Sagot :
Plastik ve serüveni
Günlük yaşamımızda hayatımızın büyük bir bölümünü kapsayan plastikler son zamanlarda özellikle ithalat konusuyla gündemimize oturdu.
Sadece ülkemizin problemi gibi görünse de bu durum aslında küresel bir problem. Dünyada her yıl 400 milyon ton plastik çöpe gidiyor. Geri dönüşüme gittiğini sandığımız ürünlerin aslında sadece %9’u geri dönüşüm için uygun. Bunların da %90’ı tesis imkânı olmadığı için çöp oluyor. Sanırım bu durumun gerçekliğini kanıtlayan en güzel örnek Güney Pasifikte’ki yerleşim olmayan 38 milyon parça (18 ton) plastik atıkla dünyanın en kirli adası olan Henderson adası. Her yıl kötü atık yönetiminden dolayı 4,8 – 12 milyon ton plastiğin okyanuslara gittiği düşünülerse bu duruma şaşırmamak gerekir.
Geri dönüşüm konusuna geldiğimizde atık hiyerarşisinde son basamaklardan biri olduğunu ve önce plastik kullanımını reddetmemiz, yapamıyorsak azaltmamız en son çare olarak geri dönüşüme başvurmamız gerektiğini düşünüyorum. Konu plastik geri dönüşümüne geldiğinde yukarıda da belirttiğim gibi çok az bir miktarı bu duruma uygun. Ki Haziran 2021 tarihinde Uluslararası Kirleticilerin Önlenmesi Ağı (IPEN) tarafından yayınlanan Plastik Atık Yönetiminin Tehlikeleri adlı rapora göre, plastik geri dönüşümü de devasa miktarlarda tehlikeli atık oluşturuyor. Aynı zamanda zengin ülkelerden yapılan plastik atık ihracatı plastiğin içerisinde bulunan zehirli kimyasal aracılığıyla alıcı olan ülkelerin gıdalarını kirletiyor. Özellikle bazı yerlerden alınan yumurtalarda dioksin ve PCB seviyeleri AB’nin belirlediği güvenlik limitlerinin çok üzerinde.
Plastikler atıldıktan belirli bir süre sonra güneş ışığı, rüzgâr vb. etkenlerden dolayı parçalanarak mikroplastik ve nanoplastiklere dönüşüyorlar ve bu noktada durum daha da zararlı bir hal alıyor. Boyutları iyice küçülen bu plastiklerle başa çıkmak neredeyse imkânsız bir hale geliyor. 2019 yılında yapılan bir çalışmada araştırmacılar tek bir sallama çay poşetinin kaynar su ile muamelesi sonucunda yaklaşık 11,6 milyar mikroplastik parçacığı ve 3,1 milyar nanoplastik parçacığı fincanın içine bıraktığını tespit ettiler. Yani bu, daha önce diğer yiyecek ve içeceklerde bulunan plastik miktarından binlerce kat daha yüksek oranda plastik parçacık bulunması demek. “Türkiye'deki Deniz Canlılarında Mikroplastik Kirliliği” raporu kapsamında incelenen her iki balıktan birinde mikroplastik bulundu. Doç. Dr. Sedat Gündoğdu tarafından yapılan araştırmada, Türkiye’de satılan 16 farklı markanın sofra tuzu örnekleri incelendi ve hepsinde mikroplastik parçacığı bulundu. Her ne kadar insanların üzerindeki etkileri tam olarak bilinmese de içerisinde tehlikeli atık barındıran bir maddenin insana zarar vermeyeceğini düşünmek bilim dışı olur. Olası etkiler üzerine yapılan çalışmalar da bağışıklık fonksiyonunun bozulması ve nörotoksisiteye neden olabileceği gibi kronik inflamasyon ve neoplazi riskinde artışa neden olabileceğine dair de güçlü kanıtlar bulundurmaktadır.
2009 yılında yapılan bir çalışmada Antarktika’da toplanan buzul örneklerinde 96 mikroplastik parçacığı tespit edildi. Genel miktarın litre başına 12 parçacığa tekabül ettiği ve 12 farklı polimer çeşidi içerdiği belirtildi. Bilim insanlarının Mayıs 2021 tarihli yaptıkları çalışmasında İzlanda'da Avrupa'nın en büyük buzulu olan Vatnajokull buzulunda mikroplastik parçacıkları bulundu. Bugün Everest Dağı'nın zirvesinden İtalyan Alpleri'ne, Sibirya'nın ücra köşelerinden Ekvador'daki And Dağları'na ve Norveç'teki Svalbard adaları açıklarındaki buzdağlarına kadar tüm dünyada mikroplastiklere rastlanıyor.
Ve artık asit yağmurları gündem olarak yerini plastik yağmurlarına bıraktı. Brhaney ve ark. (2020) yılında yaptıkları bir çalışmada 14 ay boyunca yağmur suyu ve hava örnekleri topladılar. Ölçümler sonucunda her yıl ABD'nin 11 korunaklı bölgesine, bin metrik tondan fazla mikroplastik partikülün yağmurla geldiği tespit edildi ki bu oran da yaklaşık 120 milyon plastik şişeye tekabül ediyor.
