Sagot :
Merhabalar Değerli Müşteri *'*
Deyim ne demektir ?
⇝ Anlatıma akıcılık katar . Uzun cümleyi kısa bir şekilde denmesini sağlar
- Annem oraya bastığım için bana çok kızmıştı .
- Annem oraya bastığım için ateş püskürttü .
Atasözü ne demektir ?
⇝ Kimin söylediği belli değildir . Atasözleri geçmişten günümüze kadar gelmiş , uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü olmasına katkı sağlamıştır .
- Ben ne söylesem beğenmiyor , hep kendisi söylesin istiyor ; kendi bilgilerini hep başkalarının bilgilerinde üstün görüyor .
- Abdal düğünden , çocuk oyundan usanmaz atasözü buraya uygun olarak getirilebilir .
Soruya geçelim :
⇝ Osman okuldan yorgun argın okuldan gelmişti . Biraz dinleneyim diye telefonu eline almıştı . 10 dakika sonra annesi Osman'ın odasına gelmişti . Osman'ın elinde telefonu görünce ateş püskürttü . Hemen elinden alıp derse git diye Osman'ı uyarmıştı . Osman göz yaşlarında boğulmuştu . Yarım saat oynayıp ders çalışacaktı . Osman çok üzgün şekilde odasına gitti ; ders çalışmaya başladı . 4 saat ders çalıştıktan sonra çok yorulmuştu . Annesi ona artık telefonunu verdi . Osman o zaman havalara uçmuştu . Ama çok az vakti kalmıştı . O vakti bitince annesi telefonu elinden tekrar almıştı . Osman kalbi kırılmış şekilde odasına gitti ve uyumaya başladı . Yarın okula gidecekti . Yarın okulda deneme sınavı olacaktı . Osman sabah kalkarak dinç bir şekilde okula gitti . Deneme sınavını oldu ve hemen yedinci dersinde sınav sonucu açıklanmıştı . Osman okulda birinci olmuştu . Artık okulun en çalışkan öğrencisi Osman olmuştu . Osman annesinin telefonunu vereceğinden bayram etmişti . Okuldan döndüğünde annesine sonucu gösterdi . Annesi sevinç gözyaşlarına boğulmuştu . Oğlunu takdir etmişti ve hep telefonuyla oynayabilecekti . Yarın okul tatildi . Yarın en sevdiğim kuzenimin olduğu yere gideceğimizin haberini duyunca ağzım kulaklarıma vardı . Annem hep komşumuza benim okulda birinci olduğumdan bahsediyordu . Annemin beni övdüğünü duyduğumda zil takıp oynamıştım . Bunları dinledikten sonra kuzenimle oynamıştık , doyasıya eğlenmiştik . Eve gelince ise çok yorgundum . Ama çok eğlenmiştik . Mutlu bir şekilde yatağıma yattım ...
Benim hikayem böyleydi . İnşaallah beğenirsin
Deyimlerin anlamlarına bakalım .
- Yorgun argın
⇝ Çok yorulmuş , gücü kalmamış .
- Ateş püskürtmek
⇝ Çok öfkelenmek , çok kızmak .
- Göz yaşlarına boğulmak
⇝ Çok ağlamak
- Havalara uçmak
⇝ Çok sevinmek
- Kalbi kırılmış
⇝ Kaba söz ve davranışlarla üzülmek
- Bayram etmek
⇝ Mutlu olmak
- Sevinç gözyaşlarına boğulmak
⇝ Sevincin gözümüzden anlandığı .
- Ağzı kulaklarına varmak
⇝ Neşelenmek , sevinmek .
- Zil takıp oynamak
⇝ Çok sevindiğini belli etmek
- Doyasıya eğlenmek
⇝ Hoşça vakit geçirmek
Bu deyimler ile ilgili cümle kuralım .
- İşten yorgun argın gelmişti .
- Sevgilisi onu aldattığını görünce ateş püskürttü .
- Zayıfı olduğunu öğrenince , gözyaşına boğuldu .
- 15 tatil başlayınca havalara uçtu .
- Babasına kalbi çok kırıktı .
- Matematik dersinden tam puan alınca bayram etti .
- Eski arkadaşını görünce sevinç gözyaşlarına boğuldu .
- Sevinçten ağzı kulaklarına varıyordu .
- Kuzenine gidince zil takıp oynadı .
- Arkadaşlarında doyasıya eğlendi .
Örnek çözelim :
Aşağıdakilerden hangisinde deyim yanlış anlamda kullanılmıştır ?
A) Annemin yaptığı yemeği görünce ağzımdan sular akıyordu .
B) Okulların tatile girdiğini duyduğunda havalara uçtu .
C) Oğlu deneme sınavında iyi bir not aldığını duyunca küplere bindi .
D) Babasıyla doyasıya eğlendi .
- Ağzımdan sular akıyordu derken çok güzel bir yemeğin yapıldığı demektir .
- Havalara uçmak deyiminin anlamı çok sevinmek demektir .
- Küplere binmek deyiminin anlamı çok sinirlenmek demektir .
- Doyasıya eğlenmek hoşça vakit geçirmek demektir .
>> Cevap C seçeneğidir . Çünkü birisinin oğlu deneme sınavından yüksek puan alırsa annesi sinirlenmek yerine sevinir .
/_/ Bu benim düşüncem /_/
Thank you for visiting our website wich cover about Türkçe. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.