Cevap:
Biraz uzun bir konu aslında ama şu şekilde toparlayabildim.
Açıklama:
V. yy. ile IX. yy. arasında Avrup'da feodal sistemin bir sonucu olarak belirli farklılıklara sahip bir toplum tipi oluşmuştur. Avrup'da merkezî otorite, toplumsal statüsünü şato ve köy sahibi olan feodal beylerin kontrolü altına bırakmış, bu egemenlik hakkı, senyörün halk üzerinde toplumsal, ekonomik ve hukuksal olarak bir takım yaptırımlar uygulamasını sağlamıştır. Feodal düzenin aynı zamanda Kilise egemenliği altında uhrevî ve dünyevî işlerin yürütüldüğü bir sistem olması, yerel krallıkların Kilis'nin kontrolü altında yönetimlerini sürdürmelerine sebebiyet vermiştir.
Ortaçağ'da, Batı Avrupa bölgesinin Hıristiyan öğretilerinin egemenliği altında kalması Avrupa'da kültür ve bilimsel ilerlemelerin önceki zamanlara nispeten daha az olmasına sebep olmuştur. Ancak mimarî alandaki yapılar, antik dönemdeki gibi taşla yapılmamış, bunun yerine taşınması kolay olan ahşap malzemelerle inşa edilmiştir. Bununla birlikte yerleşim merkezlerinin kırsal bölgelere taşınması, merkezdeki su yollarının kullanılmasını engellemiş, bu da şehirlerdeki bataklıkların ve erozyona açık alanların ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Bilimsel hayatta yapılmış olan her bir yenilik yeni bir sorunu beraberinde getirmiştir. Bu durumda Avrupa toplulukları üzerinde bilimsel ve kültürel deneyimlerin hızını artırmıştır.
Ortaçağ feodal dönem içinde günlük yaşam, ekonomik özelliklere göre şekillenmiş olsa da, bireyin toplumdaki saygınlığını; şan, şeref, dinî inanç, kahramanlık ve itibar gibi kavramlar belirlemiştir. Feodal toplum yapısında dışa kapalı ve kanaatkâr bir özellik hâkim olmuştur. Bu yapının ortaya çıkmasını Ortaçağ Avrupasında yaşanan istilâ hareketleri ve feodal sistemin meydana getirdiği uygulamalar etkilemiştir.
