Jack London hangi konular üzerine kitap yazmistir acill​

Sagot :

Açıklama:

en uzun sonuç bunlar tek konu üzerine yoğunluk yok

View image Aysegokcay1111
View image Aysegokcay1111
View image Aysegokcay1111
View image Aysegokcay1111
View image Aysegokcay1111

Cevap:

Jack London, özellikle yerel kütüphanede kitap okuyarak kendi kendisini eğitmiştir. 1885'te, Ouida'nın eğitimsiz bir İtalyan köylü çocuğunun opera bestecisi olarak ün kazanmasını anlatan romanı Signa'yı okudu. Bu romandaki karakter onun edebiyat alanındaki kendi hedeflerine ulaşması açısından prototipi olacaktı..

Açıklama:

1894 yılında serseriliği nedeniyle Buffalo'daki Erie County Cezaevi'nde 30 gün hapis yattı. Daha sonraları Yol adlı kitabında bu hapishanedeki ortamı "düşünülemeyecek" korkunçlukta, "insanın düşebileceği en derin çukur" olarak tarif etti.

"Japon Kıyılarında Tayfun", denizcilik deneyimlerinin bir meyvesidir.

London için Klondayk dönemi sağlığı açısından pek de iyi gitmedi. Klondayk'taki diğer birçok kişi gibi o da beslenme yetersizliğinden iskorbüt hastalığına yakalandı.

London, Klondayk'ın tüm güçlüklerine karşın hayatta kalmayı başardı. Bu çabası onun en iyi eserlerinden sayılan Ateş Yakmak adlı kitabını yazmasına esin kaynağı olmuştur.

1898'de Oakland'a döndüğünde ciddi olarak yazdıklarını yayınlatma çabasına girişti. Bu dönemi "Martin Eden" adlı romanında akıllara kazınacak bir biçimde anlatır.

Demir Ökçe isimli romanı başta olmak üzere yazarın birçok eserinde sosyalist bakış açısını açıkça görebiliriz. Yazarın bu bakış açısı kuramcı veya entelektüel sosyalizmden değil, daha çok yaşam tecrübelerinden ve kendi içinden gelmektedir.

Jack London'ın şaşırtıcı derecede çok sayıda hikâyesi bugün bilimkurgu olarak sınıflanabilir.

"The Unparalleled Invasion" Çin'e karşı bir biyolojik savaşı, "Goliah" nükleer denilebilecek bir enerji silahını, "The Shadow and the Flash" görünmezlik peşinde farklı yollar tutan iki rakip kardeşi, "A Relic of the Pliocene" çağdaş insanın bir mamutla karşılaşmasını, Londra'da Jung'un kuramlarına ilginin yoğun olduğu döneme ait daha geç bir hikâyesi "The Red One" dünya dışı bir nesnenin etkisindeki bir ada kabilesini konu edinir. Negatif ütopya ya da distopi örneği olarak yazdığı Demir Ökçe romanı da bugünün "Soft" bilimkurgu tanımına uygun düşer.