devlet yönetiminin laikleşmesi​

Sagot :

Açıklama:

Türkiye'de laiklik, Osmanlı İmparatorluğu zamanında yargı ve devlet yönetiminde kısmen kendini göstermeye başlamış, Cumhuriyet devrimi ile anayasanın temel unsurlarından biri haline gelmiş, din ve siyasetin birbirine karışmaması ilkesidir. Laiklik terimi Fransızcadaki karşılığı Laïcité kelimesinden Türkçeye uyarlanmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Mayıs 1935'teki kurultayında konuşma yaparken.

Osmanlı'da laikliğin ilk belirtileri II. Mahmud zamanında görülmüştür. Tanzimat dönemindeki reformlarla laik Nizamiye mahkemelerinin ve Batılı tarzda eğitim için Maarif Nezareti'nin kurulması, II. Meşrutiyet döneminde Şeyhülislamın kabineden çıkarılması gibi adımlarla Osmanlı'da devlet kurumları kısmen laikleşmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla laiklik ilkesi devlet tarafından tamamen benimsenmiştir.

Laiklik ilkesi toplumun kimi kesimlerince benimsenirken, bazı kesimler buna tepki göstermiştir.[daha geniş açıklama gerekli] 2017 yılında uluslararası bir şirket tarafından %1.97 hata payıyla yapılan ankete göre Türk halkının %70'i Türkiye'nin laik bir devlet olmasını desteklediklerini %24'ü ise buna karşı olduklarını belirtmiştir.[1]

Karşıtları din adına devlete etki etme ve bu şekilde devleti ve toplumu idare etme amacını taşırlarken, Laik Yaşam Biçimini tercih edenler kişisel ve vicdani kanaatlerini devlete mal etme ve bunlar vasıtası ile devleti veya toplumu idare etme çabası içinde bulunmazlar. Laiklik, bir devlet ve toplum yönetimi biçimi olduğundan varlığı veya yokluğu kişilerin yaşam biçimine doğrudan tesir eder. Bu öneminden dolayı Laiklik, T.C. Anayasasının değiştirilmesi teklif dahi