kamu kuruluşları çevre eğitim ile ilgili uzun yazi acil çabuk​

Sagot :

Hemen herkesin hayatını etkileyen çevre kirliliği ve çevre sorunlarının çözümü için toplumsal sorumluluk paylaşımına ve bunun için de kişilerin konu ile ilgili duyarlılık ve

farkındalığının artırılmasına ihtiyaç vardır. Halkla ilişkiler etkinlikleri hem halkın bilgi

ve bilinç düzeyinin yükseltilmesine hem de toplumun en geniş kesimlerine ulaşılabilmesi

için alanda faaliyet gösteren başta sivil toplum kuruluşları olmak üzere tüm tarafların

desteğinin sağlanması ve artırılmasına katkıda bulunabilir. Bu çalışma, çevre eğitimi ve

çevrenin korunması gibi kamunun desteği olmadan başarı şansı bulunmayan bir konuda

halkla ilişkiler etkinliklerinin kullanımının ve alandaki sivil toplum kuruluşları ile işbirliğinin önemini örnek bir proje üzerinden ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Çevre eğitimi, halkla ilişkiler, sivil toplum kuruluşu

GOVERNMENTAL PUBLIC RELATIONS AND COOPERATION

WITH NGO’S IN ENVIRONMENTAL EDUCATION

ABSTRACT

Social responsibility sharing and raising of environmental awareness of the people for

environmental pollution affecting everyone's life and solution of environmental problems

is a vital need. Public Relations (PR) activities may be useful on this way. PR activities

can contribute to improve the public's knowledge and awareness on the environment also

to gain support of all parties including non-governmental organizations primarily. This

study aims to demonstrate the importance of PR activities on a sample project and also

cooperation with Non-Governmental Organizations (NGOs) for the environmental education which is a subject that needs support of the public.

Keywords: Environmental education, public relations, non-governmental organization

GİRİŞ

Dünyada ve Türkiye’de artan çevre duyarlılığı; çevrenin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanmasında çevre eğitiminin rolü ve öneminin de üzerinde daha

fazla durulan bir konu haline gelmesini sağlamıştır.

Çevre eğitimi, ülkemizde yasal olarak kamu kurumlarının uhdesinde olmakla

birlikte bütün toplum kesimlerini etkilediği için toplumun tamamını içine alacak

şekilde geniş bir perspektifle ele alınması gereken bir konudur. Çevreyi kirleten

de çevre kirliliğinden etkilenen de aynı kişilerdir. Bu sebeple çevre eğitiminin

çocuklardan yetişkinlere tüm toplumsal katmanlara yaygınlaştırılması sorumlu

kamu kurumlarının temel görevi ve önceliğidir.

* Dr., T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı

Selçuk İletişim, 2015, 9 (1): 429-443

430

Ülkemizde, 645 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ikiye ayrıldığı

2011 yılına kadar, çevrenin korunması ve çevre eğitiminden sorumlu temel kurum, Çevre ve Orman Bakanlığı (1) olmuştur. Bakanlığın kuruluş kanununda da

sayılan görev ve sorumluluklar arasında; öğrenciler, öğretmenler, sanayiciler,

yerel yöneticiler, ev hanımları gibi toplumun tüm kesimlerine su tasarrufu, çevrenin korunması, ağaçlandırmanın önemi, orman yangınlarının önlenmesine

yönelik tedbirler gibi konularda eğitim verilmesi, farkındalık yaratıcı projeler

hazırlanması ve uygulanması da bulunmaktadır.

Çevrenin korunması gibi başarısı, toplumsal sorumluluk paylaşımına bağlı olan

konularda mümkün olduğunca geniş bir kitleye ulaşılabilmesi için çeşitli halkla

ilişkiler etkinliklerinin planlanması ve uygulanmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Kamusal halkla ilişkilerin temel amaçları; kamuoyunu aydınlatma, halkın işini

kolaylaştırma, kanun ve kuralları halka anlatmadır. Kamuoyunun aydınlatılması

konu ile ilgili tarafların desteğinin sağlanmasına yönelik bilgi verici ve eğitici

faaliyetleri de kapsar. Çevre eğitimi de bu çerçevede değerlendirilebilir.

Bu çalışma, örnek bir proje üzerinden kamu kurumlarının çevre eğitimi ve çevrenin korunması konusunda kamusal desteği sağlamada halkla ilişkiler etkinlikleri ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliğinin önemini göstermeyi hedeflemektedir.

1. ÇEVRE EĞİTİMİ

Hızlı nüfus artışı, sanayileşme, kentleşme gibi sebeplerle artan çevre problemleri

bölgesel ve yerel olmaktan çıkarak ulusal ve uluslararası boyutlara ulaşmıştır.

İnsan ve çevre arasındaki etkileşimin zorunlu ve vazgeçilmez oluşu, çevre kavramının farklı boyutlar kazanmasını ve artan çevre problemlerinin ülke gündemlerinde üst sıralara taşınmasını sağlamıştır.

“Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak” herkesin en temel insani ve anayasal

hakkıdır. Bu hakkın daha iyi anlaşılması ve savunulması kişilerin konu ile ilgili

bilgi düzeyinin artışına yani çevre eğitimine bağlıdır.

Çevre eğitimi, “toplumun tüm kesimlerinde çevre bilincinin geliştirilmesi, çevreye duyarlı, kalıcı ve olumlu davranış değişikliklerinin kazandırılması ve doğal,

tarihi, kültürel, sosyal değerlerin korunması için aktif katılımın sağlanması”

(Bamberg ve Moeser 2007: 15) olarak tanımlanabilir. Buradan hareketle çevre

eğitiminin amacı, “dünyanın karşı karşıya bulunduğu sorunlardan haberdar, bu

sorunların nasıl çözülebileceğini bilen ve buna gönüllü olan vatandaşlar yetiştirmek” (Palmer 1998: 27) şeklinde ifade edilebilir.

Çevre eğitimine yönelik üç yaklaşımdan söz edilmektedir (Huckle 1993: 44):

- Çevre yönetimi ve kontrolü için eğitim: Bu yaklaşıma göre çevre eğitimi,

fiziksel ve beşeri sistemler ile bu sistemlerin karşılıklı etkileşimlerinin algılanmasını ve öğrenilmesini teşvik eder.