Geçen sene arkadaşım Mert ve ailesiyle beraber tatile gitmiştik. Yolculuğumuz çok güzel geçmişti . Muğla'ya vardığımızda bizi Mert'in babaannesi karşılamıştı . İki hafta boyunca Mert'in babaannesinin evinde kaldık. Her sabah kümesten taze yumurtalar toplayan Pervin teyze, tere- yağıyla bu yumurtaları pişiriyordu. Haylaz keçilerinden sağdığı sütü de mutlaka Mert ve bana içiriyordu. Üzüm bağındaki arı kovanlarından alıp getirdiği mis gibi bali da soframıza koymayı ihmal etmiyordu. Biz her saban bu enfes kahvaltı sofrasında tüm yılın yorgunluğunu atıyorduk. Sofradan kalkar kalkmaz hemen sahile koşuyorduk. Bir gün Mert tutturdu, üzüm bağına gidip arı kovanlarını göreceğim, diye. Biz de takıldık Mert in peşine tabii. Ben bağa gelince tutamadım kendimi, başladım üzümleri yemeye. Bağın başındaki çeşmede yıkayıp yıkayıp üzümleri yiyordum. Derken Mert'in acı dolu sesini duydum. *Ay. yetişin!" diye bağırıyordu. Mert'in yanına vardığımızda ise gülmekten kendimizi alamadık. Ufak bir arı sürüsü Merti kovalıyordu. Eve vardığımızda Mert'in hem burnu hem kulağı hem de sol gözünün kenarı şişmişti. Baba- annesi, Merti mutfağa görüp şişen yerlere yoğurt sürdü. Meğer yoğurt, acısını alırmış. Mert, merakı yüzünden arıların gazabına uğramıştı . Biz bir yandan ona üzülüyoyor bir yandan da gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk. Hümeyra Binici Bu metnin başlığını yazınız
Thank you for visiting our website wich cover about Türkçe. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.