Sagot :
Toprağın Önemi
Canlılar, tarih boyunca besin elde etmekten barınma ihtiyaçlarını karşılamaya kadar pek çok
alanda topraktan yararlandı, yaşamak için toprağa ihtiyaç duydu. İnsanların toprağı ekip
biçmeye başlamalarına Tarım Devrimi diyoruz. İnsanlar, toprağı ekip biçmeyi öğrendikten
sonra daha fazla tarım ürünü elde edebilmenin yollarını aradı ve tarımın gelişmesi için çaba
harcadı. Zamanla yabani hayvanların evcilleştirilmesi, bu hayvanların beslenmesi için ihtiyaç
duyulan çayırların ve otlakların da önem kazanmasına, dolayısıyla toprağın öneminin daha
da artmasına neden oldu. Bu dönemlerde insanlar, günlük yaşamda kullandıkları bazı
eşyaların yapımında da topraktan faydalanmaya başladılar. Tüm bu gelişmeler, insan
yaşamında toprağın giderek önem kazanmasını sağladı.
Tarımın gelişmesi ve önem kazanması devletlerin daha güçlü hâle gelmesini sağladı,
böylece devletler, verimli topraklara sahip olmak ve topraklarını genişletmek için fetihler
yapmaya başladı. Verimli topraklara sahip olan devletler, üretimin devamlılığını sağlamak için
toprak yönetim sistemleri oluşturdu.
Anadolu ve Mezopotamya Uygarlıklarında Toprağın Yeri ve Önemi
İlk Çağ’da Anadolu ve Mezopotamya uygarlıkları toprağa ve tarıma büyük önem verdiler.
Tarımda üretim gücü olarak hayvanları ve geliştirdikleri araçları kullandılar. Oraklar ve
sabanlar bu ilkel araçlardan bazılarıydı. Ayrıca bu uygarlıklar, toprak yönetiminde sistemli bir
yapı ve tarımla ilgili yasalar da oluşturdular.
Sistemli yapının ilk örneği, Hititlerde kralın mülkiyet hakkını elinde bulundurmak şartıyla bazı
kişilere işlemek üzere toprak bağışlamasıydı. Bu kişiler elde ettikleri gelirle asker yetiştirdiler,
atlı arabaların ve sabanların masraflarını karşıladılar.
Sümerler, MÖ 3500 yılında çivi yazısını bulduktan sonra hiç vakit kaybetmeden insanlık
tarihinin ilk yazılı kanunları olan “Urgakina Kanunları”nı ilan ettiler. Tarım alanlarının
korunması amacıyla toprağını ekmeyen ya da zarara uğratan kişilere tazminat cezaları
uyguladılar. Friglerde ise ekili toprağa zarar vermek, saban kırmak, üretimde kullanılan öküzü
kesmek ölümle cezalandırılırdı.
TOPRAKTAN ÜRETİR, TOPRAĞI YÖNETİRİZ
ÖZET
SOSYAL BİLGİLER
2 / 4
Orta Çağ Avrupa’sında Toprağın Yeri ve Önemi
Orta Çağ Avrupa’sında verimli topraklara ve ticaret yollarına yakınlık yerleşim alanlarının
seçilmesinde etkili bir faktördü. Devletlerin topraklarının genişliği de önemli bir güç
göstergesiydi.
Bu dönemde Avrupa’da hem ekonomik hem de hukuki özelliklere sahip feodalizm ya da
derebeylik olarak da adlandırılan toplum yapısı vardı. Bu yapıda halk; soylular, rahipler,
burjuvalar ve serfler olmak üzere sosyal sınıflardan oluşuyordu. Soyluların en üstünde yer
alan senyör denilen derebeyler toprak sahipleriydi. Soylular şatolarda yaşıyor, serfleri
kalelerin çevresindeki tarıma elverişli toprakların işlenmesi için çalıştırıyorlardı. Serfler,
ürettikleri tarımsal ürünlerin sadece kendi ihtiyaçlarına yetecek kadarını alıyor, geri kalanın
tümünü derebeyine bırakıyorlardı. Ayrıca topraklarla birlikte alınıp satılabiliyorlardı. Serfin
soylunun toprağında çalışması zorunluydu. Topraktan ayrılması durumunda ise soylunun
onu bulup tekrar topraklarında çalıştırma hakkı vardı.
İslam Medeniyetinde Toprağın Yeri ve Önemi
Toprak, İslam medeniyetinde tarımsal üretimin yanında yönetimde de büyük önem taşıyordu.
Fetihlere dayalı siyasi ve askerî politikalar, toprağın yönetimi için sistemli bir yapıyı gerekli
hâle getirdi. İslam medeniyetinde de toprağın mülkiyeti, Hititlerdekine benzer şekilde
devletindi. Bu topraklardan işlenmesi için Müslüman halka bırakılan topraklara mirî arazi
denirdi. Devlet arazilerinin bir kısmı da ikta adı altında devlet görevlilerine hizmetleri ve
maaşları karşılığında verilirdi.
Büyük Selçuklular ve Türkiye Selçuklularında Toprağın Yeri ve Önemi
Türkiye Selçuklu Devleti’nde toprak, Büyük Selçuklu Devleti’nde olduğu gibi sultana aitti ve
mirî arazi olarak adlandırılırdı. Mirî arazi; has, ikta (dirlik), mülk ve vakıf olmak üzere dörde
ayrılırdı.
Has arazi: Sadece hükümdar ve ailesine verilen topraktır.
İkta (dirlik) arazi: Hizmet karşılığında asker ve sivil devlet adamlarına verilen topraktır. İkta
sahipleri bu topraklardan elde ettikleri gelirin bir kısmı ile geçimlerini sağlar, bir kısmı ile de
asker yetiştirirlerdi. İkta topraklarının mülkiyeti sultana, işletim hakkı ise ikta sahiplerine aitti.
