Adalet ve adaletsizlik ile ilgili bir konuşma hazırlayınız


Boş/Eksik/Spam/kopya/ALINTI !! cevaplar elit moderatör tarafından silinir.

Şimdiden teşekkür ederim


Sagot :

ADALETLİ:bir kişi adaletli olsaydı herkes olabilirdi.Bir kişinin adaletli olması bile dünyanın en güzel şeyi olabilirdi ama kimse adaletli değil adalet eşitlik demektir mesela bir terazide 1 tarafında 2 taş diğer tarafında 1 taş olsaydı adaletsizlik olurdu ama 2 taş aynı ağırlıkta olsaydı şimdiye kadar insanlarda terazi gibi adaletli olurlardılar.

ADALETSİZLİK: Bir kişi bile adaletsiz olsa bütün dünya adaletsiz olurlardı.eger herkes adaletli olsaydı şuana kadar insanlara ev hayvanlara kulube yapılabilirdi bu yüzden herkes adaletsizlik eşitsizlik demek eşitsizlik çok kotu birsey yani herkesin adaletsiz değil adaletli olması lazim. Ancak bu kadar bulabildim en iyi secebilirmisin hepsini aklımdan yaptim haberin olsun

SELAM OLSUN

CEVAP ===》Herhangi bir kurumda ya da özel bir işyerinde yaşanan farklı sorunları incelediğinizde aslında pek çok sorunun temelinde adaletsizliğin yattığını görürsünüz.

İnsanlar kendilerinde bir şeyin eksik olduğunu ancak başkalarında görünce fark eder. Kendi halinde oynayan çocukları izleyin. Birisinin çantasından farklı bir oyuncak çıkarttığını görürse diğeri ağlamaya başlar. Aklındaki soru aynıdır: “Onda varsa bende niye yok?” Ya da iki kardeşten birisinin güzel giysiler içinde gezerken diğerinin yamalı pantolonla yetinmek durumunda kaldığını düşünelim. Bu adaletsizlik bir gün yırtık pırtık giyinen çocuğun dikkatini çeker. Anne babalar, çocuklarına güzel giysiler alacak olanaklara sahip olmayabilirler ancak ellerindekini kullanırken adaletli olmak zorundadırlar.

Günde sekiz saat çalışan bir işçi, günde dokuz saat çalışan işçilerin arasındayken şikâyet etmez ancak günde altı saat çalışanlarla birlikte olursa isyan bayrağını çeker. Eğer benzer işler için farklı ücretler uygulanıyorsa az ücret alan işçi bu ücret farkını öğrendiği anda işyerine karşı tutumunu değiştirir. Böyle bir işçinin işvereni ile görüşerek bu durumu anlattığını, patronun da “Tamam o zaman herkese %20 zam yapıyorum, böylece sen de falancanın önceki maaşı kadar maaş almış olacaksın” dediğini varsayalım. Sizce işçi bununla memnun olur mu? Hayır olmaz, çünkü işçinin temel isteği daha fazla ücret almak değildir, yapılan aynı iş için eşit ücret almaktır. Kişinin asıl itirazı ücretinin düşüklüğüne değil ücretlerdeki adaletsizliğedir.

Örnekleri istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz. Çalışanlar, yedikleri yemekten tutun da servis araçlarına kadar her konuda temel bir beklenti içindedirler: Adalet. Bir işyerinde kendisiyle birlikte çalışan işçilerin, mühendislerin ve patronun farklı koşullara sahip olsalar bile deneyim, eğitim, çalışkanlık, yetenek, yaratıcılık gibi kıstaslarla değerlendirildiğinde adil sayılabilecek ücret, izin ve terfi olanaklarına sahip olduğunu düşünen kişi işine dört elle sarılır, çalışma arkadaşlarına destek olur. Elbette işveren, terfi ya da zam yaparken işçilerden farklı kıstaslarla hareket edecektir. Ancak burada önemli olan gerekçelendirmenin inandırıcı ve akla yakın olmasıdır. Eğer atamalarda adalet yerine keyfilik, akılcılık yerine ‘ben yaptım oldu’ zihniyeti egemen olursa o kurumda ilk olarak ‘birlikte iş yapma isteği’ zedelenir. Adaletsizliğe uğradığını düşünen kişiler takım çalışmasına katılmaz “Madem falanca kişiye bu kadar güveniyorsunuz, o zaman bu işi de o halletsin’ gibi bir olumsuz davranış içine girerler. Adaletsizliğin süreklilik kazandığı durumda ise artık çalışanların bir bölümü kendi kurumlarına zarar verebilecek hale gelirler. Yöneticilerine inançları kalmamıştır. Kendilerinin başarıyla sonuçlandırabilecekleri işlerin ehil olmayan ellerde başarısız olmaması için, bir süre çaba göstermişler ancak her seferinde yeni bir adaletsizlikle karşılaşmış ve artık çabalamaktan vazgeçmişlerdir.

Adaletsizliğin kazançlı tarafında kalanlar için de durum pek iç açıcı değildir. Hak etmeden elde edilen başarının hem kendi hem de işyerindeki diğer çalışanların gözünde bir değeri olmaz. Rakamlar kötüyken bile terfi almış olduklarından sarsılmaz bir özgüvene sahiptirler. Adaletsizliğin yol açtığı kazanımları kendi üstün yeteneklerine bağladıklarından, kurumdaki adaletsizlikten rahatsızlık duymazlar. Kendilerini fazlaca önemser, takımdaki diğer kişilerin emeğini küçümserler. Havadan gelen başarılarını gördükçe kendilerine döner ve işlerine odaklanmayı bırakırlar.

Bir kurumu dört ayaklı bir masaya benzetirsek, adalet duygusundan uzaklaşmış bir kurum ayakta duramaz. Bir ayağı gereğinden fazla uzun diğerleri ise çok kısa kalmıştır, bir süre sonra, kimsenin çarpmasına gerek olmadan kendi kendisine devrilir. İşgücünün yalnızca yarısını kullanabilen bir fabrika ne kadar verimli olabilirse bu kurumlar da ancak o kadar verimli olabilir.

Tarihteki bütün büyük imparatorlukların harcında aynı söz vardır: “Adalet mülkün temelidir”. Adalet olmazsa mülk yıkılır.

Kolay gelsin başarılar dilerim.

Allah zihin açıklığı versin inşallah.