Sırça Köşk bölüm bölüm yazma kitabın kahramanı sayfa sayısı konusu ana fikri bölüm nölüm yazma lütfen bilene 20 puan​

Sagot :

Sırça Köşk Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sabahattin Ali’nin daha önce toplu olarak yayımlanan ve zamana karşı koyan hikâyeleri şimdi ayrı kitaplar halinde okuyucunun karşısına çıkıyor. Bunlardan biri olan Sırça Köşk’te öyküleri Portakal, Katil Osman, Bahtiyar Köpek, Cankurtaran, Beyaz Bir Gemi’nin yanı sıra Bir Aşk Masalı, Sırça Köşk, Devlerin Masalı gibi masallar da yer alıyor.

Sırça Köşk Alıntıları - Sözleri

Bekleyen her şey bir gün solar ve ölür. Bu bir papatya da olabilir veyahut umut da..

Namuslu adam kalmamış bu dünyada iki gözüm.

"Neyse, kalbini sağlam tut."

Namuslu adam kalmamış bu dünyada iki gözüm.

yeryüzünde hiçbir şey, ne kadar uzun ömürlü olursa olsun, sonsuz değildir.

“Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar, yufka yürekli dostlar bundan hoşlanmıyorlar. 'Hep kötü, sakat şeyleri mi göreceksin?' diyorlar. 'Hep açlardan, çıplaklardan, dertlilerden mi bahsedeceksin? Geceleri gazete satıp izmarit toplayan serseri çocuklardan; bir karış toprak, bir bakraç su için birbirlerini öldürenlerden; cezaevinde ruhları kemirile kemirile eriyip gidenlerden; doktor bulamayanlardan; hakkını alamayanlardan başka yazacak şeyler, iyi güzel şeyler kalmadı mı? Niçin yazılarındaki bütün insanların benzi soluk, yüreği kederli? Bu memlekette yüzü gülen, bahtiyar insan yok mu?„

“Düşünün, bir insanın celladına gülümsemesi, kendi yumuşaklığı ile onu yumuşatabileceğini sanması kadar gülünç, adi şey olur mu?„

“Açık denizleri, etrafında duvar olmayan, uçsuz bucaksız yerleri arıyordum. Ama ruhumuz böyle gökyüzlerinde uçup dururken birdenbire yere inip insan küçüklüğü ile karşılaşmak ne tuhaf oluyor.„

Sırça Köşk İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Sırça Köşk, Sabahattin Ali'nin, içerisinde on üç hikaye ve dört adet masal bulunduran ve kitaba da adını veren ama bir masaldan fazlası olan Sırça Köşk'e özel olarak, kitabın sonunda ince mesajlar vererek noktaladığı eseridir. Dili diğer kitaplarına göre oldukça sade. Keyifli bir okuma geçirip, biraz zihin dağıtayım demek isteyenler için ideal bir eser. Ancak ben romanlarına göre, özellikle de Kürk Mantolu Madonna ve İçimizdeki Şeytan gibi muhteşem eserlerinin yanında Sırça Köşk'ü biraz sönük buldum. Anlattığı her öykü ve masalda, halkın çektiği sıkıntıları ders niteliğinde verip çıkarımlarda bulunmanızı sağlamış. Romanlarındaki o tadı vermeyebilir ama yine de bu farklı bir tür ve kendi türünde oldukça özel ve güzel. Keyifli okumalar... (Seymaa)

Sırça Köşk: Kitap 13 hikaye, 4 masaldan oluşmaktadır. Genel olarak kitabı beğendim, zaten Sabahattin Ali'nin dilini bilmeyen yoktur.. Romanlarını çok beğenerek okumuştum. Hikayeler kısa olduğu için elbette ki bir roman tadı vermiyor. Fakat çerezlik olarak aşırı iyiler.. Özellikle Dekolman hikayesinde verilen mesaj çok güzeldi. Daha sonra Masallar içinden "Bir Aşk Masalı" çok güzel bir sözle bitti.. Bknz: -"Ne talihsiz adam! Tam muradına ereceği an da öldü." +"Ondan daha talihli insan var mı? Asıl bahtiyar, bir ömür boyunca hasretini çektiği şeye kavuşan değil, ona erişeceğini anladığı anda, saadetinin en yüksek noktasında bir 'Ahh!' diyerek düşüp ölebilendir." Önerir miyim? Evet öneririm. Fakat romanlarını daha çok öneririm: •Kürk Mantolu Madonna, •Kuyucaklı Yusuf, •İçimizdeki Şeytan, Bu her 3 romanı da büyük bir şevkle okudum. Sizlere de tavsiyemdir. (Sena)

