arkadaşlar H harfi ile ilgili 4tane deyimi cümle içinde kullanırmısınız güzel olanı en iyi seçerim ​

Sagot :

Farklı gibi gösterilen iki şeyin, gerçekte hi kullanılır.

Karşısındakinin çabasını, gayretini artırmak için kullanılır.”Ha babam ha, az kaldı, bitireceğiz işi.”

Habbeyi kubbe yapmak

Önemsiz, küçük bir şeyi büyütüp mesele çıkarmak.”Söyle ona, habbeyi kubbe yapıp durmasın, ne olmuş çocuk biraz geç kalmış da!”

Haber uçurmak

Çabucak, gizlice haber göndermek.”Hemen haber uçurun köye, kaymakam bu gece misafir olacakmış!”

Ha bire

Durmadan, arka arkaya, sürekli olarak, ara vermeden.”Tarlada bir adam ha bire çalışıyordu.”

Hacet kalmamak

Gereği olmamak, lüzumu kalmamak.”Seni çağırmaya hacet kalmadı.”

Hacı ağa

Özellikle büyük kentlerde gereksiz yere çok para harcayan, taşralı bilgisiz zengin.”Ne bu israf! Hacı ağa mısın sen?”

Haddine mi düşmüş!

“Onun bunu yapmaya yetkisi yoktur; böyle bir işe nasıl, hangi yetenekle girişir? Bu işi yapması imkânsızdır” anlamında kullanılır.”Haddine mi düşmüş ki ona söz söyleyebilsin.”

Haddini bildirmek

Yetkisi dışındaki işlere karıştığı için sert bir karşılık vererek onu cezalandırmak, yola getirmek, uslandırmak, yetki sınırını bildirmek.”Haddini bildirin şu serseme de bir daha onun bunun malına el uzatmasın.”

Haddini bilmek

Kendi değer ve yeteneğini bilmek, üstün görmemek, kendi yapabileceği şeylerin ötesine geçmemek.”Merak etme sen, o haddini bilen bir çocuktur.”

Haddi zatında

Aslında.”Haddi zatında sen ona hakkını vermemiştin ki!”

Hafife almak

Küçümsemek, önem vermemek,”Beni hafife alıyorlar ama yanılıyorlar.”

Hak getire

“Yoktur, bulunmaz, Allah vermemiştir” anlamında kullanılır.”Öyle bir diyardayız ki su ve yiyecek Hak getire.”

Hak kazanmak

Davasında haklı olduğu meydan çıkmak, emeğinin karşılığını alabilecek duruma gelmek.”Emekliliğe yedi yıl sonra hak kazanacağım.”

Hakkı geçmek

Birisinin payından bir başkası almış olmak.

Bir şeyde veya bir kimsede emeği bulunmak.”Komşumun çok hakkı geçmiştir bana, onunla mutlaka helâlleşmeliyim.”

Hakkından gelmek

Güç bir işi başarı ile sonuçlandırmak.

Öç almak, yenmek veya cezasını vermek.”Siz onu bana bırakın, hakkından gelmesini bilirim.”

Hakkını helâl etmek

Geçen hakkını, emeğini bağışlamak.”Annem inşallah hakkını helâl eder bana.”

Hakkını vermek

Bir şeyin lâyıkıyla yapılması için ne gerekiyorsa ondan kaçınmamak.

Birinin çalışmasını gereğince değerlendirmek, hakkı olan şeyi vermek.”Çalıştırdığın kişinin hakkını vermek zorundasın.”

Hakkını yemek

Birinin hakkı olan şeyi vermemek, onu kendisine maletmek.”Dürüst ol, milletin hakkını yeme, yoksa boğazında kalır.”

Hakk-ı sükût (sus payı)

Bir konu üzerinde konuşmaması, bildiği şeyi söylememesi karşılığında bir kimseye sağlanan yarar.

Hak yolu

Cenab-ı Allah`ın insanlara kitapları ve peygamberleri ile bildirdiği, dünya hayatında tutmaları gereken yol, yaşama düzeni, doğru ve haklı yol.

Hâlden anlamak

Bir kimsenin içinde bulunduğu zor durumu kavrayarak, anlayıp sezerek hoşgörülü olmak, anlayış göstermek.”Dedem hâlden anlayan birisidir, bize iyi davranacağına eminim.”

Hâle yola koymak

Düzenlemek, tertiplemek, iyi işler bir duruma getirmek.”Hele şu işleri bir hâle yola koyalım, o zaman tatilini de düşünürüz.”

