orta asya devletlerindeki demokratik özelliklerden 10 örnek???

Sagot :

Cevap:

ESKİ TÜRKLERDE DEVLET ve DEMOKRASİ

ANLAYIŞI

Yrd.Doç.Dr. Metin İŞÇİ

Süleyman Demirel Üniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

Bir milletin siyasî ve hukukî yönden teşkilatlanmasına devlet

adı verilir. Devlet, halk iradesinin yönetime yansımasıdır. Çünkü dev-

let iradesinin kaynağı millettir. Ancak bu kaynak milletin madde ve ruh

değerlerinden ilham alan, damarlarından fışkıran, millî tarih ve gele-

nekleri kuşatan varlığın adıdır.

Millet, ne yalnız coğrafya, ne ırk, ne dil, ne de din birliğidir. O,

günümüzdeki elemanların mazideki köklerini içerisine alır ve geleceğe

ait bir iradenin başlangıcını oluşturur.1

İlk cemiyetlerde bütün varlıklara kimlik kazandıran ve her var-

lığa sirayet ederek hakimiyet kuran mana adlı sırlar toplamı ne ise,

millet varlığında da devlet odur.2

Devlete kutsallık kazandıran otorite iradesi ve kuvveti, gücünü

milletin varlığından alır ve ona canlılık kazandırır. Demek ki, milleti

meydana getiren kurumlar, henüz oluşma halindeyken devletten kuvvet

alır. Devlete hayat ve emir veremeyen milletler mutlaka sömürgeleşir.

Çağ değişmelerinde ve bazı felaketlerden sonra milletlerin çoğu kere

kendi maddî ve manevî kaynaklarıyla oranlanamayacak kadar güçlü bir

Demokrasi Anlayışı 55

Çünkü o makam, şan ve şöhret yeri değil sorumluluk yeridir. Yani mil-

letin vekilleri, millet kuvveti ve onun iradesinden çekinmelidirler.4

Eski Türklerde hakanlar ve beyler, yılın belli mevsimlerinde

halkın katıldığı ziyafet ve şölenler, yani toylar düzenleyerek devletin

bütün varlığını halka dağıtırlardı. Bu hoş görüden dolayıdır ki, yeryüzü

hiçbir döneminde Türk devletlerinden yoksun kalmamıştır.

Demokrasilerde toplumun bütün üyeleri sorumluluğu taşımak

zorundadırlar. Böyle bir yönetim şeklinde, hükümet otoritesiyle millet

otoritesi arasında tam uygunluk olmalıdır. Bu uygunluğun halk veya

hükümet tarafından bozulması birlik ve bütünlüğü tehlikeye sokar.

Hükümetler de millete verdiği sözü tutmaz ve onu hiçe sayarsa halkın

güvenini kaybeder. Bir ülkede millî otoritenin, hükümeti kontrol ede-

meyecek kadar zayıf oluşu keyfî ve totaliter yönetimlere zemin hazır-

lar. Eğer hükümet milleti idare etmekte acizlik gösterirse, halk

içerisinde sınıflaşmalar ve çıkar çatışmaları yaygınlaşır. Herkes başına

buyruk kesilir.