Sabahattin Ali'nin okuduğum üçüncü kitabı Sırça Köşk. Oldukça güzel, sade ve net bir kitap. Her kesimden insanın kendine pay çıkarabileceği bir eser. Toplumun sıkıntılarına, kedere ve hüzne dair gerçeklere yer verilmiş. Zamanında yasaklanan bir kitap olmasının sebebi başkaldırmak, müsade etmemek, emir almamak gibi konuların işlenmesinden kaynaklı. Kitabın kaderini belirleyen yani yasaklanmasına sebep olan ise "Sırça Köşk" adlı masal olmuştur. Devlete başkaldırı gerekçesi yasaklanmasına sebep olmuştur.       Kitap toplamda 13 öykü ve 4 masaldan oluşmuştur. En etkilendiğim "Bahtiyar Köpek" olmuştu. Öyle ki Sabahattin Ali'ye  hep olumsuzluklardan bahsettiğini söyleyenlere güzel bir cevap vermiş. Son cümlesi ise çok etkileyiciydi: " Hele cümle âlem bu köpeğin onda biri kadar rahata kavuşsun bakın ben bir daha acı şeylerden söz açar miyim?" Çirkince hikâyesinde özlem duyduğumuz sokakların eskisi gibi kalmadığını, dönüştüğünü, hatıralarımızdaki gibi olmadığını anlatılıyor. Ve asıl ilginci böyle kötü bir hale gelmiş Çirkince' nin Şirince'ye dönüşmüş olması. Hikâyelerinde ve masallarında genellikle sistem eleştirisi öne çıkıyor. Aslına bakarsanız günümüzde de hâlâ aynı sorunları yaşıyor olmamız elbette üzücü.    Sırça Köşk öyküsünde ise son cümleler yine aynı şekilde beni etkilemeyi başarmıştı: "Sakın tepenize bir Sırça Köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir Sırça Köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter." Son olarak Sabahattin Ali okurken bazen içim paramparça oluyormuş hissine kapılmadan edemiyorum. Aynı zamanda derin düşünmemi de sağlıyor. Masal ve öykü okumayı seviyorsanız mutlaka tavsiyelerim arasında olabilecek bir eser. Keyifli okumalar (Senem)

Kitabın Yazarı Sabahattin Ali Kimdir?

Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğmuştur.

Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısiyla, ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır.

Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926). Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930).

Yurda döndükten sonra Sabahattin Ali, Orhaneli’nde ilkokul öğretmenliğine atandı. Aydın ve sonra Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır.

Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932), bir yıla mahkûm olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur (1933). Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un "eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini" istemesi üzerine Varlık dergisinde "Benim Aşkım" adlı şiirini yayımlayarak (15 Ocak 1934) Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yapmıştır.

16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936'da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir.

Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır.

1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştır (1941 - 1945).

"İçimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, İstanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır (1945). Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır (1946 - 1947). Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle "Milli Şef" İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır.

Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?"

Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Jandarma karakolunda katledilmiş daha sonra da cesedi 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmuştur.

Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştır.

Bulgaristan’ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali’nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan’ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950’li yıllardan beri Bulgaristan’daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır.

Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, hece vezniyle yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini Balıkesir'de çıkan ve Orhan Şaik Gökyay tarafından yönetilen Çağlayan dergisinde yayımlamıştır (1926).

Servet-i Fünun, Güneş, Hayat, Meşale gibi dergilerde de yazan (1926 - 1928) Sabahattin Ali, bu arada öykü de yazmaya başlamış, ilk öyküsü "Bir Orman Hikayesi" Resimli Ay'da yayımlanmıştır (30 Eylül 1930).

Toplumsal eğilimli bu öyküyü Nazım Hikmet, şu sözlerle okurlara sunmuştur: "Bu yazı bizde örneğine az tesadüf edilen cinsten bir eserdir. Köylü ruhiyatının bütün muhafazekâr ve ileri taraflarını, iptidaî sermaye terakümünü yapan sermayedarlığın inkişaf yolunda köylülüğü nasıl dağıttığını ve en nihayet, tabiatın deniz kadar muazzam bir unsuru olan ormanın muğlak, ihtiraslı hayatını, kımıldanışların zeki bir aydınlık içinde görüyoruz".

Sabahattin Ali, af yasasından yararlanarak hapisten çıktıktan sonra, özellikle Varlık dergisinde yayımladığı "Kanal", "Kırlangıçlar", "Arap Hayri", "Pazarcı", "Kağnı" (1934 - 1936) gibi öyküleriyle dikkati çekmiştir.