Hâli vakti yerinde

Zengin, oldukça varlıklı, para durumu iyi.”Hasan efendiler mi? Hâli vakti yerinde insanlardır onlar.”

Halis muhlis

Saf, katışıksız, temiz, eksiksiz, içinde yabancı madde bulunmayan.”Halis muhlis bir zeytin yağı satarız biz.”

Halka verir talkını kendi yutar salkımı

Kendi verdiği öğütlere kendisi uymaz.

Hallaç pamuğu gibi atmak

Bir arada, toplu bulunan şeyleri ya da kimseleri dağıtmak, parçalamak; bu yolla sağa sola, her birini bir yana atmak.”Sizin takımı hallaç pamuğu gibi atacağız sahadan.”

Halt etmek

Yakışıksız davranmak, uygunsuz bir söz söylemek veya kötü bir şey yapmak.”Halt etmişsin, bir de utanmadan anlatıyorsun.”

Ham ervah

Çiğ adam; yersiz ve yakışıksız sözleri, davranışları olan kaba kimse.H harfi ile başlayan deyimler ve anlamları hakkında her şeyi bu sayfada bulabilirsiniz. Deyimler örnekleri, Türkçe deyimler, en güzel deyimler.

H Harfi ile Başlayan Deyimler Örnekleri ve Anlamları

A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

h Harfi ile başlayan deyimler ve anlamları

Ha Hoca Ali, ha Ali Hoca

Farklı gibi gösterilen iki şeyin, gerçekte hiçbir değişikliği yoktur, “ikisi de birdir” anlamında kullanılır.

Ha babam (ha)

Devamlı olarak, hiç durmadan.

Karşısındakinin çabasını, gayretini artırmak için kullanılır.”Ha babam ha, az kaldı, bitireceğiz işi.”

Habbeyi kubbe yapmak

Önemsiz, küçük bir şeyi büyütüp mesele çıkarmak.”Söyle ona, habbeyi kubbe yapıp durmasın, ne olmuş çocuk biraz geç kalmış da!”

Haber uçurmak

Çabucak, gizlice haber göndermek.”Hemen haber uçurun köye, kaymakam bu gece misafir olacakmış!”

Ha bire

Durmadan, arka arkaya, sürekli olarak, ara vermeden.”Tarlada bir adam ha bire çalışıyordu.”

Hacet kalmamak

Gereği olmamak, lüzumu kalmamak.”Seni çağırmaya hacet kalmadı.”

Hacı ağa

Özellikle büyük kentlerde gereksiz yere çok para harcayan, taşralı bilgisiz zengin.”Ne bu israf! Hacı ağa mısın sen?”

Haddine mi düşmüş!

“Onun bunu yapmaya yetkisi yoktur; böyle bir işe nasıl, hangi yetenekle girişir? Bu işi yapması imkânsızdır” anlamında kullanılır.”Haddine mi düşmüş ki ona söz söyleyebilsin.”

Haddini bildirmek

Yetkisi dışındaki işlere karıştığı için sert bir karşılık vererek onu cezalandırmak, yola getirmek, uslandırmak, yetki sınırını bildirmek.”Haddini bildirin şu serseme de bir daha onun bunun malına el uzatmasın.”

Haddini bilmek

Kendi değer ve yeteneğini bilmek, üstün görmemek, kendi yapabileceği şeylerin ötesine geçmemek.”Merak etme sen, o haddini bilen bir çocuktur.”

Haddi zatında

Aslında.”Haddi zatında sen ona hakkını vermemiştin ki!”

Hafife almak

Küçümsemek, önem vermemek,”Beni hafife alıyorlar ama yanılıyorlar.”

Hak getire

“Yoktur, bulunmaz, Allah vermemiştir” anlamında kullanılır.”Öyle bir diyardayız ki su ve yiyecek Hak getire.”

Hak kazanmak

Davasında haklı olduğu meydan çıkmak, emeğinin karşılığını alabilecek duruma gelmek.”Emekliliğe yedi yıl sonra hak kazanacağım.”

Hakkı geçmek

Birisinin payından bir başkası almış olmak.

Bir şeyde veya bir kimsede emeği bulunmak.”Komşumun çok hakkı geçmiştir bana, onunla mutlaka helâlleşmeliyim.”

Hakkından gelmek

Güç bir işi başarı ile sonuçlandırmak.