Devlet, toplumu kütleleştirmek ve adeta ona ruh kazandırmak-

tır. Onun için en büyük devletçiler aynı zamanda en büyük milliyetçi-

lerdir. Onlar, içerisine daldıkları mistik kaynaktan güç alan idare

adamlarıdır. Hz. Musa, Hz. Muhammed, Fatih ve Atatürk gibi büyük

devlet adamları hep bu otoritenin temsilcileri idi. Buna karşılık, aciz-

lik gösteren ve halkından destek dilenen insanlardan devlet adamı

olmaz.5

Devletler ancak milleti ile varlık kazanır. Demek ki, nerede

devlet varsa orada güçlü bir millet vardır. Milletler, bu özelliği ile dev-

letin kaynağını oluştururlar. Devlet, ancak şu davranışlarla yıkılır: Ka-

nunlar caydırıcı değilse, alime saygı gösterilmiyorsa, din cahillerin

elinde okullar amaçsızın yetkisinde ise. 6Bu konudan olmak üzere

Yavuz Sultan Selim’in sadrazamı Piri Mehmet Paşa’da devletin üç

Çünkü o makam, şan ve şöhret yeri değil sorumluluk yeridir. Yani mil-

letin vekilleri, millet kuvveti ve onun iradesinden çekinmelidirler.4

Eski Türklerde hakanlar ve beyler, yılın belli mevsimlerinde

halkın katıldığı ziyafet ve şölenler, yani toylar düzenleyerek devletin

bütün varlığını halka dağıtırlardı. Bu hoş görüden dolayıdır ki, yeryüzü

hiçbir döneminde Türk devletlerinden yoksun kalmamıştır.

Demokrasilerde toplumun bütün üyeleri sorumluluğu taşımak

zorundadırlar. Böyle bir yönetim şeklinde, hükümet otoritesiyle millet

otoritesi arasında tam uygunluk olmalıdır. Bu uygunluğun halk veya

hükümet tarafından bozulması birlik ve bütünlüğü tehlikeye sokar.

Hükümetler de millete verdiği sözü tutmaz ve onu hiçe sayarsa halkın

güvenini kaybeder. Bir ülkede millî otoritenin, hükümeti kontrol ede-

meyecek kadar zayıf oluşu keyfî ve totaliter yönetimlere zemin hazır-

lar. Eğer hükümet milleti idare etmekte acizlik gösterirse, halk

içerisinde sınıflaşmalar ve çıkar çatışmaları yaygınlaşır. Herkes başına

buyruk kesilir.

Devlet, toplumu kütleleştirmek ve adeta ona ruh kazandırmak-

tır. Onun için en büyük devletçiler aynı zamanda en büyük milliyetçi-

lerdir. Onlar, içerisine daldıkları mistik kaynaktan güç alan idare

adamlarıdır. Hz. Musa, Hz. Muhammed, Fatih ve Atatürk gibi büyük

devlet adamları hep bu otoritenin temsilcileri idi. Buna karşılık, aciz-

lik gösteren ve halkından destek dilenen insanlardan devlet adamı

olmaz.5

Devletler ancak milleti ile varlık kazanır. Demek ki, nerede

devlet varsa orada güçlü bir millet vardır. Milletler, bu özelliği ile dev-

letin kaynağını oluştururlar. Devlet, ancak şu davranışlarla yıkılır: Ka-

nunlar caydırıcı değilse, alime saygı gösterilmiyorsa, din cahillerin

elinde okullar amaçsızın yetkisinde ise. 6Bu konudan olmak üzere

Yavuz Sultan Selim’in sadrazamı Piri Mehmet Paşa’da devletin üç

Çünkü o makam, şan ve şöhret yeri değil sorumluluk yeridir. Yani mil-

letin vekilleri, millet kuvveti ve onun iradesinden çekinmelidirler.4

Eski Türklerde hakanlar ve beyler, yılın belli mevsimlerinde

halkın katıldığı ziyafet ve şölenler, yani toylar düzenleyerek devletin

bütün varlığını halka dağıtırlardı. Bu hoş görüden dolayıdır ki, yeryüzü

hiçbir döneminde Türk devletlerinden yoksun kalmamıştır.

Demokrasilerde toplumun bütün üyeleri sorumluluğu taşımak

zorundadırlar. Böyle bir yönetim şeklinde, hükümet otoritesiyle millet

otoritesi arasında tam uygunluk olmalıdır. Bu uygunluğun halk veya

hükümet tarafından bozulması birlik ve bütünlüğü tehlikeye sokar.

Hükümetler de millete verdiği sözü tutmaz ve onu hiçe sayarsa halkın

güvenini kaybeder. Bir ülkede millî otoritenin, hükümeti kontrol ede-

meyecek kadar zayıf oluşu keyfî ve totaliter yönetimlere zemin hazır-

lar. Eğer hükümet milleti idare etmekte acizlik gösterirse, halk

içerisinde sınıflaşmalar ve çıkar çatışmaları yaygınlaşır. Herkes başına

bu kadar iyi dersler