İkta sahipleri, bölgenin güvenliğinin sağlanmasından da sorumluydu. Devlet bu sayede hem
asker yetiştirmiş hem de üretimin devamlılığını sağlamış oluyordu.
TOPRAKTAN ÜRETİR, TOPRAĞI YÖNETİRİZ
ÖZET
SOSYAL BİLGİLER
3 / 4
Mülk arazi: Belli hizmet karşılığı devlet adamlarına verilen topraktır. Bu tür toprak sahipleri
toprak üzerinde her türlü hakka sahipti.
Vakıf arazi: Devlete ait topraklardan bir kısmının bilimsel ve sosyal kurumların ihtiyaçlarını
karşılamak üzere ayrıldığı topraktır.
Osmanlı Devleti’nde Toprağın Yeri ve Önemi
Osmanlı Devleti’nde tarım, ekonominin temelini oluşturuyordu. Toprağın önemli bir kısmı
devlete, toprağı kullanma hakkı ise halka aitti. Osmanlı Devleti’nde toprak mirî, mülk ve vakıf
olmak üzere üç kısma ayrılırdı.
Mirî toprak: Mirî topraklarda mülkiyet devlette, kullanım hakkı ise halktaydı. Bu topraklar,
dirlik (tımar) olarak adlandırılan bir sistemle yönetilirdi. Devlet, bu toprakların işlenme
süreçlerinin denetlenmesi ve vergilerinin toplanması için halktan belli kişilere sorumluluk
verirdi. Bu kişilere dirlik sahibi denirdi. Dirlik sahiplerinin sorumluluğundaki toprakları ise
köylü ve çiftçiler işlerdi. Toprağını iyi ekip biçmeyen veya 3 yıl üst üste boş bırakan, seferlere
katılmayan dirlik sahiplerinden toprakları geri alınır ve bir başkasına verilirdi. Mirî topraklar
gelirlerine göre has, zeamet ve tımar olmak üzere üçe ayrılırdı. Geliri en fazla olan topraklar
has, en az olan topraklar ise tımardı.
Mülk toprak: Devlet hizmetinde bulunanlara padişah tarafından verilirdi. Mülkiyeti bu
şahıslara aitti.
Vakıf toprak: Gelirleri kişiler ya da devlet tarafından dinî kurumların, bilim ve hayır
kurumlarının giderleri için kullanılan topraklardı.
Tarımın Türkiye Ekonomisindeki Yeri
Tarım, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren ülke ekonomimize büyük katkı sağladı. 1980 yılına
kadar ülke gelirinin yarısından fazlasını tarım gelirleri oluşturdu. Ancak bu yıldan sonra
sanayi gelirlerinin payı giderek arttı. Buna rağmen ülkemizde çalışan nüfusun yarısına yakını
tarım sektöründe çalışmaktadır. Ülkemizde farklı iklim çeşitlerinin görülmesi tarım ürünü
çeşitliliğinin de artmasını sağlamıştır.
TOPRAKTAN ÜRETİR, TOPRAĞI YÖNETİRİZ
ÖZET
SOSYAL BİLGİLER
4 / 4
Cumhuriyet döneminde ülkemizin tarım
olanaklarını arttırmak için çeşitli çalışmalar
yapılmıştır. Bunlar sulama, gübreleme,
tohum ıslahı, makineleşme ve çiftçilerin
eğitimidir. Ziraat Bankası, Toprak
Mahsulleri Ofisi ve Tarım Kredi
Kooperatifleri de tarımı destekleyen
kuruluşlardandır. Ayrıca ülkemizde tarımın
gelişmesi için yapılan çalışmalardan en
önemlisi Güneydoğu Anadolu Projesi,
kısaca GAP’tır.
Günümüzde Toprağın Yeri ve Önemi
Toprak, günümüzde insan yaşamındaki yerini korumaktadır ancak teknoloji, toprağın
işlenmesi ve korunması süreçlerine doğrudan dâhil olmaktadır. Öyle ki artık toprağın sahip
olduğu mineraller, vitaminler ve nemliliği anlık olarak ölçülebilmekte, yapay zekâ sistemleriyle
toprak ilaçlanıp sulanabilmektedir. Toprak, teknoloji sayesinde farklı şekillerde işlenebilmekte
ve sanayide birçok alanda kullanılmaktadır. Tuğla, kiremit, porselen ve cam sanayisinin
temel ham madde kaynağı topraktır. Teknolojideki gelişmeler, toprağın üretimdeki alansal
büyüklüğünün önemini de ortadan kaldırmıştır. Dikey tarım olarak bilinen tarım yöntemleriyle
topraktan tarım arazilerinde olduğundan daha dar alanlarda ve daha verimli bir şekilde
faydalanmak mümkün hâle gelmiştir.
Günümüzde bir devletin gücünü belirlemek için alansal büyüklük yeterli bir etmen değildir. Bu
nedenle, ülke topraklarının boğazlar ya da enerji kaynakları gibi stratejik öneme sahip
bölgelerde bulunması, büyüklükten daha önemli bir etmen olarak karşımıza çıkar.
Geçmişte uygulanan toprak yönetim sistemlerinin yerini anayasada yer alan mülkiyet hakkı
gibi bazı temel haklar almıştır. Tüm bu olumlu gelişmelerin yanında toprağın hızlı bir şekilde
zarar görmesi de insanlığın önündeki en önemli sorunlardan biridir.
Thank you for visiting our website wich cover about Sosyal Bilgiler. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.