{isimleri çıkarır mısınız}
ESKiCi
Vapur rıhtımdan kalkıp da Marmara'ya doğru uzaklaşmaya başlayınca yolcuyu geçirmeye gelenler üzerlerinden ağır bir yük kalkmış gibi ferahladılar:
-Çocukcağız Arabistan'da rahat eder.
Dediler, hayırlı bir iş yaptıklarına herkesi inandır-mış olanların uydurma neşesiyle, fakat gönülleri isli, evlerine döndüler.
Önce babadan yetim kalan küçük Hasan, anası da ölünce uzak akrabaları ve konu komşunun yardı-mıyla halasının yanına, Filistin'in sapa bir kasabasına gönderiliyordu.
Hasan vapurda oyalandı; gırıl gırıl işleyen vinçle-re, üstleri yazılı cankurtaran simitlerine, kurutulacak çamaşırlar gibi iplere asılı sandallara, vardiya değişti-rilirken çalınan kampanaya bakarak çok eğlendi. Beş yaşında idi; peltek, şirin konuşmalarıyla da güverte-de yolcuları epeyce eğlendirmişti.
Fakat vapur, şuraya buraya uğrayıp bir sürü yol-cu biraktiktan sonra sıcak memleketlere yaklaşınca kendisini bir durgunluk aldı: Kalanlar bilmediği bir dilden konuşuyorlardı ve ona İstanbul'daki gibi:
-Hasan gel!