Sabahattin Ali Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırmıştır. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirmiş, aydınlar ve kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirmiştir.

1937'de yayınlanan Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir.

Sabahattin Ali'nin halk şiirinden esinlenerek yazılmış şiirlerini içeren Dağlar ve Rüzgâr (1934) adlı kitabı yazın çevrelerinde ilgi uyandırmış, örneğin Yaşar Nabi, Hakimiyeti Milliye'de şu övücü satırları yazmıştır: "Bu kitabın mümeyyiz vasfı halk edebiyatı tarzında bir deneme teşkil etmesidir. Sabahattin Ali'nin tecrübeli muvaffak neticeler vermiş. Ve bize, şiirleri doğrudan doğruya bir halk şairi elinden çıkmamış olduklarını hissetirmekle beraber, o tanıdığımız ve sevdiğimiz samimi edayı tattırabiliyor. Komplike imajlardan kaçınılmış olması, bu şiirlere büyük bir sadelik vermiş." Ancak, Sabahattin Ali, bu kitabından sonra şiirle ilgilenmemiş, sadece öykü ve roman yazmıştır.

'Leylim Ley', 'Aldırma Gönül' gibi halk dilinden yararlanarak yazdığı şiirler herkes tarafından bilinir.

Sabahattin Ali, Varlık'ta Esirler adlı üç perdelik bir oyun da yazmış (1936), ancak bu türü de bir daha denememiştir.

Sabahattin Ali Kitapları - Eserleri

Kuyucaklı Yusuf

Bütün Şiirleri

Çakıcı'nın İlk Kurşunu

Değirmen

Hep Genç Kalacağım

Kağnı - Ses - Esirler

Kamyon

Mahkemelerde

Markopaşa Yazıları ve Ötekiler

Sırça Köşk

Yeni Dünya

İçimizdeki Şeytan

Öyküler Şiirler ve Oyun

Arabalar Beş Kuruşa

Canım Aliye, Ruhum Filiz

Bütün Öyküleri - 2

Bütün Öyküleri 1

Üç Öykü

Bütün Eserleri

Dağlar ve Rüzgar

Değirmen - Dağlar ve Rüzgar

Kuyucaklı Yusuf - İçimizdeki Şeytan - Kürk Mantolu Madonna

Dağlar ve Rüzgar - Kurbağanın Serenadı - Öteki Şiirler

Tüm Eserleri - Öyküler

Kırlangıçlar

Kağnı

Ses

Kağnı - Ses

Kürk Mantolu Madonna

Aldırma Gönül

Esirler

Bütün Öyküleri - 3

Bütün Öyküleri - 4

Bütün Öyküleri - 5

Tüm Eserleri - Oyunlar Şiirler Mektuplar Yazılar Tutanaklar

Köpek

Bir Delikanlının Hikayesi

Bir Cinayet Sebebi

Seçme Şiirler

Gramofon Avrat

Ehliyetsiz İktidar

Leylim Ley

Benim Meskenim Dağlardır

Beyaz Bir Gemi

Şiirler

Mehtaplı Bir Gece

Sabahattin Ali Seti

Kuyucaklı Yusuf

Çocuklar Gibi

Devlerin Ölümü

İki Kadın

Öyküler

Sabahattin Ali Biyografi

Kağnı & Kamyon ve Diğer Öyküler

Sabahattin Ali Şiirleri

Değirmen-Esirler

Tüm Eserleri

Gönül Yayıncılık Sabahattin Ali Seti 12 Kitap

Bir Fotoğraf Camı: Çektiği ve Çekemediği Fotoğraflarıyla Sabahattin Ali

Yeni Dünya ve Ses

Sırça Köşk ve Masallar

Değirmen ve Kağnı

Sabahattin Ali - Bütün Eserleri (Özel Deri Ciltli Kutulu)

Asfalt Yol

Değirmen - Sırça Köşk

Seçme Öyküler 1

Yeni Dünya - Sırça Köşk

Balaca Həsən

Devlerin Ölümü - Bir Aşk Masalı - Koyun Masalı - Sırça Köşk

İstanbul'u Dinliyorum - Leylim Ley (2 Kitap Birden)

Hasan Boğuldu - Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır (2 Kitap Birden)

Gramofon Avrat - Nedime

Seçme Öyküler 2

Dağlar ve Rüzgar-Esirler

Ses & Duvar ve Diğer Öyküler

Seçme Öyküler

Kürk Mantolu Madonna