İngilizce 100 kelime ve cümle acil lazım proje ödevi​

Sagot :

a / an: belirsizlik takısı, bir; (sessiz harfle başlayan isimlerden önce “a”, awalilerden önce “an” kullanılır).

big: büyük.

book: kitap; defter; yer ayırtmak, rezervasyon yaptırmak.

cat: kedi.

dad: baba.

dog: köpek.

house: ev.

mom: anne (çocuk dili veya ‘mother’ kelimesinin kısa söylenişi).

red: kırmızı; (yüz) kıpkırmızı, al; (saç) kızıl.

the: belirlilik takısı (tekil veya çoğul adların önünde kullanılır).

tree: ağaç.

am: birinci tekil şahıs için (yardımcı fiil); -dir, -dır, olmak, bulunmak.

are: ikinci tekil ve tüm çoğul şahıslar için; -dir, -dır, olmak, bulunmak.

he: o (erkek).

I: ben.

is: üçüncü tekil şahıs için (yardımcı fiil); -dir, -dır, olmak, bulunmak.

it: o; onu; ona (cansızlar, hayvanlar).

she: o (dişi).

they: onlar; herkes.

we: biz.

you: sen, siz; seni, sizi; sana, size.

be: olmak; bulunmak.

can: -ebilmek, -abilmek (yapabilmekü edebilmek).

did: do’ (yapmak) fiilinin -di’li geçmiş hali; -di’li geçmiş zamanda yardımcı fiil.

do: bir eylem veya bir işi yapmak; geniş zaman yardımcı fiili.

does: do (yapmak)’ fiilinin geniş zamanda üçüncü tekil şahıs hali; üçüncü tekil şahıs geniş zaman yardımcı fiili (soru ve olumsuz cümlelerde).

done: do’ (yapmak) fiilinin üçüncü hali; bitmiş, yapılmış, sona ermiş; pişmiş; anlaştık.

go: gitmek.

gone: go’ (gitmek) fiilinin üçüncü hali; kaybolmak, yerinde yeller esmek; bitmiş; yok olmuş, gitmiş.

went: go’ (gitmek) fiilinin di’li geçmiş hali.

what: ne.

cake: kek; top kek; pasta; revani.

her: (üçüncü tekil şahıs için zamir; kadın) onun, ona.

his: (üçüncü tekil şahıs için zamir; erkek) onun, ona.

in: (yer) içinde; içine.

its: (cansızlar ve hayvanlar için) onun; ona ait (onunki)

make / made: yapmak, etmek; üretmek; make’ (yapmak) fiilinin di’li geçmiş hali.

my: benim.

not: olumsuzluk takısı.

that: şu, o.

this: bu.

your: senin, sizin.

bus: otobüs; otobüsle götürmek; otobüsle taşımak.

bye: Hoşçakal, Eyvallah, bay bay (bye, bye-bye, goodbye).

here: burada; buraya; buradan; burası.

home: ev, aile ocağı; yuva, yurt.

little: küçük, ufak; (sayılamayan isimlerde) az.

one: bir.

put: koymak, yerleştirmek, oturtmak.

see / saw: : görmek; see’ (görmek) fiilinin di’li geçmiş hali.

some: biraz, bir miktar; birkaç; bazı.

there: orada, oraya; var.

two: iki.

all: hepsi, tümü; bütün; tamamen.

by: vasıtasıyla; ile; yanında, yanıbaşında.

come / came: gelmek; come’ (gelmek) fiilinin di’li geçmiş hali.

eat: yemek; yemek yemek.

from: -den, -dan; (zaman) -den, -dan: (kişi) -den, -dan: (köken) -den, -dan.

long: uzun.

look: bakmak; görünmek.

now: şimdi, şu anda; artık

to: -e/a; -e/a doğru; -e/a kadar; -mek, -mak.

where: nerede, nereye, nereden.

and: ve; (sayılar) daha.

but: fakat, ama.

good: iyi; başarılı; hoş, güzel.

had: has’ ve ‘have’ (sahip olmak) fiillerinin ikinci ve üçüncü halleri.

has: üçüncü tekil şahıslarda sahip olmak (has got).

have: sahip olmak (have got).

help: yardım etmek, yardımcı olmak; yardım.

how: nasıl; ne şekilde; ne durumda; kaç, ne kadar.

like: hoşlanmak, sevmek, beğenmek; gibi.

into: içeri; -e/a, -ye/ya.

of: -nin, -nın.

or: veya, ya da, yoksa; aksi takdirde.

out: dışarı, dışarıya; dışarıda; çıkmış; (out of) dışında, dışarı, dışarıya.

over: üzerinde; üzerinden; üstünde; üstüne.

shall: (Tekil ve çoğul şahıslarda) -ecek, -acak.

too: de/da, dahi (olumlu cümlelerde); gereğinden fazla, çok, aşırı.

very: çok, pek.

who: kim.

will: -ecek/acak.

with: ile, beraber; -li, -lı.

at: (yer) -de/da; (zaman) -de/da; (yer) -de/da.

away: başka yere, başka tarafa; uzağa, uzaklara, uzakta; (kaldırmak) başka bir yere.

day: gün; gündüz.

for: için; -e/a, -ye/ya; süresince (zaman).

me: beni; bana.

them: onları; onlara.

up: yukarı, yukarıya, yukarıda; dik olarak; (zaman) dolmuş; (yer) kuzeyi belirtir.

was / were: am ve ‘is’ (to be) fiilerinin di’li geçmiş hali; are’ (to be) fiilinin di’li geçmiş hali.

down: aşağıya; aşağıda; boyunca.

get: getirmek; almak; edinmek; sahip olmak; uğramak; binmek; varmak, ulaşmak; anlamak.

no: (olumsuzluk cevabı) hayır; hiç, hiçbir; olamaz, imkansız (‘Oh, no!’).

on: üzerinde, üzerine; üstünde, üstüne.

say / said: söylemek, demek, belirtmek; say’ (söylemek, demek) fiilinin di’li geçmiş hali.

water: su; sulamak.

when: ne zaman (soru kelimesi).

yes: evet; tabii; buyurun, efendim.

sandwich: sandviç; ekmek arası; sandviç yapmak; iki şeyin arasına sıkıştırmak.

ÇOK GÖRÜNDÜĞUNE BAKMA AÇIKLAMASIDA VAR