Yani anlayacağımız plastikler hayatımızın içinde derken sadece kullanım alanı olarak değil yediğimiz yemeklerden tutun insan eli değmemiş adalara kadar her yere ulaşmış durumdalar. Üretilen ilk plastiğin hala yerkürede olduğunu da düşünürsek durumun fazlasıyla ciddi olduğu açıktır. Bu noktada ilk yapmamız gerekenin plastiği tanımak olduğunu düşünüyorum.
Plastik tanımı, ilk plastik üretimi ve son durum
Plastik, aslen “esnek ve kolay şekillendirilebilir” anlamına gelen bir kelimedir ancak son yüz elli yılda polimerler adı verilen bir malzeme kategorisinin adı olarak da anılmaktadır. Plastikler, yüksek moleküler ağırlığa sahip polimerlerdir. Polimerler doğada bol miktarda bulunur ki buna en iyi örnek, çok yaygın bir doğal polimer olan ve bitkilerin hücre duvarlarını oluşturan selülozdur. Fakat bizler bazen selüloz gibi doğal maddeler kullanarak, ancak daha sıklıkla petrol ve diğer fosil yakıtların sağladığı bol karbon atomlarını kullanarak sentetik polimer yapmayı öğrendik. Yaptığımız sentetik polimerler doğada bulunanlardan çok daha uzun atom zincirlerine sahip, güçlü, hafif ve esnektiler ve bu özellikler sentetik polimerleri son derece kullanışlı kıldı ve hayatımızın büyük bir parçası haline getirdi.
İlk sentetik polimer 1869 yılında John Wesley Hyatt tarafından icat edildi. Bu keşif insanoğlunun gözünde devrim niteliğindeydi. İnsanın ürettiği bir şey ilk kez doğanın koyduğu sınırlarla kısıtlanmamıştı hatta bu ürün doğal dünyayı insan ihtiyacının yıkıcı güçlerinden koruyabilirdi. Ayrıca bu buluş insanları doğal kaynakların kıtlığının getirdiği sosyal ve ekonomik kısıtlamalardan kurtarmaya da yardımcı oldu. Ucuz selüloit, maddi zenginliği daha yaygın ve elde edilebilir hale getirdi. Ve plastik devrimi böylece başlamış oldu.
1970-1980 yıllarına geldiğimizdeyse plastiğin itibarı düşmeye başladı. Oluşan plastik yığınları, plastiğin çoğunun tek kullanımlık olması ve plastiğin doğada bir insan ömründen çok daha fazla sürede kalması plastiği özel bir hedef haline getirdi. Plastik endüstrisi hemen buna çözüm olarak geri dönüşüm sistemini önerdi ve belediyelere atık yönetim sistemlerinin bir parçası olarak geri dönüştürülebilir malzemeleri toplamaya ve işlemeye teşvik eden etkili bir hamleyle öncülük etti. Ancak sonuçlar pek istenilen gibi olmadı çünkü geri dönüşüm mükemmel bir çözüm olmadığı gibi hala plastiklerin birçoğu çöplüklere ve çevreye bırakılmaktadır. Ayrıca plastik geri dönüştürüldüğünde hammaddesinin kalitesinde büyük bir düşüş yaşanır bu da hem ticari hem de çevre açısından istenilen sonucu vermemektedir.
Ve 2000’li yıllar artık plastiğin büyük problem oluşturduğu, gelişmiş ülkeler tarafından gelişmekte olan ülkelere ithal edildiği ve yiyeceklerimizden tutun insanoğlunun yaşamadığı yerlere kadar ulaştığı, her yıl 1 milyondan fazla deniz kuşunun ve 100 000’den fazla deniz canlısının ölümüne neden olduğu bir hal aldı. Bireysel ve ülkesel olarak bir sürü önlemler alınmaya başlandı. Buna en güzel örnek Avrupa Birliği’nin 2 Temmuz 2021 tarihi itibariyle tek kullanımlık plastikleri yasaklamasıdır. Ülkemizde de ithal edilen plastiklere yönelik bazı kısıtlamalar alınmıştı (polietilen atık ithalatı yasağı) ancak sektör temsilcileri ile yapılan görüşmeler sonucunda kaldırılıp, yerine çipli sıkı denetime geçilmesine karar verildi. Uygulama ve sonuçları ileriki dönemlerde görülecektir.
♥İYİ DERSLER EN İYİ SEÇER MİSİN☻
Thank you for visiting our website wich cover about Sosyal Bilgiler. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.
Rans Other Questions
A,b,c Gercel Sayılar Için;
2 Uzeri A =3
3 Uzeri B =4
4 Uzeri C =8
olduguna Göre A.b.c Çarpımı Kactır