I have a flight to America (Amerika'ya uçuşum var.)
speaks fluent english(Akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyor.)
Frozen foods are not healthy(Dondurulmuş gıdalar sağlıklı değildir.)
I fried the potatoes in oil.(Patatesleri yağda kızarttım.)
Working in an international company(Uluslararası bir şirkette çalışıyor.)