Kış, Ada'nın sahillerine lodoslarla beraber gelirdi.
Kocayemiş ağaçlarının çamlarla birleştiği adanın lodos
tarafında, hiçbir ev yoktur. Orada kocaman vahşi ka-
yalar, tuhaf kuşlar ve derin uçurumlar vardır. Kalpa-
zanlar Kayası'nın üstünden lodos aştığı zaman, adanın
poyraz
tarafındaki evlerinde sessiz bir hayat başlardı.
Göçler gitmiş olurdu. Banyolar sökülmüş; köşkler küs-
kün ve hayatsız dururdu. Küçük sandallar yer yer kara-
ya çekilmiş bulunurdu. İşte balik zamanı bu zamandı.
Kocaman gırgır kayıkları sahile başvururlar, torik ve
palamut adanın etrafında bütün gün döner dolaşırdı.
Kocaman kayıklar, kocaman bir şehre durmadan ba-
lik götürür, adaya para pul, bir iki çuval un, birkaç kilo
et getirirlerdi. O sene kış ne kadar fazla olmuşsa balık
da o nispette az çıkmıştı. Balığın az, kışın çok olması
günah çıkartan papazı bile düşündürürdü.
Stelyanos sabahtan beri çaparil hazırlıyordu. Tamir
ettiği ağlar çoktan bozulmuş, yazın hazırladığı oltalar
kopmuş, kayığın boyaları dökülmüş, evin içi çoktan
karmakarışık olmuştu. Bu sene balık yoktu. Bu seneki
göçler evvelki senekiler gibi bol keseden para
harcama-
bulari makilan cok iğneli olta.