Öç almak, yenmek veya cezasını vermek.”Siz onu bana bırakın, hakkından gelmesini bilirim.”

Hakkını helâl etmek

Geçen hakkını, emeğini bağışlamak.”Annem inşallah hakkını helâl eder bana.”

Hakkını vermek

Bir şeyin lâyıkıyla yapılması için ne gerekiyorsa ondan kaçınmamak.

Birinin çalışmasını gereğince değerlendirmek, hakkı olan şeyi vermek.”Çalıştırdığın kişinin hakkını vermek zorundasın.”

Hakkını yemek

Birinin hakkı olan şeyi vermemek, onu kendisine maletmek.”Dürüst ol, milletin hakkını yeme, yoksa boğazında kalır.”

Hakk-ı sükût (sus payı)

Bir konu üzerinde konuşmaması, bildiği şeyi söylememesi karşılığında bir kimseye sağlanan yarar.

Hak yolu

Cenab-ı Allah`ın insanlara kitapları ve peygamberleri ile bildirdiği, dünya hayatında tutmaları gereken yol, yaşama düzeni, doğru ve haklı yol.

Hâlden anlamak

Bir kimsenin içinde bulunduğu zor durumu kavrayarak, anlayıp sezerek hoşgörülü olmak, anlayış göstermek.”Dedem hâlden anlayan birisidir, bize iyi davranacağına eminim.”

Hâle yola koymak

Düzenlemek, tertiplemek, iyi işler bir duruma getirmek.”Hele şu işleri bir hâle yola koyalım, o zaman tatilini de düşünürüz.”

Hâli vakti yerinde

Zengin, oldukça varlıklı, para durumu iyi.”Hasan efendiler mi? Hâli vakti yerinde insanlardır onlar.”

Halis muhlis

Saf, katışıksız, temiz, eksiksiz, içinde yabancı madde bulunmayan.”Halis muhlis bir zeytin yağı satarız biz.”

Halka verir talkını kendi yutar salkımı

Kendi verdiği öğütlere kendisi uymaz.

Hallaç pamuğu gibi atmak

Bir arada, toplu bulunan şeyleri ya da kimseleri dağıtmak, parçalamak; bu yolla sağa sola, her birini bir yana atmak.”Sizin takımı hallaç pamuğu gibi atacağız sahadan.”

Halt etmek

Yakışıksız davranmak, uygunsuz bir söz söylemek veya kötü bir şey yapmak.”Halt etmişsin, bir de utanmadan anlatıyorsun.”

Ham ervah

Çiğ adam; yersiz ve yakışıksız sözleri, davranışları olan kaba kimse.H harfi ile başlayan deyimler ve anlamları hakkında her şeyi bu sayfada bulabilirsiniz. Deyimler örnekleri, Türkçe deyimler, en güzel deyimler.

H Harfi ile Başlayan Deyimler Örnekleri ve Anlamları

A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

h Harfi ile başlayan deyimler ve anlamları

Ha Hoca Ali, ha Ali Hoca

Farklı gibi gösterilen iki şeyin, gerçekte hiçbir değişikliği yoktur, “ikisi de birdir” anlamında kullanılır.

Ha babam (ha)

Devamlı olarak, hiç durmadan.

Karşısındakinin çabasını, gayretini artırmak için kullanılır.”Ha babam ha, az kaldı, bitireceğiz işi.”

Habbeyi kubbe yapmak

Önemsiz, küçük bir şeyi büyütüp mesele çıkarmak.”Söyle ona, habbeyi kubbe yapıp durmasın, ne olmuş çocuk biraz geç kalmış da!”

Haber uçurmak

Çabucak, gizlice haber göndermek.”Hemen haber uçurun köye, kaymakam bu gece misafir olacakmış!”

Ha bire

Durmadan, arka arkaya, sürekli olarak, ara vermeden.”Tarlada bir adam ha bire çalışıyordu.”

Hacet kalmamak

Gereği olmamak, lüzumu kalmamak.”Seni çağırmaya hacet kalmadı.”

Hacı ağa

Özellikle büyük kentlerde gereksiz yere çok para harcayan, taşralı bilgisiz zengin.”Ne bu israf! Hacı ağa mısın sen?”

Haddine mi düşmüş!

“Onun bunu yapmaya yetkisi yoktur; böyle bir işe nasıl, hangi yetenekle girişir? Bu işi yapması imkânsızdır” anlamında kullanılır.”Haddine mi düşmüş ki ona söz söyleyebilsin.”

