peygamberimiz hangi konularda iistişare etmiştir?



Sagot :

İslam’ın temel kavramlarından biri de “İstişâre”dir. İstişâre, Önemli bir karar almadan önce, konuyu araştırmak, bilgisi olan insanlara danışmak, onların fikirlerini öğrenmektir. Yüce Allah hem Peygamberimize, hem de bütün Müslümanlara bu güzel davranışı yerine getirmeyi emreder:

“...ve toplumu ilgilendiren her konuda onlarla istişâre et; sonra bir hareket tarzına karar verince de Allah’a güven; çünkü Allah güven duyanları sever.” (Al-i İmran, 159)

Peygamberimiz, önemli bir karar vermeden önce mutlaka etrafındaki insanların düşüncelerini öğrenir, kendisine bir öneri teklif edildiğinde bunu dikkate alırdı. Bedir Savaşında ashaptan Hubab isimli zat, Müslümanların mevzilendiği yeri beğenmemişti. Resûlullâh’a (s.a.v.) gelerek:

“–Ey Allah’ın elçisi, buraya Allah’ın emriyle mi indin yoksa bir savaş taktiğiyle mi?” diye sordu. Peygamberimiz:

“–Savaş taktiğiyle” deyince, Hubab:

“–Ey Allah’ın elçisi, Bedir köyünün en sonundaki kuyu etrafında mevzi alalım. Böylece putperestleri susuz bırakmış oluruz.” dedi. Peygamberimiz onun bu teklifini beğendi ve hemen harekete geçtiler.

Savaş olup Müslümanlar büyük bir zafer kazandıktan sonra elde edilen esirlerin ne yapılacağı konusunda Peygamberimiz ashabıyla yine istişâre etti. Putperestlerin kendilerine yaptıklarını affedemeyen bazı kızgın kimseler, hepsinin öldürülmelerini önerdi. Peygamberimiz bunu beğenmedi. Affedici olanlar:

“–Ey Allah’ın elçisi! Bunlar bizim ne de olsa akrabalarımız, serbest bırakalım” dediler. Peygamberimiz bunu da beğenmedi. Öyle ya, yaptıklarının bir bedeli olmalıydı. Diğer fikirler de dinlendi, sonunda Peygamberimiz şöyle karar verdi: Müşriklerden okuma yazma bilenlerin her biri on kişiye okuma yazma öğretirse serbest bırakılacaktı. Okuma yazma bilmeyen müşrikler ise fidye (tazminat) vereceklerdi. Bu güzel kararla pek çok Müslüman okuma yazma öğrenmiştir.

Peygamberimiz istişâre etmenin önemini şöyle vurgulamıştır:

“İstihâre eden ümitsizliğe düşmez, İstişâre eden pişman olmaz, iktisatlı davranan aç kalmaz.”

Yüce Allah Peygamberimizin ve Müslümanların, ortak meselelerini danışarak, istişâre ederek çözmelerini övmüş, şöyle buyurmuştur:
“(Onlar öyle iman edenlerdir ki bütün ortak meselelerini) aralarında danışma ile karara bağlarlar.” (Şûra, 38)

Devlet yönetiminde, uzman olanların görüşlerinin alınması, verilecek karardan etkilenecek olan insanlardan görüş alınması, işlerin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi açısından önemlidir.

Bizler de kendimizle, ailemizle ilgili önemli konularda anne babamıza, güvendiğimiz insanlara sormadan hareket etmemeliyiz. İnsanların görüşlerini aldığımızda:

Akıl akıldan üstündür, özlü sözünde de belirtildiği gibi farklı görüşlerle düşüncemiz genişler daha sağlıklı karar veririz. Karşımızdaki insana değer verdiğimizi gösteririz. Görüşler arasında karşılaştırma yeteneğimiz gelişir. Ortak hareket etme bilincini geliştirir. Sorumluluklar paylaşılır.