Cevap:
Beden sağlığımızın yani bağışıklık sistemimizin iyi ve güçlü olması ruhsal durumumuzu da oldukça olumlu yönde etkiliyor. Yani, bağışıklık sistemimiz ne kadar güçlü olursa o kadar stres kaynaklı psikolojik sorunla baş edebilme potansiyelimizin artması bekleniyor.
Bağışıklık sisteminin güçlü olması demişken alınabilecek önlemlerden bahsetmek gerekiyor. Öncelikle, bağışıklık sistemimizi korumak için dışarıdan gelen stres faktörlerinden çok kendi kontrolümüzde olan şartlara odaklanmak önemli. Beynimiz kendini güvende hissetmek için rutinlere ihtiyaç duyar. Karantina döneminden önceki rutinlerimizin yerine yenilerini koyamadığımızda yani kendimizi ve hayatımızı yeniden yapılandıramadığımızda zihnimiz kendini tekrar güvende hissedememekte.
Zihnimizi yeni rutinlere alıştırırken, eski uyku düzenimiz ve yeme düzenimizi de koruyor olmak ya da eskisinden daha sağlıklı bir hale dönüştürmemiz gerekiyor. Günlük uyku ihtiyacımızı yeterince kaliteli uyku ile karşılamak ve günün işlevsel olabildiğimiz saatlerinde uyanık olmak bize kendimizi zinde hissettirecektir. Uyanmanın fiziksel olduğu kadar metaforik anlamları da vardır: Uyanınca yatakta daha fazla gerinerek kasları ve kemikleri esnetmek, balkon veya camlardan dışarısı ve gökyüzü ile temas etmeye çalışıp D vitamini almak fiziksel olduğu kadar ruhsal olarak da faydalı olacaktır.
Yeme alışkanlıklarımız evlerimizdeyken, belki eskisinden de düzenli ve sağlıklı hale getirilebilir. En azından bilgisayarlarımız/TV karşısında geçirdiğimiz sürenin uzamasını kontrolsüz abur cubur tüketimiyle dezavantaja çevirmeyebilir; çay, kahve tüketimini mümkün olduğunca öğleden önceye çekerek akşamki uyku kalitemizi koruyup, onun yerine bol su içebiliriz.
Değineceğim bir diğer önlem de temas. Kendimizle ve çevremizle olan temas bu dönemde gerçekten önemli. Kendimizle temas derken kastettiğim, kişisel bakımımızı ihmal etmemeyi, kendimize gün içerisinde ayıracağımız sessiz vakitlerde nefesimize odaklanmayı ve kendimizle karşılaşıp içimizden gelenleri duyabilmeyi kapsıyor. Yaratıcılığımız ancak böyle ortaya çıkabilir. Şu anda kendimize ayırdığımız bu vaktin bir işe yaramadığını düşünebiliriz, bu normal; fakat karantina süreci bittikten ve eski rutinlerimize döndükten sonra bu süreçte kendimizi dinlemeye ayırdığımız vakit içsel zenginliğimizi beslemiş ve bizi daha bilge hale getirmiş olacaktır. Evcil hayvanlarımızla daha fazla vakit geçirmek ya da bir tane sahiplenmek de yaşlılara ve hastalara iyi geldiği gibi bize de bu süreçte iyi gelecektir. Sosyal medya kanalları aracılığıyla izolasyonu sosyalden fiziksele indirgeyebilir ve sevdiklerimizle iletişimimizi sürdürmeye devam edebiliriz. Böylece içsel kaynaklarımızı beslemeye devam etmiş ve strese karşı daha dayanaklı hale geliriz.
Tüm bu kontrolümüzde olan kaynaklar sayesinde bağışıklık sistemimizi güçlü tutma ve bu sayede hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımızı yani biyopsikososyal bütünlüğümüzü korumamızın mümkün olduğunu söylemek mümkün.
Zihinsel ve fiziksel sağlık arasındaki bağlantılar şöyledir;
Zayıf zihinsel sağlık, kronik fiziksel rahatsızlıklar için bir risk faktörüdür.
Kronik fiziksel rahatsızlıkları olan insanların zihinsel sağlığı riski altındadır.
Zihinsel ve kronik fiziksel rahatsızlıklar yaşayan insanları desteklemenin ve durumlarıyla baş etme stratejileri geliştirmenin ilk adımı; zihin ve beden arasındaki bağlantıları anlamaktır.
