız okulunda, 1895’te başladı. Beşiktaş Rüştiyesi (ortaokul), Kuleli Askeri Tıbbiye İdadisi’nden sonra 1910’da Askeri Tıbbiye’yi tabip yüzbaşı rütbesiyle bitirdi. Gülhane Tatbikat Mektebi ve Şeririyatı’nda (Gülhane Askeri Hastanesi) eğitimini tamamlayıp, 1914 yılına kadar Gülhane Deri ve Frengi Kliniği’nde çalıştı. Dermatoloji Kliniği asistanlığı süresince frengi hastalıkları ile ilgili tanınmış hekimlerle ve bu alanın öncülerinden olan Eşref Ruşen, Talat Çamlı ve bakteriyolog Reşat Rıza ile birlikte çalıştı.

Birinci Dünya Savaşı (1914-18) yıllarında Edirne, Eskişehir ve Kırklareli hastanelerinde başhekim yardımcısı ve dermatoloji uzmanı olarak görev yaptı. Birinci Dünya Savaşı’ndan sona bilgi ve tecrübesini artırmak amacıyla yurtdışına çıkarak Budapeşte ve Berlin’deki çeşitli hastanelerde deri ve frengi hastalıkları üzerine yaklaşık bir yıl çalıştı ve 1919’da Türkiye’ye döndü. Döndükten sonra bir süre serbest olarak çalıştı, 1923’te İstanbul Zührevi Hastalıklar Hastanesi Başhekimliği ve Vakıf Gureba Hastanesi dermatoloji uzmanlığı görevlerini yürüttü. 1933’de İstanbul Tıp Fakültesi Deri Hastalıkları ve Frengi Kliniği’ni kurdu ve profesör oldu. Profesör unvanını alan ilk Türk akademisyeni olan Hulusi Behçet, 1939 yılında ise aynı üniversitenin aynı bölümünde, ordinaryüs profesör unvanını da aldı.

Hulusi Behçet’i bilim dünyasına tanıtan en önemli hizmeti adıyla anılan “Behçet Hastalığı”, “Behçet Sendromu”, “Trisymtom Behçet” ya da “Morbus Behçet” adlarıyla bilinen buluşudur. Hastalığın belirtileri Hipokrat’tan bu yana bilindiği halde kesin olarak tanı konulamamıştı. Hulusi Behçet ise 1924’ten itibaren başladığı çalışmaları sonucunda hastalığın ayrı ayrı hastalıkların değil, aynı hastalığın görüntüleri olduğunu saptamış ve çalışmalarının sonucunu 1936’da yurtdışında yayımlayarak dikkatleri üzerine çekmiştir. 13-14 Eylül 1947 tarihlerinde Cenevre’de toplanan uluslararası tıp kongresinde de Zürih Tıp Fakültesi Dermatoloji öğretim üyesi Mischer’in önerisi üzerine hastalığa “Morbus Behçet” adı verildi.

O günden bu yana başta Japonya olmak üzere İngiltere, Amerika, Fransa ve diğer ülkeler bu konu­da derinlemesine incelemelerde bulunulmuştur. Özellikle hasta sayısının giderek artması ve kimi hastalarda prognonun çok ciddî boyutlara varması, hekimleri et­kin tedavi arama çalışmalarına yöneltmiş; ancak bugün geriye dönüp baktığımızda bütün ça­lışmalara karşın, 1936'da Hulusi Behçet’in tanımladığı hastalığın gerek edenleri ve gerekse tedavisi konusunda pek olumlu ve kesin sonuçlara ne yazık ki varılamamıştır.

Behçet hastalığı çocuklarda ve yaşlılarda pek rastlanmayan, daha çok kendine özgü belli bulguların varlığı ile tanı (teşhis) konulur. Ana kriterler denen ve bu hastalıkta görülen belirti ve bulgular şunlardır: Esas olarak bir damar iltihabıdır ve bu nedenle bulgular, damar iltihabının olduğu yere göre ortaya çıkar. Bulguların tümünün aynı anda ortaya çıkması koşul değildir. Kimi bulgular hastalığın ilk yıllarında yok iken birkaç yıl sonra ortaya çıkabilir. Behçet hastalığında görülen kimi bulgu ve belirtiler aynı zamanda Lupus, Lyme ve Crohn gibi hastalıklarda da görülebilmektedir. Behçet hastalığı tanısı konulmadan önce diğer hastalık olasılıklarını dikkate almak gerekir. Tanıda yararlı olan fakat Behçet hastalığının kriteri olarak kabul edilmeyen başka belirti ve bulgular da vardır; hastalığın dönemlerine göre bugün yararlı birçok sağaltım yöntemi uygulanmaktadır.