Bir varmış bir yokmuş. Zamanın birinde (…) kocaman bir ülkenin çok saygıdeğer bir padişahı varmış. Ancak padişah, çok ama çok dertliymiş. Çünkü, fermanlarının sahtelerini yapıp halkını dolandıranlar olduğunu öğrenmiş. (…) Sahte ferman yazıp “Padişahımızın emridir!” diyerek zengin fakir herkesin elindekini, avucundakini alan şu hainlere öyle kızgın, öyle kızgınmış ki padişah! (…) Padişah çaresizce sarayın bahçesinde dolaşmaya çıkmış. (…) Derin derin nefes alarak yürürken aniden karşısına küçük, şirin bir köşk çıkmış. Kendi kendine, “Bu köşk de neyin nesi? Sarayımın bahçesinde böyle bir köşk olduğunu bilmiyordum.” demiş. (…) Yaklaşıp pencereden içeriye şöyle bir bakmış, gözlerine inanamamış. Bir daha, bir daha bakmış!.. Padişah hem şaşırmış hem endişeye kapılmış. “Küçük şehzade ile valide sultanın bu köşkte ne işi olabilir? Niye sarayda değiller?” diye kendi kendine söylenmeye başlamış. (…) Askerin biri, “Endişelenmeyin efendim.” demiş. “Bu köşkü ebru ustası rahat rahat çalışsın diye siz yaptırmıştınız. Küçük şehzade ile valide sultan, arada bir ebru yapmaya gelirler buraya.” (….)Ebru ustası, küçük şehzade ve valide sultan, karşılarında padişahı görünce çok şaşırmışlar. (…) Padişah oturup büyük bir ilgiyle ebru yapan eşini ve oğlunu izlemeye başlamış. İzlerken bile bir sakinlik, bir huzur gelmiş üzerine. Hiç de zor bir iş gibi görünmüyormuş uzaktan. “Ben de ebru yapabilir miyim?” diye sormuş. Padişahın bu isteğine hepsi çok ama çok sevinmiş. (…) Ve işte! Artık padişahın da bir ebrusu varmış! Padişah, hayran hayran elindeki ebruya bakıp “Ne kadar güzel! Bunu ben mi yaptım? İnanamıyorum.” demiş büyük bir mutlulukla. “Aynısından bir daha, bir daha yapmak istiyorum!” “Olmaz.” demiş ebru ustası. “Olanaksız.” demiş küçük şehzade. “Aynısı bir daha olmaz!” demiş valide sultan. Padişah pek şaşırmış, nedenini sormuş. Küçük şehzade hemen atılmış: “Aynı ebruyu iki kez yapmak olanaksızdır. Bu, ebrunun doğasına aykırıdır.” demiş. “Tekneden çıkan her ebru benzersizdir. Siz istediğiniz kadar uğraşın, her seferinde farklı bir ebru çıkacaktır tekneden.” diye eklemiş. Padişah, ebru teknesine bakmış, bakmış… Aniden aklına parlak bir fikir gelmiş. “Buldum!” diye bağırmış sevinçle. “Fermanlarımı yalnızca kendi yaptığım işaretli ebrulara yazdıracağım. Böylece hırsızlar, fermanlarımı taklit edip halkımı kandıramayacaklar. (…) Köşkten çıkan padişah, saraya gitmiş ve herkese müjdeli haber vermiş. Hazine bekçisine de, ebru ustasına da ağırlığınca altın vermesini emretmiş. Sahtekârlara gelince, asıl olan onlara olmuş. Padişahın yeni fermanlarını taklit etmeye çalışırlarken ebrunun büyüsüne kapılıp kötülüklerden uzaklaşmış, düzenbazlığı bırakmışlar. (…)
Gökten üç ebru düşmüş… Biri bu masalı okuyana, biri dinleyene, biri de ebru yapmak isteyene.
<3 BUNA 2 TANE BAŞLIK VERİN ACİL <3