Haddini bildirmek

Yetkisi dışındaki işlere karıştığı için sert bir karşılık vererek onu cezalandırmak, yola getirmek, uslandırmak, yetki sınırını bildirmek.”Haddini bildirin şu serseme de bir daha onun bunun malına el uzatmasın.”

Haddini bilmek

Kendi değer ve yeteneğini bilmek, üstün görmemek, kendi yapabileceği şeylerin ötesine geçmemek.”Merak etme sen, o haddini bilen bir çocuktur.”

Haddi zatında

Aslında.”Haddi zatında sen ona hakkını vermemiştin ki!”

Hafife almak

Küçümsemek, önem vermemek,”Beni hafife alıyorlar ama yanılıyorlar.”

Hak getire

“Yoktur, bulunmaz, Allah vermemiştir” anlamında kullanılır.”Öyle bir diyardayız ki su ve yiyecek Hak getire.”

Hak kazanmak

Davasında haklı olduğu meydan çıkmak, emeğinin karşılığını alabilecek duruma gelmek.”Emekliliğe yedi yıl sonra hak kazanacağım.”

Hakkı geçmek

Birisinin payından bir başkası almış olmak.

Bir şeyde veya bir kimsede emeği bulunmak.”Komşumun çok hakkı geçmiştir bana, onunla mutlaka helâlleşmeliyim.”

Hakkından gelmek

Güç bir işi başarı ile sonuçlandırmak.

Öç almak, yenmek veya cezasını vermek.”Siz onu bana bırakın, hakkından gelmesini bilirim.”

Hakkını helâl etmek

Geçen hakkını, emeğini bağışlamak.”Annem inşallah hakkını helâl eder bana.”

Hakkını vermek

Bir şeyin lâyıkıyla yapılması için ne gerekiyorsa ondan kaçınmamak.

Birinin çalışmasını gereğince değerlendirmek, hakkı olan şeyi vermek.”Çalıştırdığın kişinin hakkını vermek zorundasın.”

Hakkını yemek

Birinin hakkı olan şeyi vermemek, onu kendisine maletmek.”Dürüst ol, milletin hakkını yeme, yoksa boğazında kalır.”

Hakk-ı sükût (sus payı)

Bir konu üzerinde konuşmaması, bildiği şeyi söylememesi karşılığında bir kimseye sağlanan yarar.

Hak yolu

Cenab-ı Allah`ın insanlara kitapları ve peygamberleri ile bildirdiği, dünya hayatında tutmaları gereken yol, yaşama düzeni, doğru ve haklı yol.

Hâlden anlamak

Bir kimsenin içinde bulunduğu zor durumu kavrayarak, anlayıp sezerek hoşgörülü olmak, anlayış göstermek.”Dedem hâlden anlayan birisidir, bize iyi davranacağına eminim.”

Hâle yola koymak

Düzenlemek, tertiplemek, iyi işler bir duruma getirmek.”Hele şu işleri bir hâle yola koyalım, o zaman tatilini de düşünürüz.”

Hâli vakti yerinde

Zengin, oldukça varlıklı, para durumu iyi.”Hasan efendiler mi? Hâli vakti yerinde insanlardır onlar.”

Halis muhlis

Saf, katışıksız, temiz, eksiksiz, içinde yabancı madde bulunmayan.”Halis muhlis bir zeytin yağı satarız biz.”

Halka verir talkını kendi yutar salkımı

Kendi verdiği öğütlere kendisi uymaz.

Hallaç pamuğu gibi atmak

Bir arada, toplu bulunan şeyleri ya da kimseleri dağıtmak, parçalamak; bu yolla sağa sola, her birini bir yana atmak.”Sizin takımı hallaç pamuğu gibi atacağız sahadan.”

Halt etmek

Yakışıksız davranmak, uygunsuz bir söz söylemek veya kötü bir şey yapmak.”Halt etmişsin, bir de utanmadan anlatıyorsun.”

Ham ervah

Çiğ adam; yersiz ve yakışıksız sözleri, davranışları olan kaba kimse.

Açıklama: beyendiğini seçersinsin diye fazzlandan attım

en iyi seçermisin

eğer olduysa

Haddinemi düşmüş benimle böyle konuşmak.

Birinci olmaya hak kazandı.

Ödevini hakkıyla teslim etti.

Rakibini hafife aldığı için yarışmayı kaybetti.