Yalancı çoban İmdat! Yetişin, sürüye kurt geldil diye bağırdı , Yoland sobani dat! Yetisin surune kurt geldi Acil ​

Sagot :

Selamm

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, güzel bir köy varmış. Bu köyün çok akıllı bir çobanı varmış. Bu çoban köy halkının sürüsünü otlatırmış merada. Bazen bağlara, yüksek ovalara, şurlara burlara götürüp otlatırmış.

Her gün böyle çoban sürüyü otlatırken sıkılmış. Demiş ki; “Bütün köy halkı gidiyo; kendi değişik yerlerde iş yapıyo, erkekler kahvede oturuyo, akşam olunca aileleriyle bir araya geliyolar. Ben hep koyunlarla bu dağda bayırda, sıkılıyorum. Bunlara öyle bi oyun oyniyim ki kendime de eğlence çıksın.” “Ne yapsam, ne yapsam?” diye düşünmüş. Sonunda kendince parlak bi fikir bulmuş. Başlamış bağırmaya; “Yetişin, kurtlar sürüyü bastı, yetişin, kurt geldi, kurt geldi.” Halk, çabanın sesini duymuş. Herkes eline bi şey almış. Kimi tüfeğini, kimi sopasını, kimi tırmığını, çapasını; koşmuşlar dağlara doğru, çobana yardıma. Varmışlar çobanın olduğu yere. Bir de bakmışlar ki; sürüyü kurt falan basmamış. Gayet güzel bi şekilde sürü otlakta. Çaban da kendini yerden yere atarak kahkahaları basmış; gülüyo, milletle alay ediyo. Kızmışlar köy halkı. Demişler ki; “Niye bize böyle bi oyun oynadıni ne gereksinim duydun, niye yaptın?” “E canım sıkıldı. Ben sürekli burda koyunlarla birlikteyim; siz yine bir aradasınız, muhabbet ediyosunuz. Beni kimse burda düşünmüyo. Ben de kendime bi eğlence yaratayım dedim.” demiş. Neyse, demişler; “Bi daha yapma.” diye çobana tembih edip köyün yolunu tutmuşlar.

Aradan bi süre geçmiş. Çobanın canı yine sıkılmış. Demiş ki; “Şu oyunu bi daha oyniyim, biraz daha eğleneyim.” Tekrar başlamış bağırmaya; “Yetişin, kurt geldi, kurt geldi, sürüye saldırıyo.” diye. Avaz avaz bağırmış. Köy halkı bi düşünmüşler; “Gitsek mi, gitmesek mi? Ya doğruysa?” diye tereddüt etmişler. Herkes bi şeyleri kapmış; koşmuşlar çobana yardıma. Tekrar bakmışlar ki; kurt diye bi şey yok ortada. Çoban yine kendini yerlere atmış; kahkahalarla gülüyo. Bu sefer çok kızmışlar. Demişler ki; “Bi daha bak, dikkat et, yardıma gelmeyiz.” Çoban; “Ama siz, kendi aranızdaeğleniyosunuz, şöyle yapıyosunuz, böyle yapıyosunuz; ben burda yapayalnızım sürüyle. Bana bu eğlenceyi çok mu görüyosunuz?” diye tuhaf tuhaf konuşmuş. Çok kızdırmış köylüleri. Köylüler tekrar köyün yolunu tutmuşlar. Çoban da tekrar işinin başına dönmüş; koyunları otlatmaya devam etmiş.

Yine aradan zaman geçmiş. Bu sefer gerçekten kurtlar basmışlar. Hem de bir değil; birkaç tane birden sürüye saldırmışlar. Çoban bağırmaya başlamış; “Yetişin, yetişin, sürü elden gidiyo, kurtlar bastı.” diye; ama bu sefer yardıma gelen olmamış. Şaka yapıyo zannetmişler, aldırmamışlar. Bi de bakmışlar ki; çoban kan ter içinde köye doğru koşuyo, geliyo. Demişler; “Hayrola, bu ne hal?” “Ben size bağırdım, çağırdım. Niye yardımıma gelmediniz? Koyun diye, sürü diye bi şey kalmadı.” demiş çoban. Köylüler de demişler ki; “Sen bize yalan söyledin; biz bikaç kez geldik; ama ortada kurt yoktu. Sen kendi cezanı kendin çekiyosun. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Bi daha yalan söylememeyi öğrenmiş.

İyi Dersler

Cevap:

hikaye var anlamadım

Açıklama:

adım adımaçıklama